(Haftanın makalesi)
Salgın son hızla yayılıyor, İstanbul başı çekiyor, resmi ağızlar borazan olmuş bunu duyuruyor, ülkenin Sağlık Bakanı Koca önlemlere dair bir “toplantı(!) düzenliyor, o ilin belediye başkanı bu toplantıyı Bakan’ın tweetinden öğreniyor.
Bakan marifeftini(!) şu ifadelerle duyuruyor kamu oyuna:
“İstanbul Valisi Sn Ail Yerlikaya, İl Emn. Müdürü Sn Zafer Aktaş, bakan yard.larımız, İl Sağlık müdürümüz, saha koordinatörlerimiz ve başhekimlerimizle salgının İstanbul’daki seyrini masaya yatırdık. Devam eden artışa karşı alınacak tedbirleri kararlaştırdık.”
Bakan başkanlığında yapılan toplantıda vali var, emniyet müdürü var, bakan yardımcıları var, başhekimler var ve -“önlemleri konuşulan- ilin belediye başkanı yok!…
Alınacak önlemlere o ilin belediyesi dahil edilmeden, ne nasıl çözülecek ey BAKAN!… Önce şu basit soru yanıt bulmalı: Akıl, irade, izan vicdan işi mi? Talimatın gereği mi?
Felsefe de temel ilkedir bu!.. “Hiçbirşey yok saymakla yok olmaz.”
Görmezlikten gelince kanser yok olmaz!… Aksine büyür!…
Bunu en iyi senin bilmen gerekir sayın BAKAN!… “Sen” sözüme alınma!. Yaşça epey büyüğüm senden. olan da saygımın birazı aldı götürdü.
Ciddiyet beyler!… Ciddiyet!…
Hem de öyle az-buz değil, çok çok ciddiyet!…
hiç kimsenin sözcüsü değilim. Bulunduğum konum da zaten korumaya müsait değil. Bir öğretmenim!… Hep iyiyi doğruyu güzeli öğrettim. İster bakan isterseniz daha da büyüğünü olun… Bıkmam. Gerektiğinde defalerce tekrarlarım.
Daha da ötesi; “öğrenen öğrenememişse, öğreten öğretememiştir” der kendimi suçlarım.
Öğreninceye kadar öğretmeye doğruları demeye devam ederim!. Ama buradaki olay başka!… İyi niyete yormak saflık!…
*
Ayrımcılığı, yok saymayı, dışlamayı ta bu noktaya kadar getirmiş olmak benim hazımsızlığım… Ne deyim ben size!… Sevin sevmeyin… Fikirdaş olun; olmayın!… Ama “sözkonusu vatandaşsa gayrisi teferruat” deyin bir kerecik!…
İstanbul gibi bir metropolün belediye başkanını yok saymakla yok olduğunu mu zannediyorsunuz?…
Aslında her yok saymanın kendi hukukunuzdan, vicdanınızdan, izanınızdan, saygınızdan bir şeyleri koparıp götürdüğünü, parça parça kendinizi yok etmekte olduğunu, gün be gün küçülttüğünü nasıl göremezsiniz!…
Keşke biraz da “GÖREN” – ÖĞRENEN” – BİLEN” olabileydi sıfatınız.
Diyelim; İstanbul’a dair önlemler alırken, başkanını yok saydınız!.
Ya temsil edilen milyonları nereye koyacaksınız?
Olmuyor!… Olmuyor!…
Bu ülke “yok hükmünde” saymalarla değil, “varlığını” kabullenmelerle ulaşacak, -şayet isteniyorsa- huzura!…
El vicdanda, akıl başta gerek!!…
23 Ekim 2020
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci
Değerli öğretmenim, meslektaşım Mehmet Halil ARIK, bu yazısında şunu demek istemiş de nezaketi, görgüsü, asaleti nedeniyle söylemek istediğini doğrudan söyleyememiş! Ben söyleyeyim: Bu ülkede her konuda ayrımcılık yapılıyor ve bu ayrımcılığı ülkeyi yönetenler yapıyor: Utanmazca, arsızca, yüzsüzce!