Evvelâ şu hususun altını çizmek istiyoruz: Türkiye‘nin Suriye politikası, tamamen doğru ve haklı bir politikadır. CHP muhalefetinin ve ne yazık ki kendi ilkelerine aykırı olmasına rağmen CHP‘nin kuyruğuna takılan MHP muhalefetinin, Türkiye‘nin Suriye politikası hakkındaki acımasız eleştirileri tamamıyla yanlış, haksız ve millî menfaatlerimize aykırıdır. Hele CHP‘nin, mahallî oy hesaplarıyla eli kanlı diktatör Esad‘ın açıkça yanında yer almasını hoş görmek mümkün değildir. Düşünebiliyor musunuz? Yüzde 8’lik bir Nusayri azınlığın BAAS‘çı diktatörü Esad, kendi ülkesini yakıp yıkıyor, kendi vatandaşlarını alçakça katlediyor, hapishanelere dolduruyor, evlerinden, yurtlarından ediyor.
Bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu katliam üç yıldan beri sürüyor. Bugün taş üstünde taş kalmayan Suriye‘de 200 bine yakın insan hunharca öldürülmüş; milyonlarca yaralı var; 3 milyondan fazla Suriyeli ülke dışına çıkmak zorunda kalmış ve kanlı bir iç savaş devam ediyor.
Suriye‘de, Araplardan sonra ikinci büyük etnik grubu 3.5 milyonluk nüfusu ile Türkmenler/ Türkler oluşturuyor. Üçüncü grup da 1 milyona yakın Kürt nüfusu olarak görülüyor. Türkiye‘nin öncelikli görevi, özellikle soykırıma uğrayan ve müşkül durumda bulunan Türkmenlere sahip çıkmaktır.
Bundan daha tabiî ne olabilir?.. Türkiye, insanlık adına bitişiğinde vukua gelen bu katliama seyirci kalmayıp BAAS diktasına karşı çıkmaktadır ve Özgür Suriye Ordusu‘nu, Türkmenleri, –El-Kaide/ IŞİD gibi fanatik aşırı unsurlar haricindeki- Suriye muhalefetini desteklemek zorundadır.
Bu konuda tarafsız kalmak, Esad‘ın yanında yer almak ve yürüttüğü katliamı desteklemekle aynı anlamdadır. Geçen hafta Ankara‘da Suriye Türkmen Meclisi temsilcileriyle görüşen Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, ‘Kim ne derse desin Türkmen kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz’ dedi ve Türkmenlere her türlü desteği vermek konusunda en ufak bir tereddüt göstermeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül‘ün ve Başbakan Erdoğan‘ın da aynı görüşü paylaştıklarını biliyoruz.
ABD ve AB çevresinde Türkiye‘nin bu haklı politikası genellikle takdir edilmekle beraber, son dönemde bazı mahfiller Türkiye‘nin Suriye‘deki El-Kaide militanlarına silâh gönderdiği konusunda kasıtlı yayınlar yaparak Türkiye‘yi bu konuda yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu oyuna ne yazık ki CHP çevreleri ve bazı medya odakları da âlet oluyorlar.
Halbuki, Türkiye‘nin El-Kaide‘ye ve fanatik terör gruplarına silâh gönderdiği iftirasına karşılık, bugün burnumuzun dibinde Rakka‘da, Talebyat’ta Özgür Suriye Ordusu ve Türkmenler bu unsurlarla çarpışıyor. Esasen, Türkiye, Suriye‘deki hiçbir gruba silâh göndermiş değildir; bunlar Esad rejiminin iftiralarıdır. Türkiye, Suriye‘deki muhalefet cephesini destekliyor fakat El-Kaide ve IŞİD‘in karşısında bulunuyor.
Türkiye‘nin Türkmenleri ve Suriye muhalefetini desteklemesi, Suriye halkına insanî yardımda bulunması takdir edilmesi ve alkışlanması gereken bir icraattır. Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, Paris‘te düzenlenen Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grubu Toplantısı‘nda oyun kurucu olarak önemli rol oynadı.
Aynı başarıyı ‘Cenevre-2’ toplantısında da göstereceğine inanıyoruz. Türkiye‘nin Suriye politikasındaki hedefleri, gittikçe şiddetlenen iç savaşın ve katliamın sona erdirilmesi; Esad rejiminin tasfiyesi ve yerine en üst seviyede dostane ilişkilerimizin tesis edileceği bir yönetimin getirilmesi; yeni statüde Türkmenlere hak ettikleri yerin verilmesi ve Suriye‘nin toprak bütünlüğünün sağlanması olmalıdır.
Bu konuda değerli Dışişleri Bakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu‘na ve Başbakanımız Erdoğan‘a güveniyoruz. Türkiye‘nin Suriye politikası doğrudur. İnsan hak ve hürriyetlerine, barışa ve demokrasiye inanan herkesin bu politikayı desteklemesi gerekiyor.