Öğretmenimiz, kaynağından çıkan pınarın sesi gibi incecikten başlardı anlatmaya. “Temiz olun, dürüst hareket edin ve asla yalan konuşmayın.” Derdi. Onun için, öğretmenimizi çok sever ve sayardık.
Öğretmenimize ne sorsak cevap verirdi. Kardeşim “Lügat gibi” Derdi.
Yarınki sosyal dersindeki konumuz, ülkemizin şeker fabrikalarıydı. Her zaman olduğu gibi konuyu biz anlatacaktık.
Kardeşim ile, Türkiye haritasını çizerek, üzerinde şeker fabrikalarını işaretleyerek özelliklerini ezberledik. Evde kurduğumuz dünyamızla çok çalışıp başarılı olmak zorundaydık. Öğretmenimiz gibi her şeyi bilmek istiyorduk. Şeker fabrikalarını sayarken, bölgelerinin özelliklerini de sıralıyorduk.
Şeker fabrikaları çok özellikliydi. Yörelerinde şeker pancarı ekimi yapılıyordu. Bu sayede köylüler mutluydu. Yokluk çekmedikleri gibi, maddi olarak da kalkınmışlardı. Fabrikanın sosyal tesisleri, çalışanına, üretenine hizmet veriyordu. Pancarın hangi safhalardan geçerek şeker hâline geldiğini öğreniyorduk.
Kardeşim yolda, “Sıra Uşak şeker fabrikasına gelende, Çocuk şeker fabrikası diyelim.” Dedi. “Doğru unutmuştum, öğretmenimiz uşak kelimesini yasaklamıştı.” Dedim.
Okula çiçekler arasında uçuşan bahar kelebekleri gibi neşeli girdik. Sınıfta bir an önce zilin çalmasını bekledim. Konuyu anlatacağım ve uşak kelimesini fabrika adı olarak dahi kullanmayacağım.
Öğretmenimiz günaydın diyerek sınıfa girdiğinde heyecanlandım. Öğretmenimiz dün ki konunun özetini yaptı. Çevresel olaylardan bahsetti. Bizim karşılaştığımız olayları sordu. Bazı arkadaşların köylerinde gerçekleşen olayları anlatmasıyla yeni konu ikinci derse kaldı. Köyde fındık üretiminin çok iyi olmasından bahsettiler. Sonra şehre göç eden komşularının geri geldiğinden söz eden oldu.
İkinci derste öğretmenimiz, Ülkemizdeki şeker fabrikalarının üretime katkısını ve bu katkının ne manaya geldiğini anlattı. Gururlandık, dünyanın mutlu ülkelerinden biriyiz dedik. Konuyu anlatmak üzere tahtaya kalktım. Akşam çalıştığım gibi şeker fabrikalarını yerlerini harita üzerinde belirleyerek anlatmaya başladım.
Bize en uzak uçtan başlıyorum dedim.
Trakya şeker fabrikasından başladım. Şeker fabrikasının köylüye şeker pancarı yetiştirene katkısını anlattım. Bölgenin kalkınmasındaki önemini öğretmenimde açıkladı. Ayrıca üretilen şekerin sağlık yönünden değerinin önemli olduğunu da söyledi.
Bundan sonra, sıra Uşak şeker fabrikasına geldi. Bir an tereddüt geçirdikten sonra Ege bölgesinde Çocuk şeker fabrikası dedim. Arka sırada oturan arkadaş, Öğretmenim yanlış söyledi, Çocuk şeker fabrikası değil, Uşak şeker fabrikası olacak dedi.
Sınıf arkadaşa, Uşak demeyi öğretmenimiz yasakladı ya dedi.
Öğretmenimiz güldü. “Bu olayı bir anı olarak günlüğüme yazacağım.” Dedi.
Bugün köy ilkokulumuz da bu problem de kökünden kalktı. Şeker fabrikası olmayınca Uşak mı? yoksa Çocuk mu? olmasının önemi kalmadı.
İlgililere önemle duyuruyorum.