Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI
Kabotaj ne demek?..
Kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.
1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen Kabotaj Kanunu, Türk Denizciliğinin bağımsızlığı ve geleceği açısından büyük önem taşımakta ve 98 yıldan bu yana da ülkemizde 1 Temmuz, “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması’yla 1923 yılında kaldırıldı. 20 Nisan 1926 tarihinde de kabul edilen Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girdi.
Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.
Özellikle 4000 yıllık tarihiyle Trabzon, antik çağlardan bu yana önemli bir ticaret ve denizcilik merkezi olmuştur. Trabzon Limanı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Karadeniz ve Doğu Avrupa’ya açılan stratejik bir kapı olarak hizmet vermiştir.
Kabotaj Kanunu, denizlerimize sahip çıkma bilincini insanımıza aşılamış, denizciliğimizin gelişip büyümesinde önemli rol oynamış; Limanlarımızda her türlü yük ve yolcu taşıma hakkını Türk Bayraklı gemilere ve Türk vatandaşlarına tanıyan bu kanun önemli bir kazanım olarak tarihe geçmiştir.
Üç tarafı denizlerle çevrili, İstanbul ve Çanakkale Boğazı gibi iki önemli boğaza sahip ülkemizin jeopolitik açıdan büyük önem arz eden konumunu, şüphesiz denizciliğimiz açısından da en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız.
Karasularımızda egemenlik ve bağımsızlığımızın sembolü olan ve 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra elde ettiği en önemli başarılardan birisidir.
Günümüz dünyasında ülke ekonomileri için lokomotif görevi gören denizcilik sektörü, sağladığı girdilerin büyüklüğü ve önemi açısından ülkeler için hayati sektörlerden biri haline gelmiştir.
Türk denizciliğinin gelişmesinin ve ekonomik kalkınmanın temellerini atan bu kanun ile denizlerimizde her türlü yük ve yolcu taşıma hakkı, kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri Türk gemilerince yapılmaya başlanmıştır.
Güçlenen altyapısı, modern tersaneleri ve büyüyen deniz ticaret filosuyla uluslararası rekabete açık denizcilik sektörümüzün ülke ekonomisine katkısı her geçen gün artmaktadır.
Denizcilik sektörünün gelişmesine büyük önem vermeli ülkemizin uluslararası denizcilik pazarından daha fazla pay alması için gerekli yatırımları daha fazla yapmaya devam etmeliyiz…
Unutmayalım ki üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye’nin denizcilik sektörü, stratejik ve ekonomik gücünün önemli bir parçasıdır… Ülkemizin dünya denizciliğinde söz sahibi olması yönünde emin adımlarla ilerlemesi için hep birlikte denizciliğimize gereken önemi vermeliyiz…
Vatan Şairi Namık Kemal şöyle sesleniyor: “ Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini.” Buna, Mustafa Kemal Atatürk şöyle cevap veriyor: “ Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; Bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini.”
Vatan, atalarımızdan miras kalan bir yadigâr, şehitlerin kanıyla kazanılmış, tarihi ve kültürel zenginlikleri sinesinde saklayan, sınırları belirlenmiş, varlığımız, memleketimiz, benliğimiz, kısaca her şeyimiz olan kutsal topraklardır. Bu konuda Mithat Cemal Kuntay şunları söylüyor: “ Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Vatanın bizler için önemi, ne ifade ettiği kelimelerle anlatılamayacak kadar büyüktür. Vatan, her şeyden önce bir vazgeçilmezdir. “ Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş.” Vatan, hürriyet, istiklal ve bağımsızlıktır. Garip gurabaya sığınak olan bir yer, aynı zamanda Ahmet Mithat’ın dediği gibi bir milletin evidir. Vatan, Samsun, Sivas, Amasya, Erzurum’dur. Vatan, Çanakkale, Kocatepe, Dumlupınar, Sakarya, Malazgirt, Ankara’dır. Taşıyla, toprağıyla, dağıyla, ovasıyla, deniziyle, gölüyle, yaylasıyla, obasıyla, kışlasıyla, hülasa bütün Türkiye’dir.
VAR OL HER DAİM MAVİ VATAN
Türk denizcisinin sayesinde Atatürk, “Gözüm Sakarya’da, kulağım İnebolu da” demiştir…
Mavi Vatan siyaset üstü bir kavramdır. Görüşü her ne olursa olsun vatanını seven her bir ferdin kutsal görmesi gereken; vazgeçilemez, vatan toprağından farkı olmayan milli değerdir. Mavi Vatan adı üstünde Vatan’dır!.. Vatan ne kadar kutsal ve siyasete malzeme yapılamayacak kadar hassas bir konuysa; Mavi Vatan’da aynı kutsallıktadır; milli hassasiyetimizdir. Vatanımızın birliği bütünlüğü gibi Mavi Vatan’ımızın bütünlüğü de tartışılamaz!..
Bu duygu ve düşüncelerle tarihimizde yerini almış şanlı Türk denizcilerimizi ve denizlerimizde hayatını kaybeden deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor; ülkemiz denizcilerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri nezdindeki şanlı ordumuzun önemli bir parçası olan Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığının, İç İşleri Bakanlığımıza bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığının, denizlerde emniyeti ve huzuru sağlamak için görev yapan tüm denizcilerimizin, denizcilik sektöründe emeği geçen tüm vatandaşlarımızın, denizlerimizin barış, güvenlik ve refah dolu geleceğine olan inancımı bir kez daha vurguluyor, denizlerimizdeki egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın sembolü olan 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını içtenlikle, en kalbi duygularımla kutluyor, sağlık, huzur ve mutluluklar temenni ediyorum…
Hadi şimdi kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde de katılın bu serüvene…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri, yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu, umutlu, acısız, gözyaşsız, sağlıklı günler dilerim. Ömrünüz aydın, huzurlu ve bereketli geçsin bu Pazartesi gününüzde. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
(kabotajla ilgili araştırma)