Bismillahi rahmanirrahim. Niyet ettim Allah rızası için yazımı yazmaya, uydum Marx’a – Engel’se.
Umuyorum ki halkı darbeye teşvikten içeri alınmam.
Yaşanılan darbe ve darbe denemelerinin toplamından 2 eksiğini gördüm.
Darbeyi ilk görüşüm 1980‘de oldu. 4 yaşındaydım o zaman. Köydeydik.
Bir akşam vaktiydi. Gaz lambası yanıyordu oturduğumuz evin odasında. Bir telaş, bir gerginlik vardı insanların yüzlerinde.
Birileri gelip gidiyordu. Birini aradıklarını anlıyordum da kim arıyordu, niye arıyordu bilmiyorum. Sonra öğrenecektim tabii ki. Bir kadın öğretmen
arıyorlardı. Sonradan duyduydum. Buldulardı. Bir kısım yıllar sonra da işkence gördüğünü öğrenmiştim. Kendinin de deyimiyle, “trene bindirmişlerdi.”
Başka bir köye taşındıktan sonra da o öğretmenin bana verdiği o tenis topuyla arada bir oynuyordum. Ne kadar güzel bir toptu. Tabii, köyde yaşayan
fakat köylü olmayan bir çocuksun, tenis nedir bilmiyorsun, sadece oynuyorsun. Zıplatıp zıplatıp duruyorsun. Sonra, başka köylere de ve en son bir ilçeye
taşındık. O tenis topu da nereye kayboldu, anımsamıyorum. Olasılık yüksek ki biri çalmıştır.
O kadın öğretmen de yüksek olasılıkla ölmüştür. Çünkü, hapislerden sağ çıksalar bile çoğu ne ciğerini toparlayabiliyor ne psikolojisini.
Sağ olsun. Hayal meyal yüzünü anımsadığım o öğretmen… İyi bir öğretmendi. Ve çocukluğunda, istediği bir oyuncağa hiç kavuşamamıştı.
Yıllar içerisinde çok farklı öğretmenlerim oldu. Bazı öğretmenler bir darbedir öğrenciye. Bazıları ise darbe sonrası iyileşme temsili öğretmenler.
Ortaokuldasın… Tabii ki hâlâ çocuksun. Belki o sıkıntılı-acılı zamanların insanlara verdiği aklîselimlikten ötürü, onlar anlatmasa da psikolojine katıyorsun
bir şeyler. Çocuk denen şeyin böyle bir şeyi de vardır; sizin anlattıklarınızdan çok anlatmadıklarınızı, sözcüklerin arasında kalan boşluklardan
onlar öyküleme yaparak öğrenirler. Yani demek istiyorum ki; az veya çok, bir aklîselimimiz varsa,
o bazı öğretmenlerimizin söyledikleri sözler dışında olgunca davranışları, gözlerinde gördüğünüz o bakışlar – o boşluklar,
o boşlukları zihnimizde örüntüleyip almışızdır.
Neye benziyor biraz da? Dolu bir kap dolmaz. Bir çocuğun da aklıselimlikle dolması sözle olmaz. Anlamlı bir boşluklar dizisiyle olur.
***
Uzağı yakını doladık birbirine yine,
gelemedik sözün özüne bir dibine.
Darbeler boşluktur hep bön böne
Ümmid’im uyma dön hadi evine
Olsun; bu yazı da darbe (Yazısı) denemesi olsun.
Olmadı.