Ülkemizde demokrasiyi savunan güçlerin, AK Parti hükümetinin son üç yıldır gerçekleştirdiği reformlar sayesinde umutları artmıştı. Türkiye tarihinin en demokratik yasaları yapılmıştı. Ekonomik anlamda ‘yapılamaz’ denilenler yapıldı.
AK Parti’nin uluslararası ve yurttaşlar arasındaki büyük desteğinden dolayı, bürokratik oligarşi geri adım attı. İnisiyatifin sivillerin eline geçmesi, kendisini Cumhuriyetin asıl sahibi gibi gören bürokrasinin, askerin ve kimi sivil! siyasetçilerin ve devletten beslenen ekonomik güçlerin ortak koalisyonu geri çekilerek uygun fırsatı beklemeye başladılar.
****
Ayrıca her 30 Ağustos’ta komuta kademesinde yapılan atamalar, 7 yılda bir yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri beklenen fırsatı ortaya çıkarıyordu.
Hükümetin biraz utangaç, biraz radikal (özellikle Şemdinli davası) operasyonlarında başarısızlık yaşandı.
Bu başarısızlık yada derin güçlerin başarılı operasyonları, hükümetin geri adımlar atmasına neden oldu.
Üç yıldır inisiyatifi elinde tutan hükümet, son aylarda sürükle geri adımlar atmaya başladı. Bunun yanında yaşanan yolsuzluk iddiaları ise kamuoyunda AK Parti hükümetini yıpratmaya yönelik gelişmelerdi.
Hükümet inisiyatif yitirmesi, halkın arasında desteği olmayan kimi siyasi partilerin ve kimi siyasetçilerin, başka yollardan iktidar olma olanaklarını artırdığı için, krizi derinleştirmek amacıyla söylemler geliştirerek, ülkeyi geren politikalara destek veriyorlardı.
****
Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli sorunu. Bu sorun çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşmesi, sürdürülebilir ekonomik gelişmesi ve istikrarın gelmesi mümkün değil.
İşte bunun bilinciyle Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da Kürt sorunu konusunda önemli tespitler yapıyor ve umutları artırıyordu. Ancak bir dönem sonra hükümet bu konunun devamını getiremiyor (parti içersinde ve kamuoyunda çok büyük tepki almıştı) ve geri adım atarak sorunu beklemeye bırakıyordu.
****
Bürokratik oligarşi kaybettiği mevzileri kazanmak için bildik yöntemleri kullanıyor. AK Parti hükümeti de mehter marşında olduğu gibi bir ileri iki geri adım atarak, bürokratik oligarşiyi tasfiye etmeye çalışıyordu. Hükümetin ve Başbakan Erdoğan’ın arkasındaki büyük vatandaş ve uluslararası desteğe rağmen, inisiyatifi yitirdiği görülüyor.
Bürokratik oligarşinin kalelerine yapılan yolculuklardan eli boş dönülmüştür. Bu boş dönülme derin güçlerin umudunu artırmışa, hükümetin ise umutlarını azaltmışa benzemektedir.
Hatta hükümet içinde kimi güçler, derin bürokratik güçlere destek verecek söylemleri ve talepleri gündeme getirebiliyorlardı.
****
Demokrasi güçlerinin tam da burada yapmaları gereken, hükümete geri adım attırmaya çalışan güçlerin karşısında yer alarak, sivil iktidara destek vermek olmalıdır.
Uluslararası desteğin büyümesi gerekmektedir.
Uluslararası demokratik güçler, AK Parti hükümetini zor durumda bırakacak kararlar değil (AB ülkeleri) aksine, işini kolaylaştıracak açıklamalar ve kararlar almak zorundadırlar.
Demir yumruk hazırlıyorlar
Bürokratik güçler, Cumhuriyet tarihinde kullandıkları demir yumruğu yeniden kullanmak için büyük bir operasyona girişmişlerdir. Bu operasyon Türkiye’nin geleceği için boşa çıkartılmalıdır.
Bu süreçte AK Parti hükümetine geri adım attırılması sivil toplumun kaybetmesi, otoriter zihniyetin güçlenmesi demektir.
Bu ise, çatışmacı zihniyetin eski bildik özmeye çalışmasını beraberinde getirecektir.
Bu ise çıkmaz bir yoldur. Bu yolun çıkmaz sokak olduğunu, son 25 yıl ödemek zorunda kaldığımız bedeller göstermektedir.
AK Parti’ye bu koşullarda destek vermek gerekmektedir.
Son söz: Bürokratik Cumhuriyetin temsilcilerinin, o bildik çatışmacı politikalarını ısıtıp ısıtıp önümüze koymaları ise kan ve gözyaşı demektir.
(*) 2005 yılına ait arşivden…