Çavuş, omuzunda süpürgeyle köy yollarında gezinirdi. Sabahtan sahile iner, varsa çöpleri toplar ve yolun kenarına dökerdi. Akşam eve çıkana kadar da çöpün bir kısmını, kaştan aşağı atardı.
Ona, kim rastlarsa ağzından belirsiz sesler çıkardı. Ah ve vah gibi. Fakat bir daha da susmaz, ah vahlara devam ederdi.
“Kafa içi akıl dolu, boşlama yok,” cümlesini ezberlemişti…
Evden çıktığımda saat ondu. Çavuş, süpürgeye yaslanmış uyukluyordu. Sesimi duymasın diye, yanından yavaşça geçmek istedim. Çünkü uyanınca süpürgesini savururken insana çarpabilirdi. Yolun karşısına geçerken de gözü bir şeyi görmez, diyorlardı. Süpürgeyi savurma sırasında insana da çarptığı oluyormuş. Yalnız çavuşun kimseye zararı yoktu.
Gözlerini açtı, içine çekerek iki defa soluk aldı. Süpürgeyi kaldırdı ve tekrar savurdu, karşıya geçerken yine ah ve vah seslerini daha hırslı bir şekilde çıkardı. Süpürgeyle yaprakları topladı ve duvarın arkasına attı. Kafasını kaldırdı ve bulut ve ıslık, dedi. Köpek, ekmek ve üzüm, dedi. Kayanın altına sokuldu ve uzandı.
Gözlerini bana çevirdi. Arabanın sesini duyunca, kayanın altına iyice sıkıştı. Taksi durdu ve bana haydi, diye seslendi. Yürümek istiyorum, Çavuşu gözleyeceğim, dedim. Şoför arkadaş, neler yapıyoruz da hiçbir şeyi kabul ettiremiyoruz. Elbise alıp giydiriyoruz, kaybediyor. Ekmek alıyoruz, köpeklere veriyor. Yemediklerini cebine koyup eve götürüyor. Babası ineklere veriyormuş.
Taksici arkadaş gitti. Çavuş kayanın altından toz toprak içerisinde çıktı.
Ağzına bir lokma ekmek attı. Yolun kenarında akan sudan iki yudum içti. Suyun içine girdi, ayaklarını gösterdi. Yanıyor diye tarif etti. Fırın, sıcak ekmek, güldü ve gidelim, dedim.
Yol boyunca söylediklerime hiç aldırmadı. Süpürgesini yol kenarındaki duvarın arkasına bıraktı. Fırına vardık ve ona bir tane büyük sıcak ekmek aldım. İyice sardırdım. Yiyeceği kadar ayırdım gerisini boynuna astım.
Akşamüzeri, yolun kenarında uzanan çavuş, sessizce bakıyordu. Ayağa kalkacak hali yoktu. Boynuna bağladığım ekmek yoktu. Süpürgeye tutundu, ayağa kalktı ve evin yolunu tuttu.
Babası iyilikle elbiselerini değiştirirmiş. Askerden sonra bir trafik kazasında, beyin travması geçirmiş ve zekasını kullanamaz hale gelmiş. Birkaç kelimeyle ki onları da yerinde söyleyemiyor. Kesinlikle arabadan kaçarmış, korna sesini duysa, bugün gördüğüm gibi hemen kayanın altına girermiş.
Kimseye zararı olmayan, Çavuş, yolların gezginiydi.
Hasan TANRIVERDİ