Salona, daha doğrusu kitap sarayına ayak basar basmaz, karşıma çıkan ilk reyona, elim uzandı. İçeriğini bilmeden, dışına kapağına yazarına kanmadan, bir çiçeğe yaprak yaprak açılan, her yaprağında kelimelere dökülen, kah öykü, kah roman kah masal ve kah başka dünyalara giriş kapısı olan şiirlere daldım gittim..
İki dünya arasındaki ince kabuğu okşayıp, muhteşem bir tempoyla müziğin evrenselliği gibi duru, narin kelimelerin çınlayıp notaları duyarcasına, herkes gibi gürültülü okuma sessizliğine teslimiyetle başladım fuarda kitaplar turuma.
Bir dünya gizlidir, cennet veya cehennem.. Kayıp krallığın mutluluk ülkesini keşfederiz belki. Masallara dahi konu olan, olmayan ülkeye yapılan gezi gibi… Bütün çiçekler keşfedilmeyi bekler büyük bir umutla, mutlulukla… Vücut bulur sihirli kelimeler kitaplarda, alınıp okununca da canlanır bütün hayalleri, ümitleri. Neşe ve güzellikle üzerimize gelirler… Anlatılmış, yaşanmış veya hayal edilmiş, bir solukta işler insanın içine ihtiyacımız olan su, ekmek ve hava gibi…
Davet eder sonsuzluklar ülkesine, bitmeyecek yolculuğa… Dileyen yolculuğunu gerçekçi gözlerle analiz eder, hayatına geçirir. Dileyen hayalinde yaşatır. Dileyen de yeniden doğar, hayatını kurar, çiçeklerle bezenmiş bahçesini susuz bırakmaz zevkle, bakımını üstlenir. Mümkünse gerçeğe dönüştürür.
Açlığını unutturacak derecede bilgiye aç ruhlarımızı ziyaret eden konukları doyurur belkide bir ömür yetecek kadar.
Bir esintidir bu, yaprakların, sayfaların, kalabalığın üflediği kuş kadar hafif uçurtan mutlu bir rüzgar gibi. Savurur rengarenk çiçekler poleni engin okyanuslarına…
Kapaklar açılır kendi kendine, kırılgan bale yapar gibi en uyumlu kelimeler dans eder, rahatsız etmeyen en muhteşem gürültüsüz orkestrasıyla. Konuşmalar, kelimeler, kalemler canlanır uçuşur havada, görünmeyen notalar, en güzel besteler gibi. Ne muhteşem imzalarını atan atana en mükemmel ahenkle…
Bütün insanların yüzlerinden okunan kitap aşkı dokunur bilge çiçeklere. Sessiz sohbetler koyulaşır sonsuzca sürecekmiş gibi… Hiç bitmeyecek bir masala eşlik eder, çiçeklerin sessiz sohbetleri. Mutlu haykırışlarla konuşur, sohbetler bitmez mutlu farkındalıkla sürer de sürer…Saatlerce hiç bitmesin diye en güzel temennilerde bulunulur.
Zaman durmuştur, saatler geride gitmez ilerlemezde. Dönüp dolaşır zaman, yeniden başlar hiç bitmesin, sil baştan başlar sanki. Göz ucuyla dahi bakılan cümleler ister istemez işler yüreklere içten içe en büyük çiçek hayranlarına.
Kitaplara dokundukça yeniden doğar insanlık, küllerinden yeniden dirilen Anka kuşu gibi. Giden bütün insanlığı tamamlayan ve eksilten herşey o anlarda durmuştur. Sanki dünya birliği, çiçeklerle barış yapmıştır, onların yaprakların hatrına. Bir kaç saatliğine dahi olsa söz verir tüm kitaplar, kötülükler, haksızlıklar, eksiklikler, açlık, sefalet ve acizlikler artık hiç olmayacakmış gibi .
Bir dünya atlası olur her rengin iç içe geçtiği, bütünleştiği, salonların sohbeti ve kokuları. Mavi derinliklerde, koyu yeşilliklerde, kaybolur bütün iklimler, tek iklim çıkar karşımıza her renk tek renk olur : okumak..
Reyonlardaki yolculuğuma devam ederken, bu hoş gezintide bir dostumun önceliği olduğunu hatırladım..
Derinden yüreklere işlemiş, kehribar değerinde edebiyatta yer etmiş ilk kitabı ” Kehribar Kadınlar” la sohbetimize başlıyoruz. Kitapların kokusu arasın da, ödüllere doymayan bizdenmiş izlenimini her daim dile getiren öyküleriyle ” Saçları Deli Çoruh ” la devam ediyoruz. Son yeni çıkan okumayı dört gözle beklediğim ancak fuarda bulabildiğim ‘’ Renkli Türkçe Sinemaskop ” adlı kitabıylada bitiriyoruz, bitmesini istemediğim bu güzel sohbeti. Daha nice çiçekler yazacağını bildiğimden, başarılarının devamını, herkesin onun muhteşem öyküleriyle tanışmasını isterim. . Onu tanımanın onunla sohbet etmenin farklı bir zevki, kitaplarını okumanın, büyülü öykülerine dalmanın bambaşka bir zevki vardır.
Bizim yaprak yaprak çiçeklerimizle sohbetimiz koyulaştıkça, her kapaktan uçuşan şiirler, öyküler, romanlar, fantastik dünyalar, bilgiler her renkten konular havada, kelimeler arası geçiş hakkı sağlar ve sohbet ederler, dostça… Örnek olurlar anlaşamayan insanlara ve kötülere. Kötü düşüncelerimizden , ağırlıklarımızdan arındırır en hafif, basit şekliyle bizi korurlar daima. Farklı noktalardan birleşir çizgiler görünmeyen bağlar gibi, bütünü oluşturabildiğini, hoşgörünün en geniş biçimini gösterirler, örnek olurlar çatışma, kargaşa olmadan.. Barış dilidir, sevgi, inanç dilidir aralarındaki tatlı fısıltılar kitapların.
Bu düşüncelerle ayrıldım, bu sene kısa bir haftaya sığdırılmaya çalışılan ama sığmayacak kadar geniş kitap fuarından…
”Bana sevgi dolu bir kitap verin size dünyaları vereyim.”
Nurten İyem
İstanbul Tüyap Kitap Fuarı – 14 – Kasım-2011