Çin Modeli Bize Ne Kadar Uyar?
Ülkelerin gelişme-kalkınma modelleri reçete değildir.
Olsa olsa bazı ip uçları sunar, bazı yeni tartışma alanları açabilir.
Çünkü tarihsel ve toplumsal koşullar farklıdır.
Buna karşın her ülke için kısmen de olsa doğru sayılabilecek ortak noktalar da vardır. Örneğin; mevcut kaynakları verimli kullanmak, maddi-manevi-insani değerleri ve olanakları toplumsal mutluluğu geliştirecek şekilde değerlendirmek..
Halkçı ve toplumsal anlamda kalkınmacı bir devlet olmak gerekir.
Bunun bizim tarihimizde de güzel örnekleri vardır, 1930’lu yıllar, 60’lı ve kısmen 70’li yıllar.
Ülkemiz tarihinde “kalkınma hamleleri” diyebileceğimiz ender dönemlerdir bunlar..
Çin’i anlamak çok uzun araştırma ve inceleme gerektirir.
Bu yazıda sadece giriş niteliğinde bazı satır başlarına değineceğim:
-1980-2015 arası, 35 yılda Çin’in ortalama büyüme oranı yüzde 10’dur.
-1980’de Türkiye ile benzer ve yakın bir ekonomik büyüklüktedir.
-Türkiye’de bu dönemde ortalama büyüme hızı yüzde 4′ tür.
-Ulusal tasarrufların oranı Çin’de yüzde 50, bizde ise yüzde 15′ tir. Çin gibi büyümek için Çin gibi tasarruf yapmak ve o tasarrufları da verimli yatırımlara harcamak şarttır.
-Yerel yönetimlerdeki üretkenlikle, merkezi makro politikaları bütünleştiren bir yönetim anlayışı vardır Çin’de.
-2012 yılından beri de yine hem yüksek hem de istikrarlı olarak yüzde 7’lik bir büyüme yaşamaktadır Çin Ekonomisi.
-Bu hızlar sürdürülebilirse, bu ekonomik liderliğin ardından politik-teknolojik ve kültürel liderlikler de gelebilecektir.
-Dolayısıyla Çin’i araştırmak ve anlamak demek Dünyadaki yeni gelişen düzeni anlamak demektir.
-Çin’in uzun yıllar yüksek büyümesinin esas nedeni yüksek düzeydeki ulusal tasarruf oranlarıdır.
-Ulusal üretimin yarıdan fazlasını verimli yatırımlara yönlendirmektedir..
-Ülke yönetimi yerel yönetimlere kaynaklarını verimli ve etkili kullanma yönünde yardımcı olmaktadır.
-Çin’in hızlı ekonomik büyümesinde düşük işgücü maliyetlerinin de payı bulunmaktadır, ancak bu zaman içinde artan verimlilik ile dengelenmekte ve bölüşüm işçi sınıfı lehine düzelmektedir.
-Çin döviz kurunda ve faiz oranında ABD Dolarına ve Avrupa piyasalarına göre hareket etmemekte, piyasa çalkantılarına karşı kendi çizgisini sürdürmektedir.
-Çin büyük krizlerde sorunları fırsatlara çevirmekte çok başarılı bir yönetime sahiptir. Örneğin, 2008 küresel krizinde ülke yönetimi önceliği hızlı büyümeden çok yapısal dönüşüme vermiştir, içeride satın alam gücünü arttırıp iç tüketimi canlandırmıştır, borçlandırma ile değil, verimlilik artışı paralelindeki reel ücret artışlarıyla.
-2000-2008 yılları arasında işgücü verimliliğindeki yıllık ortalama artış, Çin’de yüzde 11 olmuştur. Aynı dönemde ABD’de yüzde 1,5; Türkiye’de ise yüzde 4′ tür bu oran.(Conference Board Ekonomik Veri Tabanı, 2014)
-Çin’de hızlı büyümenin esas nedeni işgücü verimliliğindeki bu yüksek artışlardır.
-Çin modelinden alacağımız esas ders şudur; devlet ve firmalar ülke kaynaklarını verimliliği artıracak yatırımlara yönlendirmişlerdir.
-2010’lu yıllardan beri Çin’de reel ücretler diğer ülkelere göre daha hızlı artmaktadır.(CEIC Çin Veri Tabanı,2017)
Bir ülkede işgücü üretkenliğinin artması neyi gösterir;
Elbette yatırımlara bağlı olarak makine ve araçların sayısının ve niteliğinin artmasını yansıtır.
Daha yüksek katma değerli ürünler üretildiğini yansıtır.
Ülke altyapısının geliştiğini, eğitim düzeyinin yükseldiğini, imalatın ve eko sistemlerin zenginleştiğini, yönetim sistemlerinin iyileştiğini gösterir ya da yansıtır.
Türkiye; dünyanın, Çin’in, ABD’nin Rusya’nın, Avrupa’nın ve Gelişen Asya Ekonomilerinin geldiği bu yeni, karmaşık ve çok yönlü gelişmeler karşısında nasıl başa çıkacak?
Bu gün yıllar önce konulan 2023 hedeflerinden çok uzak bir noktada olan ülkemiz nasıl toparlanacak?
Ekonomik büyüklüğümüz, yatırım kapasitemiz ve bilimsel ve teknolojik üretkenliğimiz ortada.
Yanıtımız şudur; Kaynaklarımızı esas olarak nitelikli eğitime ve verimli üretime ayırmalıyız.
Yönetsel politikaların kesinlikle toplumsal refah amacına yönelik değişmesi şarttır.
Dünyada popülist ve otoriter yönetim eğilimleri artmaktayken ülkemizde daha özgür, daha adil ve eşit bir ortamın sağlanması hem ülkemiz halkının hem de büyük insanlığın yararına olacaktır.
Gelecek yazıda Çin’in “Made in China 2025 Planı, Tarihi İpek Yolunu Canlandırma Planı, 14. Kalkınma Planı, 2021-2025” konularına değineceğim.
Sağlıkla ve Üretkenlikle..