Burdur ve Burdurlu çıkışlı araştırma ve değerlendirmelerimin bazı bölümlerinde, vefasızlık, adamsendecilik gibi özelliklerle karşılaştığımı zaman zaman yazdığımı, yayınladığımı hatırlıyorum.
Bu hatırlayışlardan birisini daha yaşıyorum: Ağustos 2005’te 168 sayfayla yayınladığım “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-1” adlı araştırmamın gün yüzüne çıkışından sonra, bu kitabın saz ustaları bölümüyle ilgili değişik mektup ve hatırlatmalar aldım. Bu hatırlatmalar, kitap içinde özellikle saz ustaları bölümünde eksiklikler olduğu yönündeydi.
2006 yılından itibaren, “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları”nın ikinci cildinin yayınlanması çalışmalarına, araştırmalarına başladım. Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürü, çalışkan ve üretken bürokrat Mehmet Tanır’ın kararlı tutumuyla, “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2”yi, 792 sayfayla hazırlayıp, Burdur Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınlarının 16.sı olarak Ağustos 2012’de, Ankara basımlı olarak yayınladık.
Bu kitabın içinde yer alan veya ulaşması gerekenler olarak düşündüğüm 70 küsur adrese, bu kitaptan gönderilmesi için isim ve adres bildirerek, bu adreslere gönderilmesi ricasında bulundum. Kitaplar, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzce, verdiğim adreslere postayla gönderildi. Bu adreslerdeki isimlerin pek azından, böyle bir kitabı aldıklarından hareketle, hazırlanışındaki emeklerim için teşekkür ve tebrik edenlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmedi!
Sonra oturup, rahatsızlığım içerisinde, kitap içinde yer alanların bazılarına ve gazete sahipleriyle, bazı yazar ve eli kalem tutanlara, böyle bir kitap yayınlandığından söz ederek, içinde kendileriyle ilgili, gazeteleriyle ilgili bilgiler olduğu noktasından hareket ederek, bu kitabı İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzden alabilecekleri yönünde hatırlatmalarda bulundum.
04 Aralık 2012 tarihinde, Burdur İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, yayınlarının tanıtımıyla ilgili, Vali sayın Nurettin Yılmaz başkanlığında bir toplantı düzenledi. Ertesi günün Burdur gazetelerinde bu toplantı; “Burdur’un tanıtım materyalleri kamuoyuna tanıtıldı” başlığıyla haber olarak genellik içinde yer aldı. Değişik yayınlar arasında, “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2” den ve İsa Kayacan’dan birkaç cümleyle söz edildi. Yenigün Gazetesi bu haber içerisinde “Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2”nın ön kapak görüntüsüyle, öteki haberler bütünlüğü içinde verdi. Öteki gazetelerin bazılarında da, ‘’Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2’’ ilgili yayınların toplu görüntüsü içinde yer aldı.
“Burdur’un Saz ve Söz Ustaları-2”nın kendilerine ulaşması için telefonla hatırlatmada bulunduğum, gazete sahibi, yöneticisi, muhabirleri ve Burdur’da yazıp-çizen, gazetelerde köşesi bulunanlar dâhil, Neriman Mıhladız ve İsmail Yağcı dışında hiçbir Burdurludan kitapla ilgili ne iki satır bir yazı, nede dönüp; ‘’Kayacan eline sağlık, Burdur ve Burdurluyu yeniden kitaplaştırmışsın, tebrik ederiz, teşekkür ederiz’’ benzeri bir iltifat mesajı alamayınca, üzüldüm. Bu tür hareketler, Burdur ve Burdurluya pek yakışıyor, demekten kendimi alamadım. Ama Burdur dışında, kitapla ilgili uzun uzadıya sayfalarca yazı yazıp, yayınlayanlar karşısında biraz utandığımı, biraz burukluk içinde sevindiğimi gördüm, yaşadım.