Mustafa Akyol’u bilirsiniz. Kendisi Al-Monitor adlı arıza sitenin yazarı. Proje olan sitede FETÖ ile irtibatını kaleme almış Mustafa. Yazısının hiçbir yerinde “FETÖ” ibaresine yer vermemiş. Aksine terör örgütünü hâlâ “cemaat” olarak tanımlıyor.
Kendisi de babası gibi bir liberal kalem. 15 Temmuz’dan önce fellik fellik dünyayı dolaşıyor ve Erdoğan’ın “diktatör”lüğünü anlatıyor. Bunlardan biri de Mayıs ayında Şehir Üniversitesi’nde gerçekleşti. Konferansın başlığı “Otokratikleşen Türkiye”
Gelin önce Mustafa’nın itiraflarını okuyalım: “2000’lerin başında yolumun Türkiye’nin en faal ve en küreselleşmiş “İslamcı hareketi” olan Gülen cemaatiyle kesişmesi çok uzun sürmedi. İlk olarak Zaman gazetesinin editörüyle tanıştım, gazetede birkaç yorum yazım yayımlandı, hatta birkaç ay yorum sayfasında yorum editörü olarak çalıştım. (İslamcı hareketi ifadesine tırnağı Mustafa değil, biz koyduk)
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın yöneticileriyle de tanıştım. Bazı “dinler arası diyalog” etkinliklerinin düzenlenmesine yardım ettim. 2004’ün Türk gazeteci heyetiyle birlikte Gülen’in kendisiyle tanışma imkânı da buldum.
Ancak 2010’a geldiğimizde laik subaylar ve müttefikleri Ergenekon ve Balyoz davaları kapsamında tutuklandı. Bu tutuklamalarda aşırıya kaçıldığını hissedenlerden biri de bendim ve bunu, Star gazetesindeki köşemde defalarca dile getirdim. Beni halen sevseler de eleştirilerimden hoşnut olmadılar. Kısa süre sonra o dönem Gülen hareketine bağlı Kanaltürk televizyonundaki popüler “Ters Cephe” programındaki varlığıma son verildi.
2011’de Zaman’da bizzat Gülen tarafından kaleme alınmış bir yazıda “Haklı bir davada yanlış yöntemler kullanılmaz” ifadesini okumuştum. Bunun üzerine, Türkiye’deki bazı Gülencilerin fazla ileri gitmiş olup Gülen’in onları uyarıyor olabileceğini düşündüm. Yani konuya “hüsnü zanla” yaklaştım. 2011’de Gülencilerle ilişkimde yeni bir sayfa açıldı. Amerika’daki Gülenciler beni bir konferansa çağırdılar. 2012 ve 2013’te, Gülencilerin Amerika’da düzenlediği pek çok etkinliğe konuşmacı olarak katıldım ve bolca kitap imzaladım.
Aralık 2013’teki yolsuzluk soruşturmaları geldi. İki taraf da bu süreçte karşı tarafın çirkin yüzünün ifşa olduğunu düşünüyordu. Bense iki tarafın da ifşa olduğunu düşündüm. 10 yıl önce beni Pensilvanya’da Gülen’le tanıştıran Hüseyin Gülerce Haziran 2014’te bana Gülen’in “her şeyi kontrol ettiğini” söyleyecekti.
Bir şeyi İTİRAF etmem gerek: Darbe girişimini öngöremedim…”
Mustafa işte burada dur. Çünkü 6 Mart 2016, saat 22:40’da attığın tivitle doğru söylemediğini kendin ispat ediyorsun. Al sana delili:
Ne demişsin Mustafa: “Bu kış darbe gelebilir. Bu kış olmasa gelecek kış…” Şimdi ne diyorsun “Darbe girişimini öngöremedim…” Yalan söylüyorsun be Mustafa hem de düpedüz.
Mustafa, 12 Ekim 2014’teki TRT Haber konuşmamın resmini çekip twit atan Blomberg çalışanı “dostun” Yahudi L. Fishman’dan alıp, “Ne cevherler var ülkemizde” diye yazmıştın ya, asıl cevher sendeymiş be Mustafa!
‘Hatırlamadım’ falan deme, 2000’ini hatırlayan 2014’de 2016’daki twiti de bal gibi hatırlar.
Mustafa neden twitter hesabından 18 Temmuz’dan geriye gidilemiyor? Herkese ulaşılırken senin hesap tıkanıyor neden acaba? Twitter, “18 Temmuz’dan yukarı marş marş” diyor senin hesapta. Aşağıda sakıncalı bir şey mi var ki? Ama arşivlere engel olmaz bilmez misin Mustafa.
Söz yine Mustafa’nın. Buyur Mustafa: “Hissiyatım, Gülencilerin bir dönem çok güçlendikleri ve bu gücü çok korkunç biçimde kullandıkları, ama artık güçten düştükleri, hatta Erdoğan’ın intikam duygusu yüzünden artık mazlum durumuna geldikleri yönündeydi.
Darbe gecesinden üç hafta önce şöyle yazmıştım: “Gülen hareketinin kilit devlet kurumlarındaki gizli örgütlenmesi Türkiye için gerçek bir sorundu, ama iktidarın cadı avı artık daha büyük bir sorun.
Gülencilerin iktidarı kanlı bir darbeyle ele geçirmeye çalışacak kadar gözlerinin döneceğini ve bunun Türkiye’deki diğer tüm siyasi sorunları gölgede bırakacağını tahmin edememiştim.”
Yaz Mustafa yaz hayli heyecanlı oluyor.
Kalem yine sende Mustafa buyur: “Eğer cemaatin içindeki iyi kalpli ve masum insanlar, Gülenizmi geride bırakabilirlerse, hayatlarında yeni bir sayfa açabilirler. Nitekim hareket içindeki bazı açık fikirli insanların hâlihazırda cemaat zihniyetindeki “mutlakçılık, ütopyacılık, bireyin kaybolması ve seçilmişlik”e karşı bir öz eleştiri içinde oldukları görülüyor. Bu vicdan muhasebesi desteklenmeli, pişman olan insanlara “çıkış” imkânı verilmeli.”
Başka bir arzun varsa bir twit mesafedeyiz, babanın patronun Atlas’ını matlasını filanı filanı sponsor edip Bosna’mıza kadar gitmene gerek yok. Biz seni izliyoruz Mustafa!
Ama unutma tövbe kapısı 15 Temmuz saat 21’de kapandı be Mustafa!
Vicdan muhasebesi, pişmanlık defteri o gün dürüldü be Mustafa!
Ortada bir cadı avı falan yok, aksine adı avı mevsimi bitti be Mustafa!
———— * ————
HAZIRLANIN YENİ BİR EMİN ÇÖLAŞAN DOĞMAK ÜZERE
Fehmi Koru hazretleri şöyle buyurmuş: “Fransa’da OHAL işten atmaya, kitlesel tutuklamaya, mala el koymaya ve kayyıma izin vermiyor” Bu doğru ama Fehmi Koru’nun takvimi henüz 16 Aralık 2013’de kalmış. Zira henüz o tarihte 17/25 Aralık olmamış, 15 Temmuz 2016 yaşanmamıştı. İnsan şu kubbede hoş bir seda bırakmalı ama olmuyor işte. Ayrıca bir Harvardlı her zaman Harvardlıdır. Başka sözüm yok.
AKYOL HESABINDAN ŞU “KAPSAMLI” AÇIKLAMAYI YAYINLAMIŞ
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.