Çin’de iş hayatı kadınlar için çok zor durumdadır. Bunları ise dile getirmek yine de aynı ülkenin vatandaşı olan Annie WANG hanım anlatıyor.
Sözlerine ise bu kelimeler ile devam ediyor. Pek çok insanın işe gitmeyi işin kendisinden daha önemli gördüğünü görüyorum. Tıpkı birçok insanın hayatı boyunca çok çalışıp patronunun sözlerini emir olarak kabul etmesi, aileleriyle ve çocuklarının büyümesiyle vakit geçirmesi gibi. Sonunda karşılığında aldıkları tek şey zar zor yetecek kadar yiyecek ve giyecekti.
covid-19
Özellikle salgın sonrasında birçok şirket işçi çıkardı, kapandı. Yüzlerce kişi iş sahibi olmak için yarıştı, hiçbir özgüvenden, prensipten taviz verilmedi. Hatta bazıları şöyle dedi: “Bugünlerde işimi kaybetmektense bekaretimi kaybetmeyi tercih ederim.” Bu tür değerleri kabul etmekte gerçekten zorlanıyorum.
Bu sadece bir iş, bu yüzden onu fazla ciddiye almaya gerek yok.
Para kazanmanın sayısız yolu var ve işe gitmek hiçbir şekilde tek yol değil.
İşe gidip gitmemeniz önemli değil, önemli olan yaptığınız işin uzun vadede değer taşıyıp taşımadığı ve para kazanıp kazanamadığınızdır.
İşe gitmek ile çalışmak arasındaki farkı anladığınızda, bunun sadece işe yarayacağını ve bundan çekinmeye gerçekten gerek olmadığını anlayacaksınız. Üstelik çoğu insan işe sadece para kazanmak için gidiyor. Kendinizi değerli kılabildiğiniz ve istediğiniz zaman para kazanabildiğiniz sürece, işe gidip gitmemenizin ne önemi var?
İşin önemi?
İşe gitmenin özünde aslında bir işlem olduğunu bilmeliyiz. Zamanınızı ve emek sonuçlarınızı patronunuzla para karşılığında satıyorsunuz.
Siz ve patronunuz eşitsiniz. Yüksek ve düşük statü arasında bir ayrım yok. Sadece işinizi iyi yapmanız gerekiyor. Tabii ki, yeteneklerinizi geliştirmek, gelişim için daha fazla alan kazanmak ve işleri daha iyi yapmak için de işleri daha iyi yapabilirsiniz. Ancak meslektaşları memnun etmek, lideri övmek, liderliği üstlenmek gibi işle hiçbir ilgisi olmayan diğer şeyleri unutun. Özellikle iş gücüne yeni katılan kızlar, iş tecrübelerinin az olduğunu ve şirkette her zaman alçakgönüllü ve çekingen davrandıklarını düşünüyorlar ki bu da tamamen gereksiz.
Uzun yıllara dayanan yönetim tecrübelerime dayanarak, iş yerinde sorunları olan, fikirleri olan ve kendilerini cesurca ifade etmeye cesaret eden kişilerin, liderleri tarafından takdir edilme olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldum.
Meslektaşlar meslektaşlardır ve çoğu insanın sorunlarının %90’ı kişilerarası ilişkilerden kaynaklanır. Kişilerarası ilişkiler iyi yönetilmezse gün boyu birbirine karışır ve içsel olarak tüketilirsiniz. Aslında işe sırf para kazanmak için gidiyorsunuz ve geri kalan her şeyin sizinle hiçbir ilgisi yok. Özellikle meslektaşlarınızla uğraşırken nasıl uygun davranacağınızı bilmelisiniz. Eğer meslektaşlarınıza tüm kalbinizle ve ruhunuzla davranırsanız, sonunda incinen siz olursunuz. Meslektaşlarınızla olan ilişkiniz sadece bir tanıdıktır. İlgilenenler yorulacak, ilgilenmeyenlerin ise hiçbir önemi olmayacaktır. Sonuçta siz ve meslektaşlarınız birbirinizin hayatında gelip geçen kişilersiniz.
ELON MUSK’ın görüşü
Genel durumu “Tanrı’nın” bakış açısıyla gözlemlemeyi öğrenin. Tanrı’nın bakış açısı nedir? Tıpkı her zaman dizi izlediğiniz gibi, diziyi izlerken de tüm olayı Allah’ın bakış açısıyla izliyorsunuz. Aynı şey bizim hayatımız için de geçerli. Hayatınıza bir dizi gibi davranın ve ardından hayatınızdan çıkıp bu dizide oynadığınız rolü gözlemleyin. Her gün ne yapıyorsunuz? Bunları her gün yaparsanız 5 veya 10 yıl içinde nasıl değişeceksiniz? Bunu net bir şekilde düşünebildiğiniz sürece hayatınız artık kaygılı ve karmaşık olmayacak. Hoşunuza gitmeyen ve uzun vadede değeri olmayan şeylerden kararlı bir şekilde vazgeçin.
Elon Musk şunları söyledi: “Tanrı’nın bakış açısı, duyguları aşan bir düşünme biçimidir ve kendimizi ve dünyayı daha objektif bir şekilde görmemize yardımcı olabilir.” Genel durumu Tanrı’nın bakış açısıyla görmeyi öğrenirseniz, ne tür bir durumda olduğunuzu açıkça görebilirsiniz. konum. Dünyadaki her şeyi net bir şekilde gördüğünüzde doğal olarak tek bir işle sınırlı kalmayacaksınız. Son olarak, kızların iş yerinde çekingen olmayacaklarını ve kendileri olma konusunda cesur ve cesaretli olacaklarını umuyorum.