Başbakan Erdoğan, ‘Demokratikleşme Paketi’ ile hem kendisine ve iktidarına yöneltilen haksız ve insafsız tenkitlere cevap vermiş; hem de demokrasi ve devlet yönetimi arasındaki dengeyi en iyi şekilde kurabileceğini göstermiştir. Demokratikleşme Paketi‘ni dikkatle incelerseniz, ‘demokratikleşme’ ‘ile ‘ayrışmanın’ ve devlet yönetiminin gerektirdiği tedbirler ile insan hak ve hürriyetlerinin ne derece iyi dengelendiğini görebilirsiniz.
Başbakan Erdoğan paketi açıklayan konuşmasında hayat tarzına karışılmayacağı konusunda teminat verdi. Sadece bu konu değil, konuşmasının tamamı ve getirilen demokratikleşme reformları incelendiğinde, Başbakan Erdoğan‘ın kişi hak ve hürriyetleri konusunda ne derece dikkatli olduğunu ve getirilen bütün yeniliklerin ‘ceberut devlet’ anlayışından uzaklaşarak milleti, toplumu ve kişiyi ön plana alan bir anlayışı hedef aldığı görülecektir. Merhum Menderes ve merhum Özal‘dan sonra, Erdoğan da son asırdaki otoriter, dayatmacı, jakoben zihniyetin karşısına çıkmış ve ‘devletçi vesayet rejimi’nin son kırıntılarını da ortadan kaldırmıştır.
***
Demokratikleşme paketinde yer almadığı için eleştirilen konuların tamamının da haklı ve doğru sebepleri vardır. Şöyle ki: 1. PKK ve türevlerinin talep ettiği özerk yönetim, federatif sistem ve mahallî idareler özerklik şartı pakette yer almamıştır. Türkiye‘yi bölünmeye ve parçalanmaya götürecek bu tip düzenlemeler milletin çok büyük çoğunluğuna rağmen hiçbir zaman kabul edilemez. 2. Ana dilde eğitim, bütün dünyada sadece azınlık statüsü için söz konusudur.
Bu uygulama Türkiye‘yi kesinlikle ayrışmaya götürür ve mevcut şartlar içinde uygulanması da mümkün değildir. 3. Açıkça PKK‘dan daha tehlikeli bir çatı örgütü olan KCK teröristlerinin serbest bırakılması da mümkün değildir. Gene bu cümleden olarak, teröristbaşının ev hapsine alınması ya da tahliye edilmesi söz konusu olamaz.
Bu konuda ancak şiddete bulaşmamış örgüt mensupları çerçevesinde düzenlenecek tedbirler olabilir. 4. Alevî talepleri ve cemevleri konusunda, pakette hüküm bulunmamasının sebebi, bu konuda ayrı bir paketin tamamlanmak üzere olmasıdır. 5. Heybeliada Ruhban Okulu ve Rum Vakıf Üniversitesi konusunda herhangi bir hüküm bulunmamasının sebebi, Yunanistan‘la olan ilişkilerimizde mütekabiliyet esası çerçevesinde Batı Trakya‘da benzeri bir uygulamanın yapılması konusunda anlaşılmaya varılması zaruretidir.
***
Demokratikleşme Paketi‘nde tespit edilen başlıca yirmi maddelik yenilikleri özetle şu şekilde değerlendirebiliriz: 1. Seçim Sistemi: Tartışmaya açılan alternatiflere göre; ya yüzde 10 barajlı mevcut sisteme devam edilecek veya baraj yüzde 5’e indirilerek 5’li gruplandırmayla daraltılmış bölge sistemi veyahut da barajsız dar bölge sistemi uygulanacaktır. Bu suretle hem eleştirilen baraj oranı yüzde 5’e indirilmekte ya da tamamen kaldırılmakta, hem de siyasî istikrar korunmaktadır. Bir başka deyişle ‘temsilde adalet, yönetimde istikrar’ sağlanmış olacaktır. 2. Hazine Yardımı: Genel seçimde oy oranı yüzde 3’ü aşan partiye Hazine yardımı yapılacaktır (Bu uygulama yıllar önce yapılabilseydi biz de YDP‘yi geliştirebilirdik). 3. Parti Teşkilâtı: Partilerin teşkilâtlanabilmesi için beldelerde teşkilât kurma zorunluluğu kaldırılmaktadır. Bu yenilik siyasî parti kurulmasını çok kolaylaştıracaktır. 4. Eş Başkanlık: Bunun mümkün kılınması, Erdoğan‘a yöneltilen ‘tek adam’lık iddiasına açık bir cevaptır. 5. Partilere Üyelik: Yargı mensupları, askerler ve polisler haricinde, oy verme hakkına sahip olan herkes siyasî partilere üye olabilecektir. 6. Kürtçe Propaganda: Partiler ve adaylar her türlü siyasî propaganda faaliyetlerinde farklı dil ve lehçeleri kullanabilecektir.
***
Siyaset konusundaki bu 6 yenilik dışında demokratikleşme paketini değerlendirmeye yarın devam edeceğiz.