Vazgeçtim ekonomiden, siyasetten.
Şu, bu, o, ben, sen demekten vazgeçtim.
Vazgeçtim, sizin olsun saraylar, hanlar, hamamlar.
İki oda bir salon bana yeter de artar…
Oysa israflar vicdanları sızlatıyor.
Hazmedemiyor asiller..
Varsın çürük elmalar benim olsun. Ayıklar da yerim.
Açları düşündüğümde bir kuru ekmek yetiyor tokluğum için.
Yatağa aç, bi ilaç giren bebekler varken bu dünyada.
Yaşamdan zevk almaz, mutlu olmaz oldum.
Açın artık gözünüzü yurdumun insanları, görün…
Seyreyleyin iğnenin yıldızından da olsa Türkiye’yi ve evreni.
Görün dönen dolapları, çevrilen çarkları, kırılan kalpleri..
Sebepsiz yitip giden fidan boylu canları,
yaşamlarına kastedilen kadın ve kızları.
Dört bir tarafımızı sarmış din tüccarları…
Cennet’ten arsa satandan tutun, yanmaz kefen
üzerine yazılmış ahret soru ve cevapları!
5 – 10 huri bile az gelmiş ruhlar aleminde,
saraylar dolusu kadın vaad eder olmuş yobazlar!
Bilesiniz ki;
Yok Allah’ın kitabında böylesi edep dışı hayasızlıklar.
Erkek; ölen eşiyle son kez birlikte olabilirmiş!
Hem de can çekişirken, ölene de saygıyı kaldırdılar.
Aç kalırsa erkek, eşini kesip yiyebilirmiş, ve dahi caizmiş!
Neymiş efendim? Ulema denilen bir yobazın yorumuymuş.
6-9 yaşlarında ki kız çocuklarını gerdeğe,
9-10 yaşında ki erkek çocuklarını evliliğe zorluyorlar!.
9 yaşında ki kız çocuğunun, istismarcısı
60 yaşında ki erkeğe nikâh şartı ile reva görüyorlar!
Kur’an kursu öğrencisine badelemeyi hoş görüyorlar,
Kocasıyla birlikte olan kadına, şeyhini düşünmesi öğütleniyor!.
Doğacak çocuğun ilim irfanı artacak diyerek,
ihanetin düşünce ile olanına cevaz veriyorlar!
İçlerinden biri de çıkıp; nedir bu ahlaksızlık demiyor, yazık.
C.Başkanı istesin, kocamı bırakıp haremine girerim diyor afişte!
Yüce makama ve şahsiyete, saygıyı kaldırıyor, bu değişle,
Hesap soran olmuyor, “sen ne diyorsun be hayasız kadın” diye!
Söyledikleri yanına kâr kalıyor söyleyen ahlaksızların,
Dört eşlilik; helal, hak, normal, deyip dini hareme çeviriyorlar!
Bakara – makara diyerek Kur’an ile alay ediyor, hafife alıyorlar.
Bu evrenin bir sahibi olduğunu adeta unutuyorlar!
Sakalı, bıyığı, erkeğin şanı şöhreti sayıyor medet umuyorlar,
Saç teli göründü diye kadının Müslümanlığını tartışıyorlar!
Ayet ile Hadis’i bir birine karıştırıyor,
şirk ile İslam’ı itibarsızlaştırıyorlar!
Halkı yoksul, perişan, aç ve açıkta iken;
idarecilerin bir eli yağda bir eli balda.
“Peygamber de fakirdi ey mimin kullar”
diye anlatır ballandıra ballandıra!
Katıksız, kuru bir ekmek ile iftar açtırır
garip, guraba vatandaşa,
Sabırsızdır kendisi çeşit çeşit yemeği
indirmek için işkembei kübraya
Vatandaşa, aç ve açıkta kalmadığına
şükretmesini vaaz eyler
Halkı uyutmak için yayın eviyle
çatır çatır pazarlık eder!
Peygamberin hayatını ağıtlarla anlatırlar,
kendi hayatı pür neşe, sürüyor saltanat.
Gavur icadı der nakış nakış işler,
son model araçlardan inmez caka satar zevat.
Kadının dövülmesine “caiz” diye fetva verir,
hızını alamayanlar katil olur!
Kravatla çıkar hakim karşısına,“İyi hal”
“şeytana uydum” der, beraat alır!
Ölen öldüğüyle kalır, ailede feryadı figan
arşı alada yankılanır!
Dil uzatır Kur’an’a, kainatın zerresini bilmez,
Sorarsan Müslüman amma Allah kitap tanımaz!
Üç beş kitap okumadan aydın, uygar, modern,
kendini filozof sanır!
Nokta kadar beyni ve olmayan ilmiyle
Evren’in sahibi Allah’ı, tartışır!
Ezber birkaç cümle ile kendini bir şey sanır
amma batağa, çamura saplanır!
Sözün Özü!
Herkesin dini kendine, istediği gibi ibadetini yapar,
kendisiyle Allah arasındadır!
Herkes herkesi sevmek zorunda değil;
amma saygı duymak zorundadır.
Kuralları, kurumları, anayasası var devletlerin uymak için,
hayatımızın olmazsa olmazı!
Şu gerçek unutulmamalıdır:
Yaşamının son yüz (!) yılında da ATATÜRK
ilkeleri olduğunu bilir insan!
Yönetim şekli LAİK, DEMOKRATİK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ.
Büyükleri saymak, küçükleri sevmek;
ahlak, edep, terbiyeden gelir, bilir herkes!
Bilir de bilmezden gelir olmuş azılı, salya – sümük,
nasibini almamış baki kalmış cehalet.
gazete2000@hotmail.com