Ekim ayı sonunda; Mülkiye’den mezun oluşumuzun (1964) 55. girişimizin de (1960) 59. yılını kutlamak üzere; Antalya /Kemer’deki Golden Lotus Oteli’nde toplandık. Bir birine gerçekten bağlı, ilişkilerini hiç koparmamış dostlar olarak hasret giderdik. Tümü 75 yaşını aşmış kişiler olarak, geçmiş hatıralarımızı andık.
– Sınıfımız, 250’ye yakındı. 80’e yakın arkadaşımız, rahmete kavuştu. Sağlık vb mazeretlerle katılmayanlar da oldu. Eşlerimizle birlikte 100 kişi vardık.
– Bizim dönem gerçekten çok çalışkandı. Nitekim mezuniyetten sonra da çok başarılı olduk. O dönem yapılan, Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Muavinliği, Müfettiş Muavinliği, Dış İşleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, üniversitelerin asistanlık imtihanları vb de hep başarılı olduk. Geçen yıllar içinde de çok sayıda büyükelçi/ vali/ kaymakam/ profesör/ bakan/ milletvekili/ müsteşar/ genel müdür/ belediye başkanı/ gazeteci vb çıktı içimizden. Özel sektörde görev alanlar da hep üst düzey görevlerde bulundu.
– Vatanımıza hizmet için, azami gayret gösterdik. Şevkle söylediğimiz Mülkiye (Vatan) Marşı’nın gereğini yaptık. İçimizden hain/ hırsız/ahlaksız çıkmadı. Vatan sevgimiz ve hizmet aşkımız hiç azalmadı. Hala da sürmektedir. Ebedi hayata intikal edince; geride kalanlarımızın yüzünü kızartacak bir davranışımız olmadı. Çok şükür, gittikçe bozulan bir toplumda, temiz kalmayı başarabildik. Her zaman ülkemizin çıkarlarını ön planda tuttuk.
1– Antalya, ülkemizin en hızla gelişen bir turizm merkezidir. Bunda Rahmetli Özal’ın katkısı büyüktür. Zira; 24 Ocak / 12 Eylül sonrası ve 1983 yılında yapılan reformlarda, turizme / eğitime/ sağlığa ve gemi taşımacılığına çok ciddi teşvikler sağladık. Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu / Hızlandırılmış Amortisman/ Yatırım İndirimi / Döviz gelirlerinin vergi dışı bırakılması vb çok ciddi yararlar sağladı. Ve Antalya, bugün 15 milyon turistle rekor kırabilecek seviyeye ulaştı.
– O dönemlerde, bizi “ne kadar çok beş yıldızlı otele teşvik veriyorsunuz” diye tenkit edenler oldu. Ama sonuçta biz haklı çıktık.
2– Şüphesiz; başta turizm olmak üzere, her açıdan çevre şuuruna sahip olmak çok önemlidir.
a) Antalya, Isparta, Burdur, Denizli bölgesini de bu vesile ile görme imkanım oldu. Yeşil tabiat örtüsü ve ormanlar, ruhuma enerji verdi. Devamlı olarak, “Ya Rabbim, bu güzellikleri afetlerden, çıkarcılardan koru” diye dua ettim. Emeği geçenlerden Mevla’m razı olsun.
b) Eğirdir Gölü ve çevresi, bir harika. Ne yazık ki gölün suyu devamlı azalıyor. Canlı yapısı fakirleşiyor. Acilen tedbir alınması, özellikle de “Vahşi sulama” döneminin bitirilmesi gerekiyor. Bu uygulama; yeraltı ve yerüstü sularımızla, göllerimizi yok etmektedir. Ayrıca, çok sayıda obrukların oluşmasına da sebebiyet vermektedir.
c) Plansız, programsız hatta kaçak olarak inşa edilen HES’ler de ayrı bir facia sebebidir. Tabiatın dengesini bozmaktadırlar. Bitki ve hayvan varlığımızı yok etmektedirler.
d) Maden ruhsatları ise tam bir rezalettir. Sorumsuz Kanada şirketinin, altın arama uğruna Kazdağlarına verdiği zararın, telafisi mümkün değildir. Şu kadar ağaç diktik lafı anlamsızdır. Zira, ne kadarı tutacaktır? Ne kadar zamanda ağaç haline gelecektir? (Aynı facia zeytin ağaçlarının katliamında da yaşanmıştır.)
e) SALDO Gölü de harika bir hazinemizdir. Mutlaka korunmalıdır. Aslında tüm göllerimiz ve su varlıklarımız korunmalıdır. Evsel atıklar ve sanayi atıkları ile kirlenmeleri önlenmelidir. Hele hele “Dipsiz Göl’ün yok edilmesi” gibi salaklıklara hiç yer verilmemelidir. Neymiş? Hazine varmış? Hazine o gölün kendisidir. Ama bazı kafalar idrakten yoksundur.
f) İktidar milyarlarca ağacın dikildiğini söylemektedir. (En son da 11 milyon ağaç dikilmiş?) Ama kendilerine olan güven yok olmuştur. Zira, başta TÜİK olmak üzere, o kadar çok yalan yanlış rakamlar telaffuz ediliyor ki?
g) Bu arada, ille de çam ağacı şart mıdır? Uygun bölgelere ceviz/ kestane/ badem/ zeytin/ fındık vb meyve ağaçlarının da dikilmesi, daha karlı olmaz mı? Tabiatı korumak, hem milli, hem de dini bir görevdir. Vebali de çok ağırdır.
Sizi kutluyorum bir cografya ògretmeni olarak.Aslında her vatansever bir çevreci olmak zorundadır.