Göç etti büyük şehirden, baba ocağına. Aradan geçen onca yıla rağmen. Göç etti ya bir de içine sor. Tükürdüğünü değil babasının ayağını yalasa da kendini bağışlatamazdı. Bağışlatamazdı ama baba, sevinç göz yaşlarıyla, boynuna sarılırken, oğluna memnuniyetini ifade ediyordu.
Babası mereği düzeltmiş ve gecekondu misali yerleşmişti. Köy yerinde gecekondu, dedi. Babası beğendiğin yerde en kısa zamanda sana eve başlayacağız. Düşünelim ve çok güzel bir ev yapılsın.
Babasıyla dayanışması çok iyi gidiyordu. Köy yerinde kimse kalmamış, evlerin çoğu kapalı, açık olanda ise şehre gitmeyen yaşlı bir nine oturuyordu.
Köy meydanına su gelmiş fakat evlere dağıtımına başlanmamıştı. Babası bu kadarı da çok iyi diyordu. Su parası alınmaya başlanmıştı. Elektrik parası da kesiliyordu.
Yakıt parası vermiyorsun. Telefon masrafı da var. Ev ve cep telefonları da çalışıyor. İkisine de para ödüyorum.
Babasına büyük şehirden farkı, bir tek yakıt parası vermiyorsun. Şehir gibi masraf çok, desene.
Oğluna baktı, ne diyorsun burası da büyük şehir, köyü de büyük şehre bağladılar. Şehrin içinde oturuyorsun gibi ödememiz tam. Ayrıca ne yaparsan belediyeye soracaksın. İşleri zorlaştırdılar. Vergiler de yükseldi. Milleti büyük şehir lafı üzerine kandırdılar.
Şehre uzaklığımız 60 km. var. Ne ilgisi var büyük şehirle. Nasıl aldandınız da büyük şehirli olmayı kabul ettiniz. Sormadan hiçbir şey yapamayacağınızı düşünemediniz mi?
Düşünmesine düşündük ama bir defa aldandık. Muhtar çıkmak için uğraşıyor ama çıkamaz herhalde.
Okul için aşağıdaki köye mi öğrencileri taşıyorlar. Babası taşımalı eğitim yapılıyor ama çocuklar memnun değil. Yağmur ve karda araba çıkamıyor. Çocuklar yollarda perişan oluyor. Sağlık ocağı işini ne yaptınız. Baba sağlık ocağının yeri hazır hâle getirildi fakat ödenek yollanmadığı için başlanamıyor, diyorlar.
Hastaneye başlanırsa bende çalışırım orada. Okulun onarımı vardı. Kimse kulak asmıyor. Kimse de kalmadı. Her şeye de amcanın oğluyla beraber koşturuyoruz. Sonuç almaya sıra geldiğinde bir şekilde engelleniyoruz.
Burasının büyük şehir olması hiç iyi olmamış çünkü masrafı çok. Vergiler yüksek. Belediyenin hizmeti neler? Köyün yollarını mı temizliyor. Kar bir defa kürendi o kadar.
Bu sene onlar da yapılmadı. Para almaya sıra geldiğinde beş kuruşu bırakmıyorlar.
Son yıllarda patates ekimi nasıldı. Patatesi ve soğanı çok ektik. Fakat verim alamadık. Olgunlaşmadan kesildi. Soğan ise çürüdü. Bu olayı hastalık kabul ettik.
Köyün cazip tarafı kalmadı. Çünkü köyler köy olmaktan çıktı. Şehirde kira vermezsen daha iyi geçinirsin. Sebze ve meyve fiyatlı ama ona göre de çalışıyorsun.
Çocukların okuması var. Bakalım nasıl yaparız. Köy okulunu seneye çalıştırsalar, geldiğimize çok şanlı olacağız.
Kış aylarınca yollarda kesilme oluyor mu?
Köye öğretmen tayin ettiler fakat aşağıda görev yapıyor. Öğrencinin sayısı beşi geçmez. Beş kişiyle okulu nasıl çalıştıracaksınız.
Sağlık ocağı ve okul yapımında çalışabilsem, ormandan da ihtiyaçlarımızı karşılarız. Orman derken en azından odun parası vermeyiz.
Keçi almak istesem, kime gitmeliyiz. Bir an önce keçileri alabilsek, bakımlarını kaliteli ve sağlıklı yapabilirsek çoğaltır seneye satarız.
Büyük şehirden kalk da yine büyük şehre gel olacak iş değil.
Hasan TANRIVERDİ