Kimler geldi, kimler gitti halkın dev arenasından.. Hangi kurt liderleri öğütmedi ki bu siyaset değirmeni….. Kimi liderler vardır ki, portresine baktığınızda sizi tebessüm ettirir.Siyasetten pek anlamam, hiç bir lidere de sempati duymam..
.
Gördüğüm, okudum kadarıyla değerlendirmeler yaparım okadar.. Tarafsız bir yazar olarak siyaset yapmadan, sadece yaşadığımız toplumun diline tercüman olacak güncel konuları dile getirmemiz gerekiyor, arada birde olsa..
.
Bizim çocukluğumuzun siyah beyaz TV ekranından sıkılıp, gençliğimizin renkli ekranlarıyla tanışınca, yeni dünyanın farklı fotoğrafları çıktı karşımıza…
Bu fotoğrafın adı, Siyasetin yeni yüzü Turgut ÖZAL’dı .
İşte, ülke uzun yıllar, Ecevit, Türkeş, Demirel ve Erbakan gibi kurt siyasetçilerimizin ücgeninde kıvranırken, bir anda gözlüklü tonton siyasetçisi, insanlara gülümseyen bir liderle tanıştı Türkiye..
O kurt siyasetçiler 12 Eylül 1980 in istiratgahında zorunlu dinlenirken, Özal, başına geçtiği ülkenin fırsatlarını değerlendirmesini iyi bildi….
Türk siyasi hayatının önemli aktörlerinden olan Turgut ÖZAL hakkında çok şeyler yazıldı ve çizildi.
Bende duyarlı bir vatandaş olarak etkin kalemimle belleğimdeki Özal’ı paylaşmak istiyorum sizinle….
.
Hiç dinmeyen fırtınalı Türk siyasetinin en dalgalı döneminde geçti gemisinin dümenine.. Akılcı becerileriyle yol aldı, ağır ağır etrafındaki tüm olumsuzluklara rağmen…
Onun ufku genişti, dönüp bakmadı ardına, koştu kendi yoluna ve çekip çıkardı ülkesini 21. yüzyılının modern dünyasına..
Bugünkü yaşadığımız ülke refahının temeli olarak rahmetli Turgut ÖZAL’a borçluyuz diyor kime sorsanız…
.
Bildiniz gibi, Türk siyasi tarihimizin sakinliği, Adnan Menderes’in asılmasıyla bozularak,fırtınalı bir döneme girilmiş, 1960 dan itibaren ise dinmeyen dalgalı bir süreç 1980 de Askeriyenin yönetime el koymasıyla siyaset durağanlaştı.
Askeri yönetimin ardından İlk seçimle gelen Özal, bir sıçrama hamlesi gerçekleştirerek 2000 li yılların patlamasına zemin oluşturdu.
O fırtınalı dönemde halkımız çok çekti. Gerek ekonomik ve gerekse hayatın tüm alanlarında çok gerilerde kaldık, dünya dolu dizgin refahına koşarken….
Ve bu fetret dönemi çok şükür bitti. Bir yanda bu cetefelli dönemin belleğimizden uzun zaman silinmeyecek korkusunu yaşarken, diğer taraftan da asla ve asla ülkemiz insanının bir daha böyle dönemleryaşamayacağını bilmenin mutluluğuyla yol alıyoruz ,bilinçlenen bilgi çağımızda..
Bunu bugünkü yaşadıklarımızdan görüyoruz.
Artık o eski lider cuntası sisteminin değiştiğini görüyoruz.
Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını bugünün okuyan toplumun bilinçlenmesinden görüyoruz.
Ülkemizin dünyanın gelişmiş ülkeleri ile arasındaki uçurum mesafesinin hızla kapandığından görüyoruz..
Rahmetli Özal’ı bu milletin hala unutamadığından görüyoruz..
.
Turgut Özal, her yıl olduğu gibi, ölüm yıldönümünde bu yıl da büyük kalabalıklar tarafından hasretle anıldığını görüyoruz… Değişik şehirlerde toplanan kalabalıklara bakıldığında Özal’a duyulan sevgi ve özlemin her yıl daha da büyüdüğü gördük.
Özal’ın yaptıklarının, söylediklerinin ve vizyonunun anlamı her yıl daha fazla anlaşılıyor…
Yaşadığı dönemde ‘düşüncelerinin insanlar tarafından ancak on yıl sonra anlaşılacağını’ söyleyen Özal, hayattayken hakkı teslim edilmemiş ‘sessiz bir devrimci’ olarak adlandırılıyor.
Gerçekten de on yıl dahi geçmeden Özal’ın fikirlerinin anlamı çok daha iyi görüldü. Her ne kadar bugün dahi onu anlamayanlar ve fikirlerine düşmanlık yapanlar olsa da o artık milletin vicdanında yer alıyor.
Toplumumuz hala , Özal’ı neden bu kadar seviyor? Vefatının üzerinden on yedi yıl geçmiş olmasına rağmen insanlar onu neden hala unutamıyor? Siyaset sınıfının bu sorulara vereceği cevaplar hem kendilerinin hem de partilerinin kaderini tayin edecek…
Bizim kuşağın siyasal ve toplumsal bilinci Özal zamanında oluştu. Ona sebep bizler için Özal, normal bir devlet adamı olmanın ötesinde, yüz yıllardır kaybettiğimiz özgüvenimizin geri kazanılması manasına geliyordu…
Özal’ın otuz yıl önce attığı tohumlar, bugün altın bir kuşak ve yeni bir Türkiye doğurdu…
Ülke onun zamanında elektriklerin kesilmediğini, kuyruklara girmeden de işlerin halledilebileceğini öğrendi..
İlk duble otoyolların temeli onun zamanında atıldı..
Tarihimizin en büyük atılım projelerinden olan GAP’ın,
Hızlı treninin mimarıydı.
Özal samimi bir demokrat ve yenilikçi dindardı…
Özal romantik bir devrimciydi..
Daha o kadar çok ülkemize kazandırdığı katkıları varki sıçrama tahtamızda yazamadığım….
.
Özal’a ve onun fikirlerine gösterilen ilgi, siyaset yapan ve gelecekte siyaset yapmayı düşünenler tarafından iyi tahlil edilmesi ve doğru okunması gereken bir duygu dünyasını temsil ediyor.
Rahmetli Özalı anlat anlat bitmez, onu övmekte bize düşmez ama bir gerçek var ki oda, geçmişimizin Güzel insanlarını iyi tanıyıp, anlayarak geleceğimizi aydınlatmak ve yön vermektir..