Hani diyoruz ya dünyanın tek demokratik ve laik islam ülkesiyiz diye!..
Ne kadar demokratik olduğumuz zaten belli de, şimdi de laiklik üzerinden ortalığı ayağa kaldırıyoruz.
Aslında, çok merak ettiğim bir şey var; herhangi bir Avrupa ülkesinde herhangi bir giyim tarzından dolayı böylesine bir laiklik tartışması yaşanıyor mu?
Belki benim eksikliğimdir, ama ben duymadım.
Herhalde böyle bir tartışma, oralarda sanırım abesle iştigalden başka bir şey değildir.
Bir ara da çeşitli nedenlerden dolayı demokratikleşme tartışmaları yaşamıştık.
Hep biz ve bizim gibi ülkelerde yaşanıyor bu tür tartışmalar.
Anlaşılan bir başörtüsü ile laikliğimiz ortadan kalkacak, bir muhtıra ile demokrasimize son verilecek diye toplumsal bir paranoya içerisindeyiz.
Bu bile bizim laikliğimizin de, demokrasimizin de, ne kadar pamuk ipliği ile bağlı olduğunu ortaya koyuyor.
Böylesine bir eğitim alamadığımız için, böylesine bir kültür eksikliği içerisindeyiz. Başörtüsü gelirse laiklik gidecek, muhtıra verilirse demokrasi bitecek.
Yıllar yılı bu korkuyu yaşıyoruz. Bu korkuyu da bize yaşatıyorlar. Ne zaman memlekette işler sarpa sarmaya başlasa, böylesine gündemden saptırma maddeleri hemen toplumun önüne sürülür ve hani çocuklara denir ya; “Bak yaramazlık yaparsan, akşama babana söylerim haaa!..” diye, topluma da bu şekilde terbiye dersleri verilir.
Maşallah biz de yıllar yılı önümüze sürülen benzeri cezalandırma yöntemlerinden bugüne kadar en ufak bir ders almadığımız için, her seferinde de bu oltaya geliriz. Artık sazan mıyız, yoksa lapin mi, kararını da siz verin!..
Bakın, Anayasamızın ilk iki maddesi ne diyor;
“I. Devletin şekli
MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Allah aşkına şimdi soruyorum, özellikle 2. maddede yer alan şıklardan hangisi tam anlamıyla bizim ülkemizde geçerli?
Bir Allah’ın kulu çıksın da bana şunu adam gibi izah etsin. Tabii önce kendisi inanıyorsa!..
Dün, TBMM’de Anayasa değişikliği için oylama vardı. Oylama öncesi de madde üzerinde partilerin görüşlerini açıklamaları…
Yahu, oraya yolladıklarımızın hiçbirinde, öncelikle birbirlerine saygıları yoktu ki!.. Bunlar mı toplumun huzurunu, adalet anlayışı içerisinde sağlayacak?
Hem de, insan haklarına saygılı olarak!..
Güldürmeyin yahu…
Biz öyle bir millet olmuşuz ki, kendimizi kandırmak için, inanmadığımız olguları dahi Anayasamızın ilk iki maddesine koyup, resmen dalga geçmişiz!..
Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletiyiz!.
Derde devadan gayri ne ararsan var sanki!
Eee, inanılmadan konulanlar da ancak bu kadar geçerli oluyor.
Önce insanımıza temel eğitim alt yapısını verelim, sonra demokrasinin, laikliğin, sosyal hukuk devletinin ne olduğunu öğretelim, ondan sonra da bu kuralın geçerliliğini sağlayalım.
Hiç, bu tür tartışmaların neden Avrupa ülkelerinde olmadığına kafa yoruyor muyuz?
Adamlara sorsak, sizde neden böyle bir tartışma yaşanmıyor diye, bize herhalde ağızlarıyla bile gülmezler.
Sistemlerini öylesine oturtmuşlar ki, böyle bir şey akıllarının köşesinden dahi geçmez.
Sonra da papatya falı açıyoruz!.. Bizi AB’ye alacaklar mı, almayacaklar mı diye…
Hadi canım siz de… Önce AB’yi öğrenelim…