Yaşam döngüsünde, çocukluk ve yaşlılık dönemleri, sosyal yönden benzerlik gösterir. Buna göre, hayatın başlangıcı çocukluk ve sonu da yaşlılıktır. Bu dönemlerde çocuklar ve yaşlılar tipik özellikler gösterir.
Çocuklar bu dönemde; büyüğüne, yaşlılar da küçüğüne nazlanır. Çocuğun, büyüğünden, yaşlının ise küçüğünden beklentisi vardır.
Bu dönemlere uygun, benzer davranışlar da sayabiliriz.
Sosyal toplumun gelişmesiyle ilgili değerleri ve bu değerlere ait değişimin başlamasıyla çocukluğu ve sonrasında ise yaşlılığı göreceksiniz.
Sosyal yapıda çocukluk dönemi, güçlü bir hazine gibi, yaşlılık dönemi ise, gücünü kaybetmiş buna karşılık yeniden gücüne erişemeyen, hazine yapısı gibidir. Bu dönemin çocukları, taşkın mizaçlı, yaşlıları ise sönük bir anlayışın, hüküm sürdüğü abidedir.
Çocuklukta geleceğe dair beklenti ve iyi niyet, hüküm sürerken, yaşlıda durum geçmişle öğünme ve içten gelen bir kuruntu değişimi gerçekleşir. Bu dönemin çocukları, tüm yönüyle olgunluğa adım atarken, güçlü olma hissine sahiptir.
Bu dönemden sonra çocukların, kalbinden damarlarına deli kanı akacaktır. Kazandığı enerjiyle, kartal gibi vadide kuzuya saldırmak, hissine kapılacaktır. Yaşlı da durgunluğun kıskacında ve kendini boşlukta hissedecektir. Yaşlı sevgiyle hareket etmez ve heyecana kapılmaz, gösteriden uzak durur. Dalgaya atılmaz ve sakinliğini korur.
Dönemin yaşlısı da geçmişin peşindedir. Rahat ve huzurlu yürümeyi tercih eder. Adımlarını ona göre atar. Gücünü düşüncesinden alır ve hayalleri rüyasında saklıdır.
Çocuk yetiştirirken, yaşlı yetiştirdiğinin meyvelerini toplarken zevk alacaktır.
Çocuk ata gem vurarak, yola çıkar. Engelleri aşmak için zevk duyar. Hayali, şartları zorlar. Yaşlı ise, yaşantısının renkli rüyaları gibi kalmasını diler. Çocuk, sorumluluğunu bilmeden alabildiğine büyümeye odaklı fidana, yaşlı da meyve verme adına çiçeklenen, ağaca benzetilir.
Karanlığa atılan taşın bir yere çarpmaması için rehbere gerek duyar. Çocukta döneminde bir bilene gerek duyar. Yaşlı ise, karanlığı yaşantısından siler, ışıkla birlik kurar.
Çocuk yapacağı, yaşlı da yaptığı gerçekleri gündemde tutar.
Çocuk, hiçbir organını onarıma uğratmaz. Yaşlıysa onarılmamış organı kalmaz.
Çocukluk dönemini sürerken, eksikler görmezden gelinir. Yaşlı eksikleri hisseder fakat gidermeye çalışmaz.
Hasan TANRIVERDİ