Dünya bir değişim içerisinde, bu değişim sürekli değişiyor. Teknolojinin getirdiği büyük imkanlar sayesinde ülkeler arasındaki sınır sanallaşıyor adeta global bir köy haline gelebiliyor. Amerika’da, Asya’da, Avrupa’da ve dünyanın en ücra köşesindeki gelişmeleri teknoloji sayesinde an ve an takip edip haberdar oluyoruz. Dünya sürekli bu değişimi,bir eksen üzerinden gerçekleştiriyor. Dünya eksen etrafında ki dönüsünü hassas dengeler üzerinde gerçeklemesi sayesinde iklimler oluşuyor, mevsimler oluşuyor, gece-gündüz oluşuyor, yerkürenin yapısı oluşuyor bu değişim dünya dışında da gerçekleşiyor. İngiliz kuramcı Stepe Hawking değimiyle uzay sürekli büyüyor, genişliyor.
Bu değişim karşımıza bazen bir damla spermin, zigotla buluşması sayesinde bir insanın oluşması bazen bir çiçeğin birbirini döllemesi sayesinde meyvenin oluşması basende bir arının çiçek poleniyle beslenmesi sonucu balın meydana gelmesi anlayacağınız üzere değişim karşımıza gerek bir DNA zinciri gibi birbirine bağlanarak veya bir domino taşları gibi birbirlerini yıkarak bu değişim bir yapı şeklinde oluşturuyor.
Değişim dünyanın içinde ve dışında bizden habersiz değişip,akıp gidiyor. Büyük üstat Descartes in değimiyle değişmeyen tek şey, değişmeyenin sözcüğüdür. Ayağınızı akan bir ırmağa koyup çektiğinizde ayağınıza değen su çoktan akıp gitmiştir.
Dünya değişirken ülkemizi de değişiyor bu değişimde siyasal partilerde nasibini alıyor. En büyük değişim CHP de yaşanıyor Kemal beyin CHP in başına geldiğinden beri gözlemlediğim kadarıyla partinin bütün damarlarına taze kan pompalıyor.Baykal dönemindeki statüko; “Esnekleştirildi” üstelik partiye bir dinamizm kattı. Bürokratik devlet solculuğundan, normal nasyonal solculuğa geçişi hızlandırdı. Kürt meselesini,türban sorununu gündeme aldiysada parti içindeki baykalvaricilar yüzünden arkasından duramadı. Deniz Baykal gibi “DARBEDEN MEDET UMARAK, başbakan olma hayalinden” vazgeçti. Demokratikleşme çerçevesinden inanç,düşünceye, ifade özgürlüğü , olduğunu savundu. Türkiye’de ki sorunları bu çizgide çözebileceği sinyallerini vererek doğru bir yerde konumlandı. Korku imparatorluğunu parti içerisinde bertaraf edip Önder Sav ve ekibini etkisizleştiresi taktirlerine şayan bıraktı.
CHP liderinin “Diyarbakır da yaptığı bir konuşmada ırkçılığa karsı çıktığını insanı ve bireysel özgürlüğü temel alan yaklaşımlar geliştirilmesi gerektiğini ülkemizdeki bütün unsurlara saygılı olduğunu hiç kimseyi ötekileştirilemeyeceği söyledi”.Şöyle devam etti “Güneydoğuda sorunu işsizlik olduğunu, önüne geçilmezi gerektiğini, fabrikalar açılarak istihdamın yaratılmasını,CHP in iktidarlığında Diyarbakır’in doğunun Parisi olacağını sözlerine kattı.” Bence ülkemizin sorunu ekonomik istikrarın ve siyasi istikrarın olmayışı, işsizlik gibi kangren olmuş sorunun çözülmemesi hala %12 üstünde seyretmesidir. Siyasi ve ekonomik istikrar çözülmedikçe hiçbir sorun çözülemez .Halkın önüne ne kadar projeler koyarsan koy ekonomik istikrar olmadıkça bütün projeler lafta kalır. Ülkemizde son zamanlarda birbirleriye kavgaya dayalı politikalar izlenmesi ülkenin gerginleşmesi iktidarla muhalefetin çekişmesi hiç kimseye bir şey kazandırmadı.
Ülkemizin ve toplumumuzun öncelikli problemlerini,tüm kesimleri ilgilendiren makro sorunlara yönelik politikalar geliştirilmeli buna uygun tutarlı biçimde alt gurupların talep ve beklentilerini esas alan projeler ve söylemler geliştirilmelidir. DP Parti ANAP. AKP iktidara taşıyan, hep ekonomik söylemler ve bu söylerleri geliştirerek iktidar oldular.Son zamanlarda gözlemlediğim kadarıyla CHP in lideri KEMAL KILIÇDAROĞLU hep ekonomik söylemleri geliştiriyor, gündemi değiştirerek, ekonomik problemleri gündeme taşıması emeklilerin,sendikaların,işsizlerin sorunları farlı argümanlar üretip gündemde sıcak tutması,ekonominin kalbi olan SSGM den gelmesi Kemal beye avantaj kazandırmakta, parti içi çekişmelerle önü kesilmezse 2011 seçimlerinde büyük başarı kazanabilir. Çünkü son geliştirdiği argümanlar, gösteriyor ki süreci çok akıllıca okudu tamamen istikrarı temel alan söylemlerle geliştirdiği gözlemleniyor.