Çimene gelen kanarya ile beraber, bizde renklendik, şen şakrak olduk şarkı söyledik, eğlendik. Kanarya ile kahvaltı ettik. Yumurtanın sarısını birlikte yedik. Aldırmadık yabancıların hareketine, gülmesine konuşmasına.
Güldük, oynadık ve kanarya ile şakıdık.
Çimenimizdeki kanaryayı her sabah aynı saatte bekledik. Neşe kaynağımız oldu. Kahvaltıdan sonra pencereye adeta çivilendik. Camdan takip ettik, kanaryayı. Hangi cama dönük ötecek diye bahis tuttuk. Şansımıza hep kardeşime dönüyordu. Çünkü kalbim temiz diyordu kardeşim. İsteyin evde bakarım onu diyordu.
Geliş saatine göre pencerede yerimizi alır, onu gözetirdik. Kedi dalar diye korkardık. Arada kardeşimin hareketlerini gözetlerdim. Onunla beraber, attığımız taneleri yerdi. Yanına gelen karakuşu kovmak için elinden gelen şaklabanlıkları yapardı ama kanarya da umursamazdı. Çünkü karnı doyardı.
Kardeşime kafes alalım, kanarya kafeste yaşar, dedim. Dikkatli baktı. Dalga mı geçiyor diye. Yaylaya gidince ne yapacağız dedi. Kanarya sevenler derneğine satarsın dedim. Kardeşimin aklına yattı. Derneğe gitmiş ve önce nasıl yakalayacağını öğrenmiş. Sonra da bakımı için neler yapmak gerekir diye sormuş anlatmışlar.
Kafesle öğleden sonra geldi. Sabah kanaryayı yakalayacaktı. Beklediğimizden biraz geç geldi. Kardeşim her şeyi hazırladı. Dışarı çıktık ve kedi, kuş ve köpeği onun taneleri aradığı yere koymadık. Kanarya yalnız, çimende hamur ve susam aradı.
Kafesin içerisine hazır yemini koymuştuk ve kanarya içeri girdi. Koştuk kafesin kapısını örttük. Yemi üste bağladık. İçeri aldık. Kardeşime her sabah kanaryayı şarkıyla uyandıracağız. Şarkıyı sıra ile okuyacağız. Kardeşim annem ve babam da söyleyecek mi? Dedi. Onların yerine sen söylersin dedim.
Artık üşümüyor, gece kalacak yer aramıyordu. Kanarya çok mutluydu. Tatil günü kafesi dut ağacını dalına asardık. Yanından kuşlar geçerdi. Onlara öter, kızar ve yaklaşmayın diye onlara saldırırdı.
Kardeşim, yaklaşan yayla zamanı için, kanarya için çare aramaya başladık. Evde dursa kim bakacaktı. Yaylaya götürsek, soğuk kanarya ise nazik hayvan yaşamazdı. Kardeşim derneğe gideyim, onlardan bilgi alırım dedi.
Bizde verilmesinden yanaydık. Çünkü, bakmasıyla uğraşamazdık. Fakat bu kadar mı güzel olur. Renkleri ötüşü bir dünya güzelliği yok üzerine bir güzellik.
Sabahları hiç sevmediği ses kardeşime ait olanıydı. Çünkü kardeşim söylemeye başladığında korkardı. Kardeşime diyordum, sesin borazan gibi de bana kızıyordun işte kanarya bile sesinden korktu. Şakamızı kanarya üzerinden yapar olmuştuk.
Baharın tatlı bir günü kardeşim okuldan geldi ve yemekten sonra yemleriyle kanaryayı derneğe götürdü. Bu kadar üzüleceğimi tahmin etmezdim. Kardeşim geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi ona sormadık.
Aradan on gün geçtikten sonra derneğe kafesin parasını almış ve oradan birisi kanaryanın yeni bakıcısı olmuş.
İnsan yaşamayınca bilemiyor. Bir kuşun bu kadar sempatik olacağını söyleseler inanmazdım.