Gerçekleri konuşmak ülke çıkarınadır.
Ekonominin gerçekleri ise toplumun durumunu anlamada en sağlam verilerdir.
Onlarca veri arasından bize gerçek yapıyı gösteren bilgi kümesi hangisidir?
Ekonominin toplam verimlilik göstergeleridir.
Çünkü bu bilgiler, bir ülkenin üretimi ile işgücü arasındaki, yani; katma değer ile onu yaratan emek gücü arasındaki ilişkiyi verir.
Ne kadar emek harcadık, ne kadar değer ürettik?
Ne kadar kaynak kullandık, ne kadar üretim yaptık?
Ayrıca hem kaynağımız hem de ürünümüz kaliteli mi?
Tüm bu soruların yanıtı; ülke ekonomisinin “verimlilik performansının” bilinmesinden geçer.
Verimlilik kavramının gerçek anlamda bilinmesi her vatandaşın görevidir.
Biz bu kavramı, akademik olarak fakültede, iktisat bölümünde öğrendik.
Tarihini, teorisini, iktisadi büyüme dersi içinde, büyüme ve gelişme denkleminde en önemli değişken olduğunu okuduk, öğrendik.
“Verimlilik” konusu iktisat bölümlerinde 2 dönem temel ders olarak okutulur.
Ben, çalıştığım kamu kurumlarında ise verimliliği değil, verimsizliği gördüm.
Kaynakların nasıl eksik kullanıldığını, başta insan kaynakları olmak üzere bazı değerlerin nasıl yanlış biçimlerde “ziyan” edildiğini, kariyer ve liyakat ilkelerinin gözetilmediğini, insanların doğru ve kendilerine uygun yerlerde değil, yanlış yerlerde istihdam edildiğini çok gördüm.
Hem dünyada hem Türkiye’de üretkenlik artışı yavaşlamışsa krizler sürer gider.
Türkiye ekonomisinin verimlilik performansı düşüktür.
2012 yılında, 121 ülke içinde, Türkiye işgücü verimlilik düzeyinde, 43’üncü sıradadır (Dr. Halit Suiçmez; Dr. Dursun Balkan; Türkiye ve Dünyada İşgücü Verimliliğinin Karşılaştırmalı Analizi, Verimlilik Dergisi, 2017/1, s; 26).
Oysa potansiyelimiz, yani üretkenlik gücümüz yüksektir.
Yapılan birçok bilimsel araştırmada, kaynaklarımızın tam ve etkin kullanılması durumunda, verimlilik seviyesinin iki katına çıkabileceği hesaplanmıştır (Dr. Halit Suiçmez, Verimlilik Ekonomisi Durum ve Gelecek, Verimlilik Haftası Etkinlikler Kitabı, 2015, s;155-158).
Problemler mevcuttur.
Eğitimin niteliği, teknolojik bağımlılık, verimlilik bilincinin düşüklüğü, yönetsel ve kurumsal zayıflıklar başlıca sorunlar olarak ortada durmaktadır.
Buraya kadar ne durumda olduğumuzu gördük.
Efendim, şimdi de “üretkenliğimizi nasıl yükseltebiliriz” konusuna değinelim.
Planlama yapmalıyız.
Makro düzeyde “verimlilik planlaması” yapıp, plana bağlı olarak da politikalar oluşturmalıyız.
Politika çerçevesinde de program ve projelerle ülkemizin kalkınma hamlesine “verimlilik cephesinden” ciddi katkılar sunmalıyız.
Bu projeler ulusal ve makro düzeyde olur, sektörel ve yöresel olur, işletmeler bazında, ailesel, kurumsal ve hatta bireysel düzlemde olmalıdır.
İşte sizlere “Kalkınmada 7 P Modeli”.
Evet, altını çizdim, gördüğünüz gibi.
Ne durumdayız ve nasıl ilerleyeceğiz, diye iki bölüm halinde oluşturduğumuz bu yazıda, bu modelde, temel cümlelerimiz hep “P” ile başlamakta.
Performans, Potansiyel, Problemler, Planlama, Politika, Program ve Projeler.
Bu bir “çatı” modeldir. Bu model altında ülkede ve kurumlarda çok daha kapsamlı çalışmalar yapılabilir.
Sevgiyle ve üretkenlikle kalınız.