Ey iman edenler, Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin.(maide süresi-5/8)
Kardeşin kardeşi vurduğu bu topraklar’ da on gün önce hayatını kaybedenlerin ardından yaşadığımız acıya bir acı daha eklendi.
Van depremi, Doğu’nun Batı’yı, Batı’nın Doğu’yu anlaması için bir sebep oldu. Deprem, vicdanları harekete geçiren bir etki yaptı. Bir kardeş savaşının yaşadığı bu ülkede, bugün Van da meydana gelen depremde bir Türkiye çıkartılabilir. Farklı ırklara mensup insanlarımız, yaraları sarmak için birbirlerine kenetlendiler adeta. Toplum olarak seferber olduk. Bir tarafta ülke seferber olurken bir tarafta başkalarının canını kurtarmak için kendini tehlikeye atanlar oldu. Bir tarafta depreme sevinenler Diğer tarafta ise depremzedelere yapılan yardımı yağmalamaya çalışanlar oldu.
Aslında bu yeni değil, hemen her fırsatta rastlar olduk bu sahnelere; ama Bir çocuğun “Annemi kurtarın!” diye çığlıklar attığı ve de bir babanın yunusu’ mu kurtarın (kurtarıldıktan sonra ambulansta ölen) diye ağladığına hangi vicdan sevinebilir hangi yürek dayanabilir yahu…
İşte bizleri üzen deprem felaketi ile birlikte, bizim toplum olarak karşı karşıya kaldığımız insanı krizdir. Asıl bu insanı kriz felaketi bizleri üzdü. Enkazların altında çaresiz çığlıkların yükseldiği, kurtarma faaliyetlerinin canla başla yürütüldüğü, can ve mal kayıplarının olduğu bir ortamda, Ortada yüzlerce ölü varken, Ülke büyük bir acıyla sarsılmışken, Kürtler ve Türkler aynı beton yığınları altında can veriyorken, diğer üzücü olay da operasyonlara hiç ara verilmeden malum savaşa devam edildi. Dağlarda hem vurulan PKK’ li lerin, hem yaşamını yitiren askerin sayısını veren medyamız, depremde hayatını kaybedenleri ilan eden listelerle ve rakamlarla sanki yarışıyorlar.
Bir kısım insanlarımız medya veya bazı sosyal paylaşım sitelerin’ deki yorumlarına baktığımız da inanınki insan insanlığından utanıyor. Van yerle bir olmuş, insanlar büyük bir acıyla kıvranırken, ‘‘Herkes hak ettiğini yaşar, polise ve askere taş atıyorsunuz sonra da yardım istiyorsunuz, Herkes haddini bilmeli, Allah’ ın sopası yok, ilahi adalet, PKK’ lı olanlar geberdi, Allah Diyarbakır a da nasip eder inşallah, Hakkari, Şırnak ve batman toprağın altına gömülmüştür umarım’’ nefret söyleminin böylesine vahim bir boyuta gelmesi insanın ağrına giden bazı yorumlar bunlar. Van halkının yaşadığı depreme o kadar sevinmişler ki beddualarına ve sevinçlerine her cümlelerinde “Allah” sözcüğünü de katarak pek kefil almışlar sanki.
İşte doğal afetin ötesinde asıl afet budur.
Peki, bu insanî krize ne demeli? İnsanlara bahşedilen bu iradeyi neden bu kadar nefret boyutunda kullanmış oluyorlar? Bu zihniyet, insanları ve insanlığı düşünceleriyle öldürüyor. Onun için afetin pençesindeki insanlar, umutsuz, endişeli ve insanlara karşı kaygılı oluyorlar. İnsanlıktan uzaklaşmış ve İnsanî değerleri zedelenmiş böyle insanların. Belki de en önemlisi, varlıklar alemin de halen insan olma şerefine nail olamamışlardır. Kim bilir…
Ne yazık ki Türkiye’ yi sözde sevdiğini iddia eden ve milliyetçi olduğunu belirten bazı kesimler Türkiye’yi böyle yapmak suretiyle bölmekten pek keyif alıyorlar.
Tek yapılabilecek şey, deprem sonrası dayanışmadır. Belki de insanlığın çaresizliğinin alternatifi olabilecek tek şey budur. Bütün o yarayı sarabilecek tek şey dayanışmadır. Daha ilk dakikalardan itibaren Türkiye’ nin her yerinden Van’ a yardımlar ulaşıldı. Öylesi zor günlerde dayanışma bizim için her şeyden daha değerlidir daha kutsaldır. Memleketimiz de barışı ancak bu anlayışla inşa edebiliriz.
Bu ülkede barış, özgürlük adına her ne inşa edeceksek o dayanışma duygusunun üzerine inşa etmekten başka bir seçeneğimiz yok.
Van da bir Türkiye çıkarmak adına ve barışı getirmek dileğiyle….