Kömür tozu ve gaz kokusuna rağmen, çöp dağları arasındaki, hasır evde yaşamaya çalışıyorlardı.
Çocuklar yaşadıkları ortam ile tam bir uyum içerisindeydi. Çöp yığınları arasında bulduklarıyla geçinen aile, yufkayı güneşte kurutur ve peynire sarar yerdi.
Ablanın iki küçük kardeşini peşinde sürüklemesi içler acısıydı. Çocuklar çöplükte kayboluyor ve düştükleri yerde, uyuyup kalıyorlardı. İzledim ve her şeyden iğrendim. Ne diye televizyona bakıyorum, anlamadım.
Abla, annenin verdiği parayla yufkasını aldı, kardeşlerini çekerek eve vardı. Yufkaya peyniri sarıp yediler. Nehrin kenarından topladıkları, meyvelerin suyunu ve bitki köklerinden yapılan ilacı da içtiler. İlaç, çöpteki yabancı madde etkisini, ortadan kaldırıyormuş.
Çöp devretme işlevini sürdüren abla, bulduklarını satıyordu. Bazen de seçme işini başkasının adına yapıyordu. Karınları tok ise gülüyorlardı. Akşam çöp evde erkenden uyumak isteyen anne, yaramazlık yapmayın diye de tembih ediyordu.
Çöp eve yaklaşan adamı büyük kızı gördü. Perdeyi kapatmadı. Büyük kız, annesini uyandırdı. Bir adam seni soruyor, dedi. Anne kalktı, dışarı çıktı. Adama baktı ve “ağabeyim,” diye sarıldı. Çocuklar inanamadı. Filmlerdeki gibi giyinmiş, bir insanı artiste benzettiler.
Ağabeyi de kardeşine sarıldı. Ağabey ablasına, aklımı kaçıracağım, burayı nereden buldun, dedi. Kardeşi ise başka bir yerde iş bulamadım. Üç çocuğun bakımı için buralara geldim, dedi.
Ağabeyi, kardeşi ve çocukları aldı ve bir at arabasıyla evine kadar götürdü. Oradan dereye gidip yıkandılar ve çöp kokusu kısmen giderildi. Kontrol amiri olan ağabey, hepsini doktor muayenesinden geçirdi.
Yalnız küçük kız kardeş hastaydı ve hemen yatması gerekiyordu. Küçük kız ağlasa da yatırıldı. Kardeşler üzülse de iyileşmesi için hastanede kalması gerekiyordu.
Ağabey, ablası ve çocukları şehrin öte yakasındaki evine götürdü. Onları hizmetçi karşıladı ve banyo yaptırdı, temizlendiler ve yeni elbiseler giydiler. Eskileri poşetleyip çöpe attılar.
Sabah kahvaltıdan sonra, kardeşini ve çocukları alıp alışverişe götürdü. Giyeceklerini ve yiyeceklerini aldı. Arkadaşlarıyla görüştü ve çocukları okula yazdırdı. Kardeşi için genel müdürlüğe gitti ve yarından itibaren çalışmaya başlayacaktı.
Ağabey onlarla parka gitti, doyasıya eğlendiler.
Doktora çöplükte yaşıyorlardı, niçin hasta olmadılar? diye sordu.
Doktorun anlattıklarını dinlemeden, mikroplar birbirleriyle mücadele yapıyor, herhalde dedi. Çünkü çöplükte buldukları böyle güzel bir yaşama ortamı için, savaşmaları gerekirdi.
Hasan TANRIVERDİ