Vatandaşın biri (!) (ki bu vatandaş MHP milletvekili) “CHP’nin bu seçimi yerel seçim havasında görmesine bakmayın, asıl maksatlarının; tek adamlı sistemi kaldırıp, yerine demokrasiyi tekrar getirmektir!”
Anlamadınız değil mi?
-Demokrasiyi tekrar getirmekmiş…
Gülelim mi, ağlayalım mı bilemiyorum vallahi.
Neyimize bizim demokrasi ya!
Kaderi; kırılmaz, düzeltilmez, alın yazısı diye kabullenmiş mahkumların (!) demokrasi ile ne işi olur değil mi?
Oturun oturduğunuz yere. Allah Allah.
Kula kul olmak varken, yukarıdakilerin hep yerlerini koruması için aşağıdakilerin çok olması gerektiğini, bunun bir TAHTERAVALLİ meselesi olduğunu ne zaman anlayıp kavrayacağız? Hem kavrasak ne olacak, Demokrasi istenmiyorsa nasıl dile getireceğiz ki!
Biat denen bir kültür yerleştiriliyor demokrasi yerine! Ve alkışlanıyor üstelik.
Oysa “Otur” denince oturacak, “kalk” denince kalkacak bir güruh olmamız lazımmış gibi zikrediyor MHP’li vekil; “tek adamlı sistemi kaldırıp, yerine demokrasiyi tekrar getirmektir!” diyor ve Millet ittifakı liderleri Kemal KILIÇDAROĞLU’nun Genel Başkanı olduğu CHP’yi ve Meral AKŞENER’in Genel Başkanı olduğu İYİ Partiyi kastederek…
Allah akıl fikir versin ne diyelim.
Allah ıslah etsin bu vekili.
Demokrasiden korkan bir vekil olur mu ya? Ve bunu nasıl bir cesaretle vatandaşa aktarıyor?
Peki vatandaşlar bunu nasıl alkışlayabiliyor?
Kafayı mi yedik nedir!
Evet demokrasiden taviz vermemeliyiz. Tabii ki demokrasi.
Aslında bu ve ne konuştuğundan haberi olmayan, yalakalıkta zirve yapmış benzeri vekillerin, vekilliklerinin düşürülmesi ve yargılanması gerekir.
Bakınız seçimin ardından Cumhurbaşkanı bile; “Dönem, kızgın demiri soğutma ve kucaklaşma dönemi” diyor!
Ne kadar doğru değil mi?
Amma vekili, demokrasinin tekrar gelmesinden KUŞKULU!
Sadece parti içinden bahsetmediğine inanıyorum. Zira AKP vekillerinin uzun bir zamandan beri ÖTEKİLEŞTİRDİĞİ, bizden – sizden diye ayrıştırdığı, Vatan haini, bizim şehidimiz, trene bakar gibi, adiler, Cennetin tapusu, daha bir sürü akıl mantık dışı konuşmalara son vermeleri gerektiğinin hatırlatılması, MİLLET ittifakına da Zillet ve İllet demekten vaz geçilmesi, kısacası dillere sahip olunmasının hatırlatılması gerekir.
Zararın neresinden dönülürse kardır derim ben.
Bu süreç AKP açısından çok önemli olduğu gibi, MİLLET ittifakı cephesinden de çok önemli! Halk için, halktan yana, ayırım yapmadan, eşit hizmet ilkesiyle hareket edip, herkesi kucaklamak bilinciyle icraatlarını gerçekleştirmeleri, bundan asla taviz vermemeleri gerekiyor. Ekrem İMAMOĞLU’nun dediği gibi; “kimseden kişisel menfaat sağlayıcı talimat almam, toplum yararına, İstanbul ve İstanbullunun menfaatine olacak talimatları da hiç gocunmadan alır, uygularım” dediği gibi olmaları gerekiyor. Yapılacak icraatların da halka iyi anlatılması, şaibe ve yanlış anlaşılmalara meydan verilmemesi gerekiyor.
Ben önceki yazımda da yazmıştım, CUMHUR ittifakına da MİLLET ittifakına da çok, ama çok büyük görevler düşüyor. Özellikle Cumhurbaşkanını (AKP Genel Başkanı sıfatıyla) iktidar, hükümet olarak çok çok büyük görevler bekliyor. Barışçı, uzlaştırıcı, kaynaştırıcı, kullanılacak dil ve üsluptan tutun, ülke ekonomisi, tarım, çiftçi, emekli, yaşa takılanlar, işsizlik vs. gibi aciliyet bekleyen sorunların çözümüne kadar…
Sonuçta her iki kesimin de yapacağı değişikliklerle halkımız refaha kavuşacak, ülkemiz kalkınacak, insanlarımız mutlu olacak. Bu da sandığa lehte veya aleyhte yansıyacak.
Sözün Özü!
Kim ne ederse kendine eder. İyi veya kötü karşılıksız kalmıyor. Amma bu vatan hepimizin. Batarsa hepimiz batarız, çıkarsa hepimiz çıkarız. Ya hepimiz mutlu olacağız, ya da hepimiz mutsuz. Hepimiz mutlu olalım olur mu? Bunu hepimiz hak ediyoruz.
Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY