Bizi hile ve hurdayla Birinci Dünya Savaşına sokanlar devletin de sonunun gelmesini sağlamışlardı. Bütün dünyanın gözü ülkemiz toprakları üzerindeydi. Osmanlı Devletini hile ve tuzaklarla yakmışlar, ülkemizi de işgal edilmişlerdi. Anadolu Parça parça paylaşılmıştı. Anadolu da başlayan kurtuluş mücadelesine önderlik eden Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çabası sonuç verdi ve yeni bir uyanış hareketi başladı. Bu sen tüm Anadolu’da yankı buldu!
Malumunuz olduğu gibi Türk Milleti yediden yetmişe ayaklanıp düşmana dur dedi. Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle top yekün bu mücadeleye katılıp yeni bir devletin temelleri atıldı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çabası Türk Milletinin azmiyle zaferle noktalandı ve millet kendi vekillerini seçmeye başladı!.. Düşmana da Türk Milleti bağımsızdır; şartlar ne olursa olsun hiç bir zaman tutsak edilemez gerçeğini haykırdı!.. Kurtuluş Savaşı Türk Milletinin zaferiyle noktalandı.
Yeni Türkiye’nin hükümet merkezi Ankara’nın olmasının ardından mevcut rejimin isminin de konulması, yeni devletin başkanının da seçilmesi gerekiyordu. O güne kadar devlet başkanlığı görevini, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından yürütülüyordu.
Meclis, 29 Ekim 1923 Pazartesi saat 18.00’de Anayasa Komisyonu tarafından sunulan ve anayasa değişikliğini içeren teklif acilen görüşülmesi için gündeme geçildi:
Görüşe sunulan tasarıda şu hükümler yer aldı:
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
Türkiye Devleti’nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.
Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla Türk milletinin tarihinde yeni bir dönemin kapısı açıldı ve “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” ifadesi devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini aldı. Demokrasi halkın kendisini yönetme biçimidir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikte kurduğumuzu, sırt sırta, omuz omuza verip düşmana karşı kale gibi durduğumuz gerçeğini asla unutmayalım. Milli birlik ve beraberlik duygusuna zarar vermeye çalışanlara fırsat vermeyelim. Devlet düşmanlarına asla itibar edilemez ve devlet teslim edilemez! Hainler, bölücüler ve fitneciler ülkemizden ve milletimizin üzerinden elini çekmelidirler. Devletimize uzanan bölücü ve hain eller her zaman kırılmalıdır!
Cumhuriyetin gölgesinden çıkıp ülkemizi bölmek-parçalamak adına faaliyet göstermeye çalışanlar, hüsrana uğrayacaklardır Allah’ın izniyle !..
Milletimize karşı tarihi kinlerini de kusarak Türkiye Cumhuriyetine saldıranlar bu milletin düşmanı bölücülerdir. Her dönemde bizi Anadolu’dan atmak isteyen millet ve devlet düşmanı çıkmıştır, çıkmaya da devam edecektir. Bize düşen devletimize ve kardeşliğimize sahip çıkmaktır.
Temiz beyinlere kara leke sürüp, insanımızı bir birine düşman etmek için adeta yarışan bölücü guruplar var. Bunlar mutlaka bertaraf edilmelidirler. Sağ- sol, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik- Anti laik, İlerici- gerici gibi ayrımlarla insanımızı bir birine düşman edenler içimizde barındırılmamalıdır. Bölücü- kinle ve düşmanca duygularla içimizde faaliyet gösterenler bu milletin de Cumhuriyetin de dostu değil düşmanıdır.
Misaki Milli sınırlarımızla oynamak istiyorlar. Siyasi ve mezhep farklılıklarını öne çıkarıp, bizi İslam kardeşliğinden uzaklaştırıp birbirimize düşürmek istiyorlar. Bunlar düşman oyunlarıdır. Biz bu devleti sırt sırta omuz omuza vererek bağımsızlığımızı kazandık…
Bu ülkeye nifak tohumları eken, hainleri görmemezlikten gelemeyiz. Bölücüler seslerini daha çok çıkarır hale geldiler. Siyasi iktidar sahipleri uyanık olmak zorundadırlar. Devletimizin çabası takdire şayandır. Ülkenin huzur ve güvenliği için gösterilen çaba alkışlanacak boyuttadır!
Dünyanın her yerinde Müslüman kanı dökülüyor. Dünyanın her yerinde Türk düşmanlığı yapılıyor. Türk ve Müslüman dünyası olarak bu saldırılara karşı birleşmek tek yumruk olmak zorundayız.
Yaşasın Türk Milleti, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Türk Dünyasının Kardeşliği! Yaşasın Türk-İslam Birliği!.. Cumhuriyet Bayramınız Kutlu olsun