Hangi siyasi partinin olursa olsun kongrelerde mevcut yönetimler, oyları artırdığını, muhalefet olanlar da partinin oyları düşürdüğünü ve başarısız olduğu
üzerinden hareket ediyorlar.
Aynı şey, Avcılar CHP kongresinde de yaşandı. Muhalefetin Başkan Adayı Cafer Çınar, Avcılar CHP’nin yapılan genel seçimlerde kendi döneminde 3 Kasım 2001 genel seçimlerinde birinci parti olduğunu ve sonrasında 1. parti olamadığını iddia etti.
*****
Pazar günü yapılan CHP Avcılar kongresinden izlenimlerimi yazmıştım. Özellikle bu birinci parti olma meselesi ile ilgili rakamlarla yazmadan evvel özellikle bir konuyu belirtmek istiyorum. Ben, Çınar’ın en az 50 farkla seçimi kaybedeceğini düşünüyordum.
Kongrede başkan adaylarının konuşmasından sonra alkışlara bakınca Çınar’dan yana, alkışlamayan büyük delege çoğunluğuna bakınca Acar’ın salondaki hâkimiyetini görebiliyordunuz.
Kongre sonrasındaki değerlendirmem ise şuydu: Delegelerin büyük çoğunluğu Çınar’ı alkışlamamıştı ama Acar’ı da alkışlamamıştı. Sonuçta güçlü gördüğü lis-teye yönelik sessiz kalmayı tercih etmişlerdi. Ne de olsa yerelde bir parti iktidar ise öyle ya da böyle belediye başkanı etkili olabiliyordu.
Sonra muhalefeti beraber örgütleyen isimlerden bazılarının, Çınar’ın adaylığına sıcak bakmaması, ayrıca salonda görüştüğüm muhalefet delegelerinin listeye oy vermeyeceklerini söylemesi aradaki farkın büyük olacağını düşünmeme neden oluyordu.
Listeler açıklandığında
rüzgarlar ters esti
Ancak listeler açıklandıktan sonra kıyamet kopmaya başlamıştı. Her iki tarafta da tepkiler büyüktü. Çınar’ın listesini gören kimileri oy kullanmadan salondan çıkacaklarını söylerlerken, Acar’ın yıllardır yanında durmuş partinin önde gelen isimlerinin yönetim kurulu ve özellikle il delegeleri listesine tepkilerine bakınca farkın kapanabileceğini hissettim. Yine de küçük bir fark olabileceğini düşünmüyordum.
“Seçim sandıkta kazanılır” sözü, Avcılar CHP ilçe kongresinde bir kez daha ortaya çıkıyordu. Kongrenin yaşanacağı güne hatta; oylamaya geçilinceye kadar açık ara önde olan Bayram Acar, listeye duyulan tepkiden dolayı az kalsın seçimi kaybediyordu.
Ve Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin, Acar’ın listesini belirlediğinin iddia edilmesi ve kimi meclis üyelerinin Değirmenci’nin tepkisinden dolayı il delegeliğine yazılmaması, rüzgârları tersine estirmeye başlamıştı.
Ve bundan dolayı az kalsın seçim kaybediliyordu. Tabi Değirmenci listede etkili olmasa bu sefer de Acar’ı desteklememesi ortaya çıkacaktı ki, anlayacağınız, ‘aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık’ durumuydu, yaşanan.
Kongreye 408 delege katılmış, 391 delege oy kullanmış ve 17 delege oy kullanmadan salonu terk etmişlerdi. Salonu terk eden delegelerin yaklaşık 7’si Çınar’a, 11’i de Acar’a oy verebileceklerden oluşuyordu.
Ve en az 30 Acar yanlısı delegede salonda listeye duydukları tepkilerden dolayı, Çınar’ın listesine oy veriyorlardı. İşte seçim böyle bir şeydi. Yaklaşık 30 delege tercihini Acar’dan yana yapmış olsa fark 66 gibi bir rakam olacakken; 6 oyla kazanan Acar oluyordu.
Kim ne derse desin, Çınar ve arkadaşları başarılı bir kongre geçirmişler ve az bir farkla kaybetmişlerdi. Hatta, Çınar’ın arkadaşları birazcık inansalardı, kongreyi kazanmaları işten bile değildi.
Birkaç sürecek seçim analizleri
Pazartesi gününden itibaren, Avcılar ve bölgemizdeki diğer ilçelerin, 1995 yılından itibaren yaşanan tüm seçim sonuçlarının analizlerini yayınlayacağım. Rakamlar üzerinden analizler yaparak, kimin başarılı olup olmadığını ayrıca siyasi partilerde günümüzde metropol kentlerde ilçe başkanlarının seçim sonuçlarını değiştirip değiştiremeyeceğini de irdelemiş olacağım.
Örnek, Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy gibi (tabi ki, bu Avcılar, Beylikdüzü, Silivri, Çatalca ve Büyükçekmece gibi ilçeler için de geçerlidir) ilçelerde ilçe başkanları partilerini birinci parti yapıyorsa, CHP’nin kurmay heyetine önereceğim de şudur.
Bu ilçe başkanlarının, Arnavutköy, Bağcılar, Güngören, Bahçelievler ve Sultanbeyli gibi ilçelere atanmasını öneriyorum. Oralara gitsinler, orada ilçe başkanı olsunlar ve partilerini de 1. parti yaparak yerel iktidar yapsınlar.
Bu gerçek aynı zamanda CHP’li belediye başkanları içinde geçerlidir. Onlar partilerini oralarda iktidar yapıyorlarsa, mutlaka yukarıda örnek verdiğim ilçelerde de partilerini iktidara taşıyacaklardır. Ne de olsa iddia sahipleri onlardır.
Züğürt tesellisi
Siz Türkiye’nin herhangi bir yerinde seçmenlerin; herhangi bir partinin ilçe başkanına bakarak, yerel seçimlerde belediye başkanına, il genel ve ilçe belediye meclislerine, genel seçimlerde partilere oy verildiğini gördünüz mü?
Çok küçük kasabalarda bu anlaşılabilir bir şeydir ama onbinlerce seçmenin yaşadığı, yüzbinlere ulaştığı ilçelerde bu mümkün değildir.
“Ben ilçe başkanlığım döneminde partimi birinci yaptım” söylemi, züğürt tesellisinden başka bir şey değildir. Çünkü ilçe başkanlarının partilerinin birinci, ikinci ve veya sonuncu olmalarındaki katkıları, inanın yüzde içersine girmeyecek kadar önemi yoktur. Yazmaya başladığımda, seçim sonuçlarını karşılaştırdığımda bu gerçeği daha iyi göreceksiniz.
Son söz: İl, ilçe başkanları belirleyici olsaydı; örnek 1983 seçimlerinde ANAP 1., 1999 seçimlerinde DSP 1. olmaz, CHP 1999 seçimlerinde, DYP, MHP, ANAP 2002 seçimlerinde parlamento dışı kalmazlardı.