Mekke devrine dâru’l-harb denilmiş Medine devrine dâru’l-islâm…
Yani enecilerin ilahcılara galip olduğu yer dâru’l-harbdir… Yani Kabillerin Habillere galip olduğu yer
Yani şeytanın hz Ademe galip olduğu yer, veya hz Musa’ya Firavunun galip olduğu yer yani Hz Yusuf’a
kardeşlerinin galip olduğu yer. Kısacası eneciliğin ilahiciliğe galip olduğu yer…
Ve mesela Mekke devrinde bankacılığın olması caizdi… Çünkü Mekke devri dâru’l-harb. Bankacılığın caiz olması, “faizin haramlılığının uygulamadan kaldırılması…” Daha bir çok haramın uygulamadan kaldırılması vuku buldu, Mekke devrinde. Mesela bankacılığın altarnatifi katılım bankalarıdır… Vakıftır… Bunlar yoksa bankacılığın olmasına izin verilir…
Herkes kafasına göre dâru’l-harb belirlememelidir. Hicret caiz diye de dememeli… Dâru’l-harbde hicret caizdir.
Hz Nuh gemi yapma emri aldı, dâru’l harbden hicreti caizdi… Hz Musa Firavunu yenebileceği yerlere hicret etti.
Hicret geri çekilip tokat vurmaktır… Bankacılığa izin de geri çekilip tokat vurmak ve kapitalizm isimli firavunu yenmek amaçlı bir taktik işidir. Faizci sistemi yıkma görevi var ilahicilerin.
Eneciler geceyse ilahiciler gündüzdür. kavgayı bırakmak yok…
Dâru’l harb enecileri yenmek için kısa süreliğine farzların uygulanmamasıdır. Hac ibadeti hz İbrahimden beri farz ama
Kabenin putlardan temizlenmesi ilk işti, sonra hac yapıldı. Bunlar yüce Allahın emriyle peygamber uygulamalarıdır. Ve
Mezhep imamları bu konuya uzun uzun değinmiştir. Yani bazı hikmetller farzları uygulamadan kısa süreliğine kaldırdı.
Yani bazı hikmetler faiz gibi bazı haramların uygulamasını kısa süreliğine kaldırmıştır. Harp anında namazın bir rekatlı kılınması da HAKİM isminin tecellileridir… Çünkü Allah hakim Hikmetsiz işlerden sorumlu değiliz… Ölmeyecek kadar domuz eti yenilir… Bu da Hakim ismine uyumlu bir fetvadır…
Uygulamadır.
Dâru’l harb uygulamaları hakim ismine uyumlu bir uygulamadır farzlara ve haramlara da HAKİM isminin kapsam çizmesidir. Çünkü esma haram ve farzlara
kapsam koyar, birçok ayet bunu örneklemiştir. Kur’anı kerimin 23 yılda gelmesi de HAKİM ismine uyumdur.
CİHAT değil ilk emrin OKU olması hikmetsiz bir emirden sorumlu olmadığımızın delilidir.
Dâru’l harbde her emri ve her yasağı uygulamak zorunluluğu yok. Mezhep imamları farklılıklar da gösterse
düşünselerinde… Yani tartıştıkları da olsa
bir çok düşünceleri örtüşüyor dâru’l harble ilgili uygulamalarda nelerden sorumlu olduğumuz konusunda…