Akıllı toplum paradigması yapay zekanın hayatımızın her yönüne derinden nüfuz etmesiyle ekonomiden, toplumsal yapıya kadar her türlü bağlamda değişim yaratacaktır. Bu yeni paradigmanın değişen ontolojisini ve epistemolojisini ortaya koymak ve buna bağlı olarak androidler, akıllı robotlar dünyasında değişen ahlaki değerleri, akıllı makinalara karşı akıllı insanın konumunu tartışmak felsefenin üstleneceği yeni rol olacaktır.
Nasıl modern çağın başlangıçlarında, modern çağ paradigmasına uygun olarak değişen toplumsal yapıyı ve toplumsal değişmenin dinamiklerini açıklamak üzere sosyoloji modern çağın toplum bilimi olarak ortaya çıktıysa, ayni şekilde akıllı toplum paradigmasına uygun olarak, günümüzün süper akıllı makineler, siber iletişim ağları ile yoğrulmuş olan ve giderek değişmekte olan toplumsal yapısını açıklamak üzere enteloji adını verebileceğimiz yeni bir bilim dalına ihtiyacımız vardır. Enteloji akıllı toplum paradigması içinde toplumsal değişmenin dinamiklerini, insan, makine, toplum ilişkilerini ele alacaktır. İnsan ve toplumsal yapı arasındaki dinamiklere yoğunlaşan geleneksel sosyoloji bakış açısından farklı olarak, enteloji süper akıllı makinaların toplumun her kesimine nüfuz etmesiyle birlikte sadece insan ve toplumsal yapı etkileşiminin dinamiklerini değil, aynı zamanda makinalar, insan ve toplumsal yapı arasında oluşan yeni dinamikleri çözümlemeye çalışacaktır. Bu süper akıllı makinalar dünyasında var olabilmek ve varlığını sürdürebilmek ancak insanın da akıllı olmasıyla mümkündür. Enteloji akıllı makinalar dünyasında akıllı insanın var oluş olanaklarını da araştıracak bir bilim dalı olacaktır.
Enteloji tam anlamıyla bir transdisipliner bilimdir; sosyolojinin ve psikolojinin kesişim noktasında yer almakta ve teknolojiden, yapay zekadan, arttırılmış gerçeklikten, robotikten ve nörolojiden beslenmektedir. Günümüzün süper hızla değişen ve gelişen toplumsal yapısını aynı hızla değişim göstermeyen disiplinlerin penceresinden anlamak da, açıklamak da olanaklı değildir. Enteloji bu ihtiyacı gidermek üzere ortaya çıkan, böyle bir dinamik bilimsel anlayışın ürünüdür.
Akıllı toplumun felsefi vizyonu, yapay zekalarla beraber akıllı insanın varoluşunun olanağını ve koşullarını değişen akıllı toplum paradigması bağlamında tartışmaktır. Akıllı insan kavramının yeniden tanımlanması gerekmektedir. Modern çağda akıllı insan Descartes’ın cogito’su ile tanımlanmıştır. Yani bilen özne, akıllı özne bilmesiyle, aklıyla nesneyi kurgular ve modern çağda bilen özne bilmesiyle nesnenin dışında, onun karşısındadır. Modern çağ paradigmasında özne nesne ayrımı aynı zamanda zihin-beden ayrımı ve akıl duygu ayrımı şeklinde ortaya konur. Ancak artık bedenden bağımsız bir zihnin ve hislerden, duygulardan bağımsız bir akıl tasavvurunun olamayacağını çağdaş nöropsikolojik verilerin ışığında biliyoruz. Akıllı toplum paradigması içinde, yapay zeka ile iç içe geçmiş, entegre olmuş bir insan tasavvurunda, bilmek, anlamak, öznenin nesneden ayrı bir şekilde, ondan bağımsız olarak gerçekleştirdiği, özneye ait bir edim olarak anlaşılamaz. Yapay zeka ile biyolojik zekanın entegre olduğu bu karmaşık siber sistemler süreçlerinde, akıl, insanların ve makinaların karşılıklı etkileşiminin bir sonucu olarak sürekli bir şekilde her an yeniden üretilmektedir.