Çoğunlukla aklını değil, duygularını kullanan bir toplumuz.
Sanırım bu yüzden nedenlerden öte sonuçları tartışır hale geldik.
Çoğu yerde; aynı klasik cümle tekrarlanıyor:
“Üzerinden sular aktı önemli olan bugünkü durum.”
Tam ne demek istediğimi, farklı ve İzmir için önemli bir örnekle açıklayalım.
Şu sıralar küresel ticarette yavaşlama, fazla gemi kapasitesi ve düşük navlunlar, denizcilik sektöründe fırtınalar yaratıyor.
Küresel denizcilik şirketleri, arz fazlası ve hızla düşen gelirlerin yarattığı baskıya dayanmakta zorlanıyorlar.
Bazı firmalar yarış dışı kalırken, bir çok konteyner operatörü hat birleştirme, satın alma, küçülme gibi seçeneklerle ayakta durmaya çalışıyor.
Karamsarlığı sevk eden bu tabloya rağmen dünya ulaşım ağlarında devrim niteliğinde gelişmeler söz konusu.
YENİ YATIRIMLAR
Dünyanın en önemli deniz kapıları olan Süveyş Kanalı ve Panama Kanalı’nda yeni yatırımlar tamamlandı.
Çin, ‘Yeni İpekyolu’ olarak nitelendirilen “Bir Kuşak-Bir Yol” projesiyle Uzakdoğu’yu Akdeniz’e deniz yoluyla bağlayacak bir hat kurdu.
Aynı zamanda Kazakistan ve Rusya üzerinden lojistik merkezler ve demiryolu yatırımlarını içeren “Kara İpekyolu” projesine de devam ediyor.
Bu yatırımların ne anlama geleceğini, Türkiye’yi hatta İzmir’i ilgilendiren boyutunu konuya hakimiyetiyle tanıdığım, Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk’e sormak istedim.
Söz Öztürk’de:
“Çin’in hedefi ekonomilerinin büyüklüğü 21 trilyon doları bulan 65 ülkeyi ihracat yolları ile birleştirmek. Rusya; Azerbaycan, Süveyş’e alternatif olacak Hindistan üzerinden yeni ulaşım koridorları planlıyor. Yeni İpekyolu projesinin Akdeniz ayağı, Çinlilerin hisselerinin çoğunu aldığı Yunanistan’ın Pire Limanı’ndan geçiyor. Projenin kara ayağı ise Türkiye’yi by-pass ederek kuzeyden geçiriliyor. Uzakdoğu’yu Batı Avrupa’ya bağlayacak bu projenin dışında kalabiliriz. Ancak eldeki en büyük fırsat, Kuzey Ege Çandarlı Limanı projesi.”
YAKIT TRANSFERİ
Ne yapılması gerektiğini de yine Yusuf Öztürk’den alıyorum:
“Çandarlı Limanı çok işlevli bir serbest bölge mantığı ile bölgesel bir aktarma merkezi olarak ele alınmalı. Ayrıca tedarik ve gemi-bakım onarım işlevleriyle donatılmalı. Boğazlara girmeden önceki son liman Çandarlı, rafineri bölgesi Aliağa’ya yakınlığı ile de yakıt transferi için önemli bir merkez olabilir. Her biri farklı uzmanlaşmış Amsterdam-Rotterdam-Antwerp-Ghent liman bölgeleri düşünüldüğünde, Çandarlı, Dikili, Aliağa, Alsancak, Kuşadası, Çeşme limanlarını içine alan ‘Büyük İzmir Limanı’ projesi yaratılmalı.”
Öztürk’ün uyarıları mutlaka dikkate alınmalı; açık ki deniz taşımacılığındaki küresel gelişmelere Çandarlı kozuyla ayak uydurabiliriz.
Yazının başındaki saptamaya gelirsek, ‘nedenleri değil sonuçları tartışıyor, önlemleri tartışmıyoruz’ demiştik.
Örneğin bu konuda büyük projenin üzerine gitmez sadece izlersek, gelecek yıllarda sektörün daralmasını, artan işsizliği, Pire Limanı’nı imrenerek izleyeceğimizi şimdiden söyleyebiliriz.
Tıpkı bugün birçok kemikleşmiş sorunu geçmişte eksik bıraktıklarımız yüzünden yaşadığımız gibi…