Toplum olarak son yıllarda öfkemizin arttığını herkes müşahede etmektedir. Tabi bunun belli sebepleri olsa gerek. Yoksa toplum durduğu yerde böyle öfke patlaması yaşamaz. Bu yazımı haberlerde izlediğim bir haber sonucu yazma kararı verdim.
Trafikte birbirini uyaran iki kişinin tartışmaları sonucu bir sürücü öbür sürücüyü yedi yerinden bıçakladı diyordu haberler. Birisi cezaevine, birisi hastaneye gidecek. Birisi canıyla mücadele ederken öbürü kaybettiği özgürlüğü tekrar kazanmak için mücadele verecek. Arada ne var. Önceden bir düşmanlığınız mı var, hayır sadece trafikte söz düellosu. Normal yaşantısı olan toplumlarda bu gibi hadiselerin olması neredeyse imkânsızdır. Biraz öteden git bak üzerime geliyorsun sözüne yedi bıçak vurulmaz. Bu bizim toplum olarak özümüzü kaybettiğimizi, öfke patlaması yaşadığımızı ve stres denen asrın vebasıyla yeterince mücadele edemediğimizi göstermektedir. Evet, büyüklerimiz der ki en büyük yiğitlik öfkesini yutmaktır. Biz bırak öfkemizi yutmayı, bir de karşımızdaki muhatabımıza zarar vermekteyiz. Tabii ki yukarda da bahsettiğimiz gibi bu öfke patlamasının belli sebepleri var tabii ki. Geçim sıkıntısı, gürültü, insanların mutlu olmayı başaramaması ve en küçük sorunla bile başa çıkamayarak acısını trafikte ya da başka mecralarda karşısındaki insana tahammül edemeyerek zarar vermesi şeklinde tanımlayabiliriz. Ek olarak insanların gelişen teknolojiyle birlikte kendi iç dünyasında yaşayarak ve başka sebeplerle her geçen gün yalnızlığa itilmesidir. Yalnız insan öfkeli olur. Derdini biriyle paylaşamamış, sürekli sıkıntılarını içinde büyüterek ona teslim olmuş bir insan en küçük bir öfke halinde patlama yaşar ve karşısındaki insana zarar verebilir. Atalarımız iki yumurtayı birbirine vurursak mutlaka birisi kırılır derler. Bazen de iki birden de kırılabilir. Karşımızdaki birisine zarar vermek ne Allah indinde ne de toplum önünde tasvip edilmeyecek fiiliyattır.
Onun için kendimizi toparlamamız ve daha sakin olmaya gayret etmemiz gereklidir. Kendi sorunlarımızı sokağa yansıtmamalıyız. Çünkü kendi içimizde yaşadığımız sorunların sebepleri sokaktaki, trafikteki vatandaşlarımız değil ki. Biraz daha sakinlik, biraz daha sükûnet diyorum.