Cumhuriyet’in 91’inci yılı kutlandı, ama nasıl bir ortamda?
-Demokrasiden gerçek anlamda söz edilemeyeceği; hukuk düzeninin ortadan kalktığı, her türlü baskının, ayrımcılığın, fişlemelerin, haksızlıkların icra edildiği, halkın iradesinin hiçe sayıldığı, tüm icraatın tek kişinin arzu ve talimatlarına göre yapıldığı; ülkenin önemli bir bölümünde devlet otoritesinin yok olduğu, mahalle ve sokakların teröre teslim edildiği, terör destekçisi partilere ve örgütlere her türlü tavizin verildiği, PKK mahkemelerinin kurulduğu, rüşvet-yolsuzluk-uyuşturucu-kumar-kayırma-kamu kaynakları yağmasının ve israfının maksimum düzeye çıktığı bir ortamda.
Kendimizi aldatmayalım. Neyi kutladığımızı idrak edelim. Git gide trajik hale gelen ortamı görmemezlik etmeyelim.
1-Bakınız; sadece özel sektörün dış borcu 278 milyar dolar, net döviz açığı da 178 milyar dolar oldu.
2 a) On bir yılda 58 milyar dolarlık kamu malı satıldı. Önümüzdeki satışlardan sonra, satacak hiçbir şeyimiz kalmayacak.2 b) IMF’e borcu ödedik diye övünürken; toplam dış borç tutarı (2002-2013 döneminde) 129 milyar dolardan, 387 milyar dolara çıktı. (Kamu borcu, 64 milyar dolardan 166 milyar dolara yükseldi)
3 c) İşsizlik, (Gerçeği aksettirmeyen resmi rakamlara göre bile) son dört yılın zirvesine çıktı. (Bir yılda sigortalı çalışan sayısı 240 bin azaldı)
Buna mukabil (yandaşlara iş temini adına) devletin personel giderleri son on yılda dört kat arttı. (2004’te 25,41 milyar TL iken, 2014’te –şimdilik- 99,5 milyar TL oldu) Personel sayısı da yüzde 21 arttı.
- d) Enflasyon tahminlerin üzerine çıktı. Kalkınma hızı ise düştü. Tüm yatırımlar durdu. (İnşaat dışında) Gelir dağılımı iyice bozuldu. (Milli gelirin yüzde 77’si, nüfusun yüzde 10’u tarafından elde edilmektedir)
- e) Devletin toplayamadığı vergiyi, terör örgütleri ve rüşvetçiler topluyor.
- f) Güneydoğu’da, iyice aciz duruma düşen iktidar, korkunç tutarlara varan elektrik hırsızlığının bedelini batıda ikamet edenlere ödetiyor ve yüzde 9 zam yapıyor. (Bizim hırsızlar yetmedi, bir de Suriyeliler furyaya katıldı.) (Kızıltepe’de kaçak oranı yüzde 95. Ülkede genel oran yüzde 14. Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Batman, Şırnak, Van, Bitlis, Muş, Hakkari birbiri ile yarışıyor.)
- g) 2) Peki bu feci tablolara karşı iktidar ne yapmaktadır?
- h) a) İşi gücü bırakmış, bir uydurma “Paralel Devlet” senaryosu sürdürmekte, her türlü haksızlığı, baskıyı, zulmü, kıyımı, hakareti, iftirayı, işkenceyi mubah saymaktadır. Devlete hizmet etmiş, dürüst, vatanperver, inançlı, başarılı evlatlarımız, kıyıma uğratılmakta, yerine (yandaş olmanın dışında, hiçbir özelliği olmayan) vasıfsız tipler getirilmektedir. (Son HSYK tayinleri de ibret vericidir.)
- i) b) Deniz Feneri davası olup bittiye getirilmiş, TÜRGEV’e her türlü imkan tanınmış iken, Kimse Yok Mu Derneği ile uğraşılmakta, her türlü hukuk dışı icraat sergilenmektedir. Hayır işlerine ciddi bir sekte vurulmaktadır.
- j) c) Suistimaller, pervasızca icra edilmektedir. Yandaş medyaya kamu kaynakları akıtılmaktadır. Havuz medyası için, kamu bankalarından sağlanan 750 milyon TL tahsil edilememektedir. Yandaş gazetecilerin (neresi gazeteci ise) ev kredilerinin silindiği söylenmektedir. Yandaş bir şirkete verilen, bir katrilyon 175 trilyon TL’lik kredinin batışına göz yumulmaktadır.
- k) d) Sayıştay raporlarına da akseden kamu hastanelerindeki yolsuzluklar sahil ve arazi yağmaları, İşsizlik Fonu’nun buhar olan 246 milyar TL’si; bu arada İstanbul Etiler Polis Meslek Yüksek Okulu arazisinin yandaşlara peşkeş çekilmesi vb. rezaletler hiç umursanmamaktadır. (İhale mevzuatı 113 kez değiştirilmiştir.)
- l) e) Lüks araç çılgınlığı had safhaya ulaşmıştır. Araç kiralama giderleri yüzde 336 artmıştır. Her türlü suiistimal söz konusu olmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü araç başına 11,2 bin TL öderken, DSİ 52,7 bin TL ödemektedir. Arada 5 misli fark bulunmaktadır. Hesap soran da yoktur.
- m) Zira hesap sorması gerekenler, bin odalı saraylar, yeni uçak ve helikopter alımları, yeni kadro ihdasları, yüzde 100’ü bulan bütçe artışları ile meşguldürler.
Bu arada, eski Cumhurbaşkanına; (55’i koruma, 45’i hizmetli) yüz personel ile 18 araç tahsisi, ayrı bir ibretlik uygulamadır. (Şahsen, merhum Özal’ın ailesinin, Sn. Demirel’in, Sn. Evren’in, emeklilik sonrası hayatlarını bilmekteyim. Sn. Sezer ile ilgili de, bu tür bir uygulama duymadık.) Bu ne saltanat? Bu ne israf? Ve bu arada, Huber Köşkü de, emirlerindedir.
Vatanını seven herkes mutsuzdur. Endişe içindedir. Bölünmeyi, parçalanmayı görmektedir. Teröristlere verilen tavizlere, KCK’nın tehditlerine, Türk askerlerine ve polisine kurşun, taş, molotof, atanların, kahpece pusu kuranların, bir avuç peşmergeye karşı gösterdiği coşkun desteğe; İsrail, ABD, AB, karşısındaki bağımlılığa; Kobani istismarlarına, ‘başkasının aklına ihtiyaç duymadığını’ söyleyip de terörist başının aklı ile hareket edilmesine; tek kişinin kafasından çıkan çözüm sürecinin, çözülmeye yol açmasına; İran’ın ülkemizde bu derece etkili olmasına; Türkiye’yi felaketlere sürükleyebilecek, çok hatalı dış politikaların sürdürülmesine; kahrolmaktadır.
Ey halkım. Uyan artık. Ülkene sahip çık.
Not: 1) Ne hikmetse maden işletmecileri hep iktidar yandaşı çıkıyor?
2) Teröre, kaçakçılara, GDO’lu pirinci halka yedirmek isteyen ahlaksızlara geçit vermeyen (gurur kaynağımız) polislere kurulan tuzakları devamlı olarak geri tepmektedir. Öcalan’ın isteği ile yapılan tüm operasyonlar yargı tarafından boşa çıkarılmaktadır.
3) Cami yapmakla, Cenab-ı Hak kandırılamaz.