Bugün 10 Ocak Gazeteciler Günü, 27 Mayıs 1960 faşist darbesinin ürünü…
24 Kasım Öğretmenler Günü, 12 Eylül faşist darbesinin ürünü…
27 Mayıscılar darbe sonrasında, darbeciler ve akıl hocaları; bürokratik sınıfın iktidarını tehlikeye düşürmeyecek ve darbeye desteği büyütebilmek için kimi kesimlere rüşvetler dağıtmışlar.
Bu rüşvetler yüzünden yıllarca 27 Mayıs darbesinive10 Ocak Gazeteciler Günü'nü bayram gibi kutladık.
(Darbeleri 'bayram' diye kutlayanların yaşadığı bir ülkenin yurttaşı olmak ve onları hala savunanların olduğunu bilmek ne büyük ayıptır.)
Sonra 12 Mart 1971 darbesinde Gazeteciler Bayramı, 12 Eylül 1980 darbesinde de 27 Mayıs Bayramı tarihin çöplüğüne gönderilmiş.
Her ikisininde bayram olarak çıkarılmasında yine o dönemin darbecilerin koalisyon girişimleri, destekleriyle ilgili olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bir darbe ile verilmiş, başka bir darbe ile bayramlar geri alınmış bayramlar ve haklar(!) Tarihin garip bir cilvesi böyle bir şey işte.
****
Türkiye son 10 yıldır askeri vesayetle mücadele ediyor.
Darbeci artıklarını, darbecilerini yargılıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Anayasa Komisyonu'nda darbeci anayasanın yerine, topyekün yeni bir demokratik anayasa için çalışmalar devam ediyor.
Türkiye bu yılın sonunda öyle yada böyle, 12 Eylül faşizminin anayasasını tarihin çöplüğüne gönderecek.
****
Daha öncede yazdım, darbelere karşı olduğunu söyleyen anlı şanlı siyasi partiler, siyasiler, belediye başkanları, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, bireyler, aydınlar 10 Ocak Gazeteciler Günü ile ilgili açıklamalar gönderiyorlar. Aynen 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde olduğu gibi…
Hepsine sorsanız tek tek, 'darbelere karşı mısınız?' Tereddütsüz 'evet' yanıtını verirler. 'Darbecilere, darbe dönemlerine ait kutlamalar, kurumlar ve kuruluşlar kaldırılmalı mı?' diye sorsanız yine tartışmasız 'evet' derler.
****
Tabi bu ülkenin topraklarında hala darbeleri savunanlar, kendilerine göre darbeleri 'ilerici, gerici' diye niteleyenler olduğuna göre, Silivri'de yargılanan darbeci artıklarına 'demokrasi kahramanı' ilan edenler olunca, işler sarpa sarıyor.
Herkesin darbecisi olduğu, herkesin karşı olduğu siyasi iktidarların darbelerle uzaklaştırılması gerektiğine inanan, utanmadan bunu savunanların olduğu bu ülkede, darbecilerin anayasası bile tasfiye edilememişken, yerine demokratik bir anayasa kuramamışken; kim uğraşır 10 Ocak Gazeteciler Günü'yle, 24 Kasım Öğretmenler Günü'yle, değil mi?
Halbu ki, bugünlerin kutlamasına öncelikle mesleki örgütlerin karşı çıkması gerekiyor. Dünya da 'Öğretmenler Günü' 5 Ekim'de kutlanır. Gazetecilerin asıl günü ülkemize özgü 24 Temmuz tarihi basından sansürün kaldırılışı ile kutlanan gündür.
1 Mayıs İşçi Bayramı gibi, dünyanın her yerinde kutlanan tarihlerde kutlanması için girişimlerde bulunması gereken öğretmen, gazeteci mesleki örgütlerin sessiz kalması, utanmadan günle ilgili açıklamalar yayınlaması, gün kutlaması yapması başka bir utanç kaynağıdır.
****
Türkiye'nin her tarafında 10 Ocak Gazeteciler Günü ile ilgili açıklamalar yapılacak. Büyük büyük laflar edilecek. Açıklamaları görünce, 'mesleğimizin sorunlarını ne de çok biliyorlar mış' diyecek ve gözlerimizden gözyaşları damlalar halinde akmaya başlayacak.
****
Bu ülkenin topraklarında darbecilere ve darbe dönemlerine ne varsa tarihin çöplüğüne gönderilmeli hemde bir daha gelmemek üzere.
Bu ülkenin topraklarında darbecilere ihtiyaç duyan ve onları savunan tüm siyasiler tarihin çöplüğüne gönderilmeli.
Bu ülkenin topraklarında darbecilere ait ne varsa silinip, bir utanç müzesi kurulmalı ve o utanç müzesinin girişinde halkına karşı suç işleyenlerin isimleri yer almalı.
Son söz: Mesleki örgütlerimiz ve meslektaşlarımız, günlerimizi mesleki sorunlarımızın ve o sorunlarımızın ülkenin sorunlarıyla ne kadar ilgili olduğunu konuşacağımız, demokrasinin gelişmesine katkı sunacağımız anlamlı günlere dönüştürmesi dileğiyle…