Yer: Edremit Akçay Altınkum Pazar Alanı
Tarih: 22.12.2024
Semt pazarındayım. Akşam üzeri uygun olabilir, düşüncesiyle biraz geç varmıştım pazar alanına. Bakışlarım tezgahlarda ivecenlikle dolaşırken adımlarımı daha sık atmaktaydım. Zira esnaf erken toparlanmaktaydı.
Haklılardı. Mevsim kıştı. Onlar da ekmek paraları için sabahın ayazından beri aynı noktadaydılar. Üstelik de keskin bıçak gibi esmekte olan İda’nın _o bıçak kesiği gibi_burun kanatlarını acıtan ayazını soluyorlardı.
Tam o esnada bir ses duyup adımlarıma fren yapıyorum.
Pazar esnaflarından biri gürültüyle son domates sandığını da aracına fırlatıp bağırarak konuşuyor. Yaşı kırklarda olan adam, satamadığı tezgahını devirip söyleniyor.
“Ben satamadım, siz de yemeyin!”
Satıcının davranışıyla sözlerini beynimde evirip çeviriyorum. ‘Ne demek istiyor?’. Yanımda benimle birlikte birkaç insan da onu izlemek için durup onu izliyorlar. Her birinin bakışlarına şaşkınlık, merak duyguları yerleşmişti.
Satıcı kamyonetin kasasını büyük bir gürültüyle çarpıp kapatıktan sonra direksiyona geçiyor. Modeli oldukça eski olduğunu tahmin ettiğim, Skoda kamyonetini sarsılan gürültüyle sürüyor. Havaya o anda yoğun bir mazot kokusu ile dumanları yayılıyor.
Koku nefesimi kilitliyor sanki. Bir elimle burnumu kapatıp diğer elimi sallayıp dumanı dağıtıyorum.
Satıcı bu kez beni ve yanımda ki küçük kalabalığı showuyla daha çok şaşırtıyor. Sürücü koltuğundan yana kaykılıp aracın camından göğsünün yarısını sarkıtıp bakışlarını arkaya doğru uzatıyor. Eski, külüstür Skodasını, az önce dökmüş olduğu, iştah kabartıcı, kışkırtıcı renkte ki, iri domateslerin üzerine doğru sürüyor. Bekleşen mini kalabalıktan birkaçı söyleniyor:
“Manyak mı bu adam?!”
“Bu adam ne yapıyor yahu?!”
“Delirmiş mi ne?!”
“Yazık oldu dometeslere…”
Sonra yaşlı bir kadın eğilip uzanıyor sağlam kalmış bir domatese ve poşetinin içine atıyor. Ondan cesaret alan birkaç kadın da ezilmişlerin içinde sağlam kalmışları arıyor ellerine bulaşıyor ezik domatesler…
İki üç kez ileri geri aracı sürerek yerdeki domatesleri salça haline getirip getirmediğini, kamyonetin camından geriye doğru bakıp emin olduktan sonra bizim şaşkın bakışlarımıza doğru öyle bir öfkeli bakış fırlatıyor ki, sanki biz asgari ücretine zam yapmıştık!
“Alın size domates. Afiyetle yiyin şimdi…”
Satıcının sesi, homurtuyla sarsıla sarsıla uzaklaşan kamyonetin mazot kokularına karışıyor…
Emine Pişiren Akçay