Yunan Ordusu, Kurtuluş Savaşı öncesi Batı Anadolu’yu işgal etmişti. Okuyucularımız bilirler; Yunanlılar, Bursa’dan 6 Ocak 1921’de Doğu’ya doğru hareket ederek Türk Milli gücünü kırmak, Ankara’da oluşan ve 23 Nisan 1920’de kurulan TBMM’ni or
tadan kaldırmayı hedefliyordu. 9 Ocak 1921’de Yunanlıların bu ileri harekâtı, İnönü ve Dumlupınar’da kırılmıştı. 11 Ocak’ta düşman Bursa’ya geri çekildi. Buna tarihçiler I. İnönü Muharebesi adını verdiler. Yunanlılar bir süre sonra yeniden taarruza geçtiler. 30 Mart-1 Nisan 1921 tarihlerinde yine İnönü mevzilerimizde Yunanlılar tekrar püskürtüldü. Oysaki Yunanlıların asker ve teknik üstünlüğü neredeyse Türk güçlerinin dört misliydi. Yunanlıların bu II. İnönü Muharebesi’nde yenilmesi prestijlerini pek sarstı. Mutlaka Türklerden bunun hesabı alınmalıydı. Saldırı üstüne saldırı başlattılar. 10 Temmuz 1921’de başlayan Kütahya, Eskişehir muharebeleri 21 Temmuz 1921’e kadar devam etti. Mustafa Kemal Paşa 18 Temmuz’da cepheye gitti. Düşmanın çok üstün gücü karşısında askerlerimizi, Sakarya’ya kadar geri çekmek zorunda kaldı.
TBMM’nde Mustafa Kemal Paşa’yı milli güçlerin başına geçirmek faaliyeti görüldü. 4 Ağustos 1921 günü Mecliste yapılan gizli bir oturumda Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlığa getirildi. Mustafa Kemal, TBMM’nin yetkilerini fiilen istedi. Çünkü, ortada doğru dürüst ordu denebilecek bir güç yoktu. Orduyu güçlendirmek gerekirdi. Kanun gücünde emir verme ve iş yapma yetkisi Mustafa Kemal Paşa’ya verildi. Bu yetkiyle; ordunun maddî ve manevî gücünü azami artırmak, yönetimini bir kat daha sağlamlaştırmak konusunda kendisine meclis adına hareket etme sorumluluğu verildi.
Büyük Atatürk 7 ve 8 Ağustos 1921 tarihlerinde “Tekalif-i Milliye Emri” (Olağanüstü Milli Vergiler Emri)’ni çıkardı. Bu emir kanun gücündeydi. Bu emirde şunlar isteniyordu:
1. Her ilçede “Tekalif-i Milliye Komisyonu” kurulacak,
2. Her ev, orduya bir kat çamaşır, birer çift çarık ve çorap hazırlayıp bu komisyona teslim edecek,
3. Halk ve tüccar elinde bulunan; çamaşırlık bez, Amerikan bezi, patiska bez, pamuklu bez, yıkanmış yün ve tiftik, erkek elbisesi yapılmasına uygun her çeşit kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, yapılmış ve yapılmamış çarık, fotin, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nallık demir, mıh, yem torbası, yular, kolon, belleme, gebre, semer, urgan stoklarının % 40’ına bedelleri sonra verilmek üzere el konulacak,
4. Mevcut buğday, saman, un, arpa, fasulye, bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvanlar, şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay, mum stoklarının % 40’ına bedelleri sonra verilmek üzere el konulacak,
5. Halkın elinde bulunan ulaştırma araçlarının hepsi, 100 km’ye kadar ücretsiz nakliyede kullanılacak,
6. Ordunun giyim iaşesi için gerekli bütün taşınır mallara el konulacak,
7. Benzin, vakum, gres yağı, makine yağı, don yağı, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiği, solisyon, buji, soğuk tutkal, Fransız sıcak tutkal, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel ve bunlara benzer malzemeler, sülfirik asit stoklarının % 40’ına el konulması,
8. Demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç, arabacı, şoför ve buna ilişkin esnaflar tespit edilecek, imalathanelerine el konulacak, bu esnaflar ordunun emrinde olacak; ayrıca kasatura, kılıç, mızrak ve eyer yapabilecek esnaf ordunun emrinde olacak,
9. Halkın elinde bulunan ve savaşmaya yarayan bütün silah ve cephanelerin hepsi üç gün içinde orduya teslim edilecek,
10. Halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, at ve öküz arabaları, kağnı arabalarının bütün teçhizat ve hayvanlarıyla birlikte, binek top çeken hayvanlarla deve ve merkeplerin % 20’sine el konulacak.
Bu emirlerin uygulanabilmesi için kurulan İstiklal Mahkemeleri göreve başladı. Fevzi (Çakmak) Paşa Genelkurmay Başkanlığına getirildi. Düşman ordusu 23 Ağustos 1921’de ciddi çevirme hareketi ile Polatlı Cephe Karargâhını sarmak istedi. Çok kanlı ve sıkıntılı muharebeler oldu. Sakarya boyunda 100 km’lik bir cephede 22 gün 22 gece aralıksız savaşla düşman 13 Eylül 1921’de yenildi. Düşman, Afyon’a geri çekildi. “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk edilemez.” ilkesi Mustafa Kemal Paşa tarafından ortaya konuldu. Sevr Andlaşması’nın ilk kırılma noktası işte bu Sakarya Savaşlarıdır. Sakarya Savaşı’nın zaferini bize sağlayan büyük insan Mustafa Kemal Paşa’ya Gazi ünvanı ve Mareşallik rütbesi, TBMM tarafından kendisine bu zaferden sonra verildi. Bu zafer, bize bir yıl sonra 9 Eylül 1922 tarihinde kesin galibiyetin önünü açtı.
Bu arada şunu söyleyeyim ki; Tekalif-i Milliye Emri ile bedeli sonradan verilmek üzere el konulan mal ve teçhizatların sahiplerinin hiçbiri, kurtuluştan sonra devletten alacaklarını talep etmedi. İşte biz böyle büyük bir milletiz.
Bizim dedelerimiz vatanı böyle kurtardı. Binlerce şehit verdik, binlerce kahraman ve gazimiz ortaya çıktı. Bu vatan kolay kurtulmadı. Herkes aklını başına alsın. Satılacak, hibe edilecek, başkalarına verilecek vatanımız yok.