Öğretmen arkadaşımla hafta sonu okulunda buluşmayı kararlamıştık. Şubat tatiline memleketime gelmiştim. Sabah kahvaltısından sonra okula varacaktım. Fazla kalmayacaktım. Çünkü yaz tatilinde de beraber olacaktık.
Bahardan bir gün yaşıyorduk. Bazı bitkiler, çiçek açmışlardı. Çiçek olayı kış mevsiminde görülmüş bir durum değildi. Bitkiler yanıldıklarını yakında anlarlardı. Çünkü mart kapıdan baktırırdı. Yöreye kesinlikle kar düşerdi.
Günün sıcağı, güneşin parlaklığı Karadeniz’in karamsar havasını, aydınlık hâle getirmiş ve yüzüm gülmüştü. Arkadaşımla askerlik anılarım aklıma geldikçe yolda gülüyordum. Koşu sırasında çukura giriş ve çıkış yapılıyor. Arkadaş giriyor çıkmıyor. Öğle tatilinde çıktı geldi. Merak ettik nerde kaldın dedik. “Çukurda uyurdum” dedi.
Atış alanına gittik ve hedef belirlendi ve sıra ile nişana atıyoruz. Arkadaşa sıra geldi. Komutanım ben atmam. Ne demek at işte. “Atmam çünkü karşımda düşman göremiyorum.”
Müdür yardımcısının yanında oturduk. Okuldan, öğrencilerden ve ders programlarından bahsettik. Deve demiş ya nerem doğru diye. Ders programları ve kitaplar kontrol edilmemiş, hatalar var. Öğrenci devletin kitaplarını okumuyor. Yazanlar, “Ben yaptım oldu,” havası güdüyor. Özellikle fen dersleri yerlerde sürünüyor. Matematik ise çukura girdi ağlayanı kalmadı.
Arkadaşım daktilonun tuşlarıyla oynuyor, bir şeyler yazıyordu. Müdür yardımcısı bırak da masa tenisine gidelim dedi. Şaka olsun diye “Bilmiyorsan yazma” dedim. Birden atıldı, “Yarışalım da yazıp yazmadığımı görürsün,” dedi. “Yarışalım ama çayına” dedim.
Daktilonun başına geçti. Daktiloyu hazırlarken, “Motor geçiyor zannedeceksiniz,” dedi. Bir arkadaş saatini çıkarttı. Bundan sonra “Masa tenisi” dedi. Arkadaşım yazmaya başladı arada da “Tahtaya Kurbağanın dolaşımını çizmek değildir,” diye bana laf atmaktan da geri durmadı.
Süresi bitti, “Bakalım harflerin yerini bulabilecek misin? Çayın güzel kokularını alıyorum,” Dedi. Arkadaşımla daha önce, lisede çalıştığım için, daktilonun yanına gitmediğimi biliyordu. Daktilonun başına geçtim. Parçayı daktilonun yanına koydum ve başla komutuyla on parmak yazmaya başladım. Nerede ise sayfayı bitirdim. Arkadaşım ancak üç satır yazabilmişti.
Arkadaş, “Hem de on parmak,” dedi. “Bilemedim sesinin güzel olduğunu,” dedi.