Covid 19 ile tanışalı çok uzun bir süre olmasa da, alışmaya çalışıyoruz. Bir salgınla nasıl baş edebiliriz, pek bildiğimiz bir konu değil. Lakin yaşamak zorunda olduğumuz şu dönemde hepimizin gözü kulağı medyadan gelecek haberlerde.
31 ilimizde 2 gün süre ile sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Hiç kimseyi suçlamak niyetinde değilim. Bir karar alınmıştı ve uygulamaya konulmuştu. Lakin yasağı duyunca hepimiz panik yaşadık. Duyduklarıma inanmakta güçlük çekiyorum. “Gerçek mi acaba?” diye düşünmeden de edemiyorum. İnsanoğlunun en temel duygusuyla sokağa çıktığını bilsem de hayatta kalmak ve bir hastalıkla savaşmak arasında seçim yapılması gereken bir andı. Sokağa çıkma yasağının ardından paylaşılan görüntüler güldürürken düşündüren türdendi. Bazı markaların çikolatalarını alanlar olduğunu görünce bende ilk başta garipsedim. “Nasıl olabilir? ” diye düşünmeden edemiyor insan. Sonra sakinleşip görüntülere tekrar bakarken ön yargılarım ile yüzleştim. Belki de karnında bebeğinin gelmesini bekleyen bir anne adayının canı çekmişti. Belki de özel durumu olan bir birey için alınmıştı. Bizlerin bilemediği bir sebeple alınması zorunluydu belki de. Ön yargılarımız bize biraz bu görüntülere mizah ekleyerek bakmamızı sağlamış oldu. Güldük eğlendik fakat olabilecek diğer alternatifleri unutuverdik.
Sokağa çıkma yasağının gelmesini bekliyorduk. Virüs ile savaşan birçok ülke benzer yöntemler uyguladılar. İngiltere’de hala sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Marketleri virüs haberlerini alır almaz doldurmuştuk. Sonra biraz sakinleştik. Çünkü marketlerin açık olduğunu gördük. İstediğimiz gibi alışveriş yapabildiğimizi gördük. Bir hafta sonra tekrar sokağa çıkma yasağı geleceğini bildiğimizden sokaklara panikle dökülmedik. İşin aslı önceden haberdar olmanın avantajlarını yaşadık. Bir taraftan en birincil güdümüz id bize hayatta kalmak için alışverişe git, dedi.
Alışverişlerimizde gıda ve temizlik malzemelerini seçiyoruz. Bunların hepsinin bir anlamı var. Çünkü insan için önce gelen birincil ihtiyaçları karşılamak yaşamın ilk amacıdır. Bu da çok doğaldır. Pandemi ile en temel ihtiyaçlara dönmeye başladık. Mesela bu aralar kıyafet alan insanlar görmüyorum ya da mücevher alanları da. Sadece ihtiyacımız olan kadarını alıyoruz. Onun için çikolata alanları eleştirdik, onlara güldük.
Bizler kendimizi harika varlıklar olarak görsek de en temelinde doğanın bir parçasıyız. Bir muz, belki bir maymun kadar değerleyiz. Kendimizi önemserken mütevazı olmayız. Doğa ile savaşmak yerine ona uyum sağlamalıyız. Belki bahçelerimizde belki evlerimizin balkonunda saksılarda kendimiz için sebzeler yetiştirmeliyiz. Hayatta koşturmak yerine temel ihtiyaçlarımızdan olan sevgi için, saygı için emek vermeliyiz. Üretmenin kıymetini bilmeli ve bu pandemi döneminde yaşadıklarımızı hiç unutmamalıyız.