AKP’li ve MHP’li milletvekilleri, kendilerini oraya gönderen halka sırtlarını dönerek, tam bir yaranma gayreti ile, TBMM’yi ve kendilerini tamamen etkisiz ve yetkisiz hale getiren, her şeyi tek adamın iradesine bağlayan, çok vahim bir tablonun oluşmasını sağladılar.
1- Bunun, ne “başkanlık sistemi”, ne de başka bir örnek uygulama ile ilgisi yoktur. Sadece, geçmişteki “anti-demokratik” diktatörlük rejimleri ile ilgi kurulabilir.
2- Yapılan, bir ABD senaryosunun uygulamaya konmasıdır. Görüntüdeki ABD aleyhtarı konuşma ve beyanlar, kimseyi aldatmamalıdır. Aynen, “One minute” olayında olduğu gibi, bu göstermelik bir kavgadır.
- a) Konu, Graham Fuller’ın “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” kitabı ile başlayan; sonra da, çeşitli ABD kuruluşlarınca (Atlantic Council ve Center for American Progress) geliştirilen bir projedir. Amaç; Türkiye’yi bölmek, zayıflatmak, İsrail karşısında güçsüz kılmak, BOP ve Büyük Ermenistan (güya bağımsız Kürdistan) projelerinin yolunu açmaktır. Eyalet sistemini gerçekleştirmektir.
- b) Bu sistemle; terör bitmeyecek, ekonomi düzelmeyecek, işsizlik azalmayacak, eğitim kalitesi yükselmeyecek, istikrar gelmeyecek, ahlaki ve sosyal dejenerasyon sona ermeyecek, rüşvet, yolsuzluklar, israf, kayırma, denetimsizlik düzeni ortadan kalkmayacaktır. Aksine, artacaktır.
- c) Bu arada; fikir, ifade, inanç, teşebbüs hürriyetleri, tamamen ortadan kalkacak; adil ve tarafsız bir yargıya kavuşmak, hayal olacak; Türkiye, kula kul olmayanlar için, tam anlamı ile bir hapishaneye dönüşecektir.
- d) Her şey, tek bir kişiye bağlı olacak; seçim, sandık, oy vb. kavramlar tam anlamı ile göstermelik hale gelecektir. TBMM tamamen devre dışı kalacaktır. Milletvekilleri ise, boş gezenin boş kalfası haline geleceklerdir.
- e) Türk, Milliyetçilik vb. kavramlar yok edilecek; Din istismarı zirve yapacaktır, Tam bir “korku/baskı imparatorluğu” kurulacaktır.
- f) Türkiye, tüm dünyada yalnızlığa mahkum olacaktır. İtibarı iyice sıfırlanacaktır.
3- Şimdi; ülkesini seven, bölünmesini istemeyen, evlatlarının ve torunlarının geleceğini düşünen, kula kul olmak istemeyen, demokrasiyi, hukuk düzenini arzu eden, herkese büyük görevler düşmektedir.
- a) İktidar; Devletin tüm imkan ve kaynaklarını kullanarak, her türlü baskı ve engellemeyi icra ederek, medyayı lehine kullanarak; eşit olmayan şartları oluştursa da;
- Halka; özellikle sosyal medyayı azami kullanarak, niçin “HAYIR” demesi gerektiğini, “EVET” halinde doğacak felaketleri, anlatmalıyız. Asıl “Kurtuluş Savaşının” bu olduğunu açıklamalıyız.
- Sandıklara, sayımlara sahip çıkmalıyız.
- Tüm Ülkesini sevenler olarak, bir “Demokrasiye Sahip Çıkma Platformu” oluşturmalıyız.
- b) Bu bir var olma / yok olma mücadelesidir. Demokrasiyi kazanıp kaybetme periyodunun, son kavşağıdır. Ve kayıp halinde, telafisi mümkün değildir.
- c) AKP ve MHP’ye oy vermiş olsa da, vatanını seven, demokratik rejimi arzu eden, tüm kardeşlerimizin;
- ANAP, DP, BBP, CHP ve Sn. Meral Akşener sempatizanlarının;
- Yok sayılan, devamlı saldırıya maruz kalan, kadın ve kızlarımızın; geleceği karartılan gençlerimizin;
- Tüm gerçek aydınlarımızın ve akademisyenlerimizin;
yılmadan, korkmadan, yorulmadan, çalışması ve Ülkeye sahip çıkması gerekmektedir.
Aksi halde, içine düşeceğimiz felaketi, tasavvur etmek bile istemiyorum. Ben, 74 yaşında, Dünyadan bir hevesi kalmamış, yaşlı bir insanım. Ama, Ülkemi ve halkımı çok seviyorum. Evlatlarımın ve torunlarımın geleceği için de çok endişe ediyorum.
Mevlam (cc) Ülkemi ve halkımı korusun. Hepimize, basiret ve feraset lütfetsin. Mantığımızı ve vicdanımızı kaybettirmesin.