Milyonlar uçuşuyormuş ortalarda, haberimiz yok.
Gelir adaletsizliğinden bahsederken,“ çifte maaş alanlar var” falan derken, level atladık birden.
Üç kuruşun hesabını yapmaya çalışırken biz, milyonlar konuşuluyor şimdilerde.
“Milyon” bana ne kadar yabancı bir kelime..
Fenomenler ve dolandırıcılık gündemdeyken, birden konu gizli fona yatırıldığı iddia edilen tutarlara/ kişilere/ olaylara kayıverdi ki, rakamlar en -azından benim için- akla ziyan.
Şimdilik dolandırıcılık ve mağduriyet bölümünü bir kenara bırakalım.
Bu ülkede;
En düşük emekli maaşı olan, 7.500 TL ile geçinmeye çalışanlar var.
11.402 TL asgari ücretle çalışanlar var.
Ev bark geçindirmeye, çoluk çocuk bakmaya, kira ödemeye, barınacak yer bulmaya çalışan insanlar var. Halen zorda olan depremzedelerimiz var. İşsizlerimiz var. Öğrencilerimiz var. “Sesimizi duyuyor musunuz” diyor hepsi.
Peki bu gündem gürültüsünden onların seslerini duyan kaç kişi ve kaç siyasi var?
Dürüstçe, alın teri ile ekmeğini kazanan işçisi/ memuru/ emeklisi senelerce çalışsa da rüyasında göremez o milyonları.
Sürekli ceza yiyen, cezalı oyuncular gibiyiz saha kenarında.
Şaşkınlıkla seyrediyoruz olan biteni.
“İşsizlik” demişken;
”iş beğenmiyorlar” lafı da dillerde.
Uygun iş saati, ücret ve çalışma koşullarında iş sunulup, buna rağmen çalışmayan varsa sözüm yok tabii.
Ancak bunların olmadığı bir yerde, işsizlerimiz ve özellikle genç işsizlerimiz için “iş beğenmiyorlar” söylemindeyseniz samimiyetiniz şüpheli.
Kayıt dışı istihdamla yaratılan iş gücü de, yedek işçi ordusunu arttırıp pazarlık gücünü düşürürken, emekçinin işi zor emek pazarında. İşçinin sendikalı ve örgütlü olması bu nedenle çok önemli.
“Ara eleman eksik“, “herkes amirlik derdinde” diyorlar ya hani. Öyle elektrikçi, sucu, tamirci aradığınızda bulamıyorsanız vardır bir sebebi.
Bir mesleğin saygınlığını yok ederseniz, o mesleği yapacak insan bulamamanız çok normal.
Bugün ara eleman bulamazsınız, yarın değersizleştirdiğiniz diğerleri de olmaz. Mesela mühendisler doktorlar..
Toplumda; doktorundan, temizlikçisine, çöpçüsünden, sucusundan, mühendisine, her mesleğe ihtiyaç var.
Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Her meslek, her insan değerli. Kimse kimsenin ne kulu, ne de efendisi.
Sadece emek satılır emek pazarında, insan ve insanlık değil.
Sorgulayalım şimdi kendimizi, birlikte biraz düşünelim:
Eğer yöneticiyseniz, yönettiğiniz ekip arkadaşlarınıza olan davranışınıza bakın. Evinize gelen ustaya yaklaşımınıza bakın. Yardımcınız varsa yardımcınıza davranışınıza.
Sonra düşünün; neden gençler/ çocuklarımız bu meslekleri seçsin? Neden sizi efendi tayin etsin ki?
Herkeste her mesleğe karşı bir afra tafra. Çoğu kişi para verip iş yaptırdığı/ emek talep ettiği/ aslında muhtaç olduğu emekçinin efendisi zannediveriyor birdenbire kendini.
Sınıfsız toplum derken, eşitlikten bahsederken, bıraktım ideololojileri; mesleklere göre, tüketimlere göre de insanları sınıflandırıyoruz.
Ötekileştiriyoruz, hatta alt sınıf addediyoruz.
Gençlerin üniversite okumaya, böylelikle sınıf atlamaya, başka meslekler tercih etmeye çalışmalarına kızmayın hiç. Hangi mesleğin değerini, saygınlığını bıraktık ki biz? İnsan gibi yaşamak istiyor gençlerimiz. Değer görmek istiyorlar, güvenli gelecek istiyorlar. Hakları değil mi?
Sistemi ve kendimizi, “neden böyle oldu”, hata nerede diye sorgulamak yerine, elbette bu da hemen para kapısı oldu sisteme.
Eğitim soru işaretiyken, gücü yetenler çoktandır ya özel okullarda ya da sınav hazırlığı için paralı dershanelerde.
Malum her yerde nitelikli/ niteliksiz paralı üniversite.
Gönül ister ki kişisel gelişim, bilinçlenme için isteyen herkes ücretsiz, nitelikli eğitim alsın. Eğitimli insanlarımız doldursun her meslekten her yeri. Ne şahane rüya düşünsenize.
Biz insana insan olarak değer vermediğimiz, her mesleğin ve emeğin değeri olduğunu fark etmediğimiz, sınıflandırmaya/ ayrıştırmaya devam ettiğimiz müddetçe, sürer gider bu terane..
*******
Milyon liralar, milyon dolarlar…
Öte yanda bugününü ve yarınını düşünen insanlar .
“Para, para, para”
Napolyon’un hayaleti dolaşıyor sanki her yerde. Baksanıza;
“para” onun adına hükümdar ve her güzel şeyin üstünü çizip devam ediyor işgale. Maalesef işgal bu defa uzaklarda değil, yakınımızda, düşüncelerimizde, bizde…
Adil, eşit, özgür, huzurlu, güvenli, sağlıklı, refah dolu, güzel yarınlar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla..