AKP’ nin, Cumhurbaşkanı ve yandaşlarının, yıllardır ektiği, kin, fesat, ayrılık tohumları; inanılmaz boyutlarda etkili olmuş ve ülkemiz tam anlamı ile kamplara bölünmüştür;
1- Her türlü dini
kavram; başörtüsü, imam-hatip, Kur’an-ı Kerim, vs. fütursuzca ve sorumsuzca istismar edilmiştir. Tüm; milli, manevi ve dini değerlerin, genel anlamı ile İslam’ın içi boşaltılmıştır. Tam bir ahlaki dejenerasyon gerçekleştirilmiştir. Halkımız, AKP’ye oy verenler ve vermeyenler diye ikiye bölünmüştür. Oy vermeyen, kula kul olmayan, hukuk ve demokrasi düzenini savunan, utanç verici boyutlardaki yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvete karşı çıkan, herkes düşman ilan edilmiştir. Tam anlamı ile dışlanmış, kıyıma uğratılmış, hakaretlere, iftiralara maruz bırakılmış, ekmekleri, şahsiyetleri, istikballeri ile oynanmış, yargısız infaza tabi tutulmuşlardır. Hayat haklarına tecavüz edilmiştir.
a) Aynen geçmiş dönemlerde olduğu gibi; AKP ye oy vermeyenler Müslüman sayılmaz lafları ortalığı kaplamıştır. Politik taassup, dinin yerini almıştır. Halk, düşman kamplara bölünmüştür. Ailelerin huzuru bozulmuş; evlatla, ana, babanın; kardeşlerin; arkadaş ve dostların arası bozulmuştur.
b) Yandaş medya, devamlı olarak iftira, hakaret, saldırı, yalan peşindedir. Geçenlerde, internette, ‘’Ahsen Tv’’ diye, ne idüğü belirsiz bir kanaldaki röportajı, dehşet içinde izledim. Kendini akıllı sanan, ama tam anlamı ile bir ajanprovakatör rolü üstlenmiş, bir garip tip ‘’muhatabına, AKP’ ye oy vermeyenlerin tümünün kafir’’ olduğunu söyletiyordu. (Elbette, kendisi kafir oluyordu.)
c) Hep bu akılsızlar yüzünden; bunların istismarları neticesinde ; Kur’an kursları, imam-hatipliler, baş örtülü kızlarımız samimi dindarlarımız, yıllarca çile çekti. Şimdi de aynı oyun oynanıyor. Politik hırslar uğruna, bu değerler, hedef haline getiriliyor. Alenen; şirk günahı işleniyor. Ülke, karpuz gibi ikiye bölünüyor.
d) Hiçbir dönemde, (darbe dönemleri dahil) samimi dindarlar, bu kadar zulüme ve kıyıma uğramamışlardır. (Hem de, dindarlığı kimseye bırakmayan, devamlı din istismarı yapanlar tarafından.) son bayramda, buna bir de ‘’kurban derisi’’ zulmü eklenmiştir. Velhasıl, AKP kesimi, dün neleri tenkid etmişlerse, iktidarları döneminde, daha beterini ve daha hayasızcasını icra etmişlerdir. Hele, o ‘’aktrol’’ denenler? Ne kadar saldırgan, terbiyesiz ve ahlaksız tipler. Hiçbir ahlaki değerden nasiplerini almamışlar.
e) Dinin, özellikle İslamiyet’in güçlenmesi, ancak demokrasi ve hukuk düzeni le mümkündür. Doğru dürüst eğitim vermediğiniz, İmam-hatip okullarının sayısının artması ile değil, ya da düşman ilan ettiğiniz, devamlı polis baskısını yaptığınız, başarılı eğitim yuvalarını tahrip ederek de değil.
Mesela; Güney Amerika ülkelerinde ve Polonya’da, kilise hep özgürlüklerin ve insan haklarının yanında yer almış, güç ve itibar kazanmıştır. Halbuki, bizim (çok daha mükemmel olan; özgürlüğe ve hür iradeye, okumaya, araştırmaya, tefekkür ve tezekküre çok önem veren) yüce dinimizin temsilcileri, hep diktatörlerin yanında yer almıştır. Neticede de İslam dünyasının perişan hali ortadadır.
Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, vb. hep aynı zilletin içindedirler. Cehalet bataklığında, zulüm altında boğulmaktadırlar. Bir Hac organizasyonunu bile yapmaktan acizdirler. Hiçbiri bağımsız değildir. Hepsi, bir sömürücü ülkenin uşağı durumundadır.
İşte, Türkiye, ABD, İsrail ve İngiltere’nin kontrolü altındadır. Ve işte tablo; camiler, AKP’ nin seçim bürosu, din adamlarıda parti sözcüsü olmuşlar. Yıllardır; rüşvet, faiz, zina, yolsuzluk, kul hakkı, iftira, yalan, hakaret, zulüm vb. konular işlenmiyor. Cemaatler, boş boş konuşmalarla uyutuluyor. (Aksine davranan olursa, hemen kıyım ve zulüm sistemi işliyor. Korku imparatorluğu her tarafı esir almış durumda.)
f) Eğitim yılının açılışını, Cumhurbaşkanı, bir imam-hatip okulunda yaptı. Yine, aynı mağduriyet masallarını anlattı. Bu tabloya, kendi düşüncesindekilerin sebep olduğundan hiç bahsetmedi. En önemlisi de, (yıllardır hep değer verdiğimiz, destek olduğumuz, 28 şubat dönemi dahil, açıkça, savunduğumuz) bu okulların itibarına ne kadar büyük darbe vurduklarından bahsetmedi. Övünerek, ‘’Ülkeyi, artık imam-hatip mezunları yönetiyor’’ diyorsunuz, ama ülkenin ve halkın, Bilal’in okul arkadaşlarınca ne kadar perişan duruma düşürüldüğünden, kendi suç ve günahlarınızı imam-hatip mezunlarının sırtına yüklediğinizden, bahsetmiyorsunuz.
2-Sevgili halkım. Aklımızı başımıza alalım. Artık, bu din istismarlarına kulak asmayalım.
Kaldı ki; haramın, şirk günahının, kula kul olmanın, putlaştırmanın, zulümlere, haksızlıklara, günahlara sessiz kalmanın ve hatta destek vermenin, zirve yaptığı bir ülkenin, Müslüman olduğundan, ne kadar bahsedebiliriz? Okumayan, araştırmaya, aklını kullanmayan, her türlü günaha destek veren bir toplum, dindar sayılabilir mi? Cenab-ı Hak’kı kandırabilir miyiz?
Bu arada; yıllardır, Türk, T.C, Ne Mutlu Türküm Diyene vb. kavramlardan gıcık kapan; mitinglerde bayrağımızı popolarının altına seren tipler; milliyetçilik istismarına başlamışlardır. Azdırdıkları terörü, başkalarının sırtına yüklemeye çalışmaktadırlar.
Lütfen, 1 Kasımda, mutlaka sandığa gidelim. Ülkemize, geleceğimize sahip çıkalım. Durumun vehametini idrak edelim…