Nerden yanayız, neyin yanındayız! Kurulu düzen ile yandaşlık mı? Yoksa belli bir azınlığın, çıkar ve yandaş yapılar için dönen çarkların kırılmasından yana mı?
Yani zenginin daha zenginleşmesi ve bu arada büyük çoğunluğun eline üç beş kuruş geçse bile, asıl refahtan alınan payın hep gerisine düşmesinin adı değimlidir, sağ siyaset. Yani açık anlatımı ile sağdan gidip kurulu düzene karşı çıkmak, hem perhiz yapıp hem turşu yemek değil midir?
Çıkalım yola; soralım bakalım durumlar nasıl diye?
İyidir vallahi, geçinip gidiyoruz çok şükür. Kredi kartı ile alış veriş yapıyoruz bir alana bir bedava ve mağaza üç taksit yapıyor iki de bankadan toplam beş taksit.
Fakirleri memnun etmek çok kolaydır. Bayramlarda, otobüs ve otobanlar bedava yap ve ramazan paketleri dağıt; Allah Devletimize, hükümetimize zeval vermesin. Öbür gün belini doğrultamayan asgari ücretliye, emekliye 3-5 zam konusunda, sadece adı “sendika” olan yapı ile anlaş ve arkasından, doğalgaza elektriğe iki ay üç ay zam yok de, var mı o garibin başka isteği?
Ha başka isteği daha var, sakın yandaş TV’de dizileri ihmal etme, çoğu zaman acıklı diziler koy, kendi acılarını o dizilerde bulsun ve ağlayarak, garip gönlünü hafifletsin ve akşam eve geldiğinde, bütün dertlerini unutup dizinin başlamasını beklesin. Çocukları ise, dizilerdeki vurdu kırdılara özensin ve kendini karanlık rüyalara salsın.
İşte bunun adıdır sağ politika. Zenginleşenler sizin takımınıza girecek, garibim fakir ise şükredip duracak.
“Garibim; ağasının tarlasını sürdükten sonra, azık çıkının açmış kuru soğanı parçalayıp, ekmeğinin arasına koyup yemiş. Daha sonra çeşmenin başına gelerek ağzını dayayıp, suyunu içtikten sonra ellerini açarak, Allah’ım verdiğin nimetlere çok şükür demiş. Bunun halini seyreden Bektaşi dayanamamış ve Garibe seslenmiş, işte böyle kuru soğan ekmeğe şükredip durursan, o kurban olduğum Allah sana ömür boyu kuru soğan ekmekten başka bir b…… yemeyi nasip etmeyecek”.
Olayların ekonomik boyutu böyle, ya siyasi boyutu ne?
Halkın dışında bu işten pay alanlar, aldıkların payın belli bir kısmını düzenin kendi lehlerine devam etmesi için harcamazlar mı?
Her ne kadar farklı bir amblem ile veya farklı bir rozetle siyaset yarışına girmiş olsalar bile, özünde o sağ politikalara karşı çıkmayan hatta buna özenen nemalanma şansını, belki ufak farklılıklara ama yine de o kurulu düzende arayanlar için söylenecek bir sözü bulmak zor.
Bir kez daha soralım kendimize; Politikada sağ nedir, sol nedir?
Öylesine ki, kafamızı arkası ile önü kadar birbirinden farklı yönlerdir.
Yani her ikisi de insana tam tamına 180 derece farklı bakar.
Bu güne kadar bu ülkenin bütün vergi yükünü omuzlayan, garibanların sırtından kamburu alıp, çok kazanana yükleyeceğini söyleyen ve gerçekten ilkesi ve duruşu insandan yana olandır sol politika.
Sol ve sosyal demokrat politika “ bu ülkenin kaderidir. Tek çıkış yoludur. Kurulu düzenin açtığı ve ülkemizi çöküşe götüren, karanlık yolun en ışıklı yüzüdür.
Bu soğuk kış günlerinde bir güneş görürseniz dönün cemalinizi o ışığa, hem ülkemizi hem de kendinizi rahatlatın. Karanlığın, ışığa selama durduğu, insana yatırım yapmanın en büyük ibadet olduğunu bilendir sol. Bu yoldan hareketle; gerçekten bir bilen arayan, hakça yönetim özleyenler yolu bu çıkış yoludur. “Gönül kalsın ama yol kalmasın.”