Bir mahalli gazete düşünün… Birinci sayfasında bir yosma, arka sayfasında yine bir yosma mutlaka yer alacak. Altı sayfalık ilavesi ahlak fukarası, zina penceresi, yine yosmalarla dolu… Gençlerin masturbasyon yapmasında aracı olduğu, bir vali muavininin ifadesiyle “Seyyar Genelev” olarak nitelendirilen ve maaselesef diğer gazeteler yanında en çok satan bir gazete..
Gazetenin tüm haberleri, yazarları
çizerleri/hazırlayanları patronun emrini aynen uygular, emrinden dışarı çıkmazlar, çıkamazlar…
Menfaat kapıları her zaman açık, zaman ve zemine göre, rutubet ve neme ayarlanan bir ideal ve ideoloji çerçeveleri/formatları vardır. Siyaseti rant aracı olarak kullanır, kapital gelen kapıları kapatmazlar. Zina bahçesi halindeki ilave ve resimleri yanında, Ramazan Aylarında tam sayfa hazırlamaktan da çekinmezler. Para gelen her yere eğilir, yalaka ve yaltakçılık yapar, yağdanlıklarını çok iyi kullanırlar.
Bu gazeteyi savcılık makamına şikayet etmek istedim. Ahlaki değerlere ters düşen resimleri yayınlayarak, gençliği ifsad etmek, tahrikle çeşitli hastalıklar meydana getirmek, dini temellere dinamit koymak gibi meseleleri uzun uzadıya dile getirdim. Avukat dostlar, bugünkü kanunların yelpazesinde, birşeylerin çıkmayacağını beyan ettiler, şimdilik duruyorum. Uzun bir dilekçe buzdolabında…
Aslında bu ve bunun gibi neşriyatı takip etmemek, para verip almamak, ilan/reklam vermemek en güzel yok edici çaredir. Ancak insanımız henüz bir noktada eğitilmiş değildir. Şûûr dediğimiz önemli reçete uygulanmamakta, akıl,iz’an zayıf iman ile asrın kaos/hüsrânına mağlup olmaktadır.
15 Temmuz işgalinden sonra, kendini toparlayan insanımız, Milletimiz anarşi ve terörü besleyen, bugünkü hale getirenlerin kimler olduklarını anlamaya başlamışlardır sanırım. “Dost” ile “Düşman”, “Zalim” ile “Mazlum”, “Münafık” ile “Kâfir” ve diğerlerinin maskeleri düşmüştür.
Gözleri oyan kargaların beslenmemesi, yaşatılmaması insanımızın elindedir. Bu tür yayınlar alınmamalı, beslenmemeli, televizyon ve radyoları da dinlenmemilidir.
Benden söylemesi…
Anlayanlar ve anlamak isteyenler için, yine bir şiirimle yazımı noktalayayım.
AĞLIYOR!
Asırlar öncesinden, imanın bak haline,
Gelecek ötesinden, zamanın bu hali ne?
Âhenkler bestesinden, baksana ahfaline,
Bülbülün aşk sesinden, haram olan faline,
HİCRÂN-I AŞK HAPİSTE , ÂŞIK DİLLER AĞLIYOR!
Gönüller aldı yara, gülistanda kargalar,
Bulabilirsen ara, kulağa hoş aryalar,
Beyaz üstünde kara, idealde paryalar,
Kantar topunda dara, emekler angaryalar,
ÜSTÜN VARLIK İNSANDA, ALAN ELLER AĞLIYOR!
Tanzimat’tan beridir, aldı, yaptı, yıktılar,
Tekmil olan seridir, en sonunda bıktılar,
Bâtılın benzeridir, kirlenerek aktılar,
Karakış, Zemheridir, bir kenardan baktılar,
GÜLİSTAN DA SAHİPSİZ, SOLAN GÜLLER AĞLIYOR!
Duygular parçalanmış, vahdet yaralar almış,
İnanan damgalanmış, ağyâr kapılar çalmış,
İmanlar çalkalanmış, mazlumlar yşalnız kalmış,
Fikirler dalgalanmış, korkak olan alçalmış,
GONCALARDA BEKLEYEN, OL BÜLBÜLLER AĞLIYOR!
Aydınlık/Karanlık var; ak süt içinde, ak kıl,
İnsanı yücelten âr, edeb yanında akıl,
Kaldığın Vatan diyar, orada kal da çakıl,
Adalet olsun mȋyâr, arkasına git takıl,
PENCERELERDE KALMIŞ, BEYAZ TÜLLER AĞLIYOR!
Ümmet/Millet Birliği, İman/İhlâsla olur,
Kazanırsan dirliği, saadet bizi bulur,
Kaybetsen özgürlüğü, iffetinden kaybolur,
Post üstünde pȋrliği, kazanarak kurtulur,
ÂŞIKTA KALDI MIZRÂP, SAZDA TELLER AĞLIYOR!
KEMÂLİ ne söylesin, kalemle neler yazsın,
Derdi yoksa ağlasın, hakka nasıl ulaşsın,
Ümit/Hayal düylesin, nefsine çukur kazsın,
Divanda el bağlasın, damlalara bulaşsın,
ARADIK BULAMADIK; İZDE, YOLLAR AĞLIYOR!
HAKKA KUL OLAMADIK, GEÇEN YILLAR AĞLIYOR!