Cumhurun başkanı…
Partiler üstü…
Makamın ağırlığı…
Makamın saygınlığı…
Saymakla biter mi ülkenin başı, temsilcisi, Başkumandanı olan Cumhurbaşkanının vasıflarını!
Bitmez.
Çünkü ülke içinde olduğu kadar, ülke dışında da güvenirliği, hal ve hareketleri, duruşu, kararları, saygınlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin gurur ve vakarıdır.
Varlığıdır..
Ağırlığıdır..
Hatta ve hatta Türkiye Cumhuriyeti kurucu lideri Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü temsildir.
Direkt olarak ilgilendirir.
O ATATÜRK ki; parsel parsel bölüşülmeye gidilen bir ülkeyi, içeriden ve dışarıdan gelen baskı, tehdit, ayak bağı yalakaya, hainlere rağmen kendi liderliğinde 15 yaşında, henüz çocuk sayılacak vatan evlatlarıyla, kundağına mermi sarılan bebeleriyle, al yazmalı kızlarıyla, elleri nasırlaşmış nineleriyle birlikte verdiği amansız mücadele ile yok olmaktan kurtarmış, bu topraklarda ezanı susmaz, çakıl taşını verilmez, bayrağını indirmez, kadın ve kızlarına düşman elini dokunulmaz kılmıştır.
Alnımızın secdeye özgürce değmesini, sahte sofulu, üfürükçü, muskacı, göbek yazıcı, şifa dağıtan tarikat ve şeyhli kandırılmış din değil, gerçek indirilmiş İslam dininin öğrenilmesini sağlamıştır.
İşte bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı makamı KUTSALDIR.
Ne mutlu o makama oturanlara.
Ne mutlu o emaneti temsil alanlara…
Her kula nasip olmayacağı gibi, nasip olan kişinin de üstesinden gelmesi umulur, beklenir.
Zira, dediğim gibi her kişiye nasip olmaz.
Şanslı değil; Hak eden kişidir oraya oturan.
Sıradan değil; Seçkin kişidir oraya çıkan.
82 milyon nüfusa baş olmakla kalmayıp; tek ferdinin bile hak ve hukukunu gözeten, vatandaş bilen ve koruyup kollayandır oraya oturan.
Zor mudur o mevkiye gelmek?
Zordur.
Sorumluluğu ağır mıdır?
Çok ağır.
Öncesinde TBMM içerisinden adaylar arasında yapılan seçimle gelinirdi!
Sonra darbeci kişinin, demokrasiyi askıya alıp, kendi inisiyatifi ile gelindiğine şahit olduk!
Daha sonra iktidar olan siyasi partinin Genel Başkanının Cumhurbaşkanı olmasının yolu açıldı!
Ve şimdi ise Başbakanlığın kaldırılıp, yerine, tüm yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi yolu açıldı!
Yürütmenin kendisinde olmasına rağmen, yasama ve yargının da fiilen olmasa bile kıyısından kenarından Cumhurbaşkanlığına bağlanmasının yolu açıldı!
Yanlış veya doğru yapılan her şeyin sorumlusu Cumhurbaşkanlığı oldu.
Kararların çoğunluk esasına değil de tek kişinin inisiyatifine bırakılmasına neden oldu.
Yani bir adım ötesi Başkanlık sistemi.
Tek adamlık sistemi.
Sözün Özü!
Makam kutsal bir makam. Söz sahibi bir makam. Bugün için emin ellerde olabilir belki ama, yarınlarda kimin eline geçeceği, nasıl kullanılacağı belli değil. Bakalım yarınlar ne getirip, ne götürecek? Bekleyip göreceğiz.
Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY