Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan eğer kollarını aç________________ Benim adım ‘SABAH…’ Sevgiye başlanğıcım ben…
Bu gün günlerden___İ
STANBUL
Bir çağın kapandığı, yeni bir çağın başladığı gün 570 yıl önce bu gün…
Çağ kapatan, çağ açan bir büyük tarihi olaydır İstanbul’un fethi…
Tarihimize yazılan en önemli olaylardan biri olan İstanbul Fethi’nin 570. yılı bugün gururla anılıyor. Tüm yurdumuzu etkisi altına alan bugünün anlam ve önemi adeta yürekleri kabartıyor, büyük gurur yaşatıyor.
Ve bir Hadis-i Şerifinde Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
“Kostantîniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır! Onu fetheden askerler ne güzel askerlerdir!”
Peygamber övgüsü alan “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni alır” diyen Fatih Sultan Mehmet Hân 29 Mayıs 1453 İstanbul’u fethetti ve Fatih unvanını aldı…
Konstantinopolis mi, İstanbul mu?..
Ülkemizde yanlış bilinen bir bilgi var. Sanki 1453’teki fetihten sonra şehrin ismi, Konstantinopolis veya Konstantiniyye’den İstanbul’a değişmiş gibi bir algı var. Bu kesinlikle yanlış bir bilgidir.
İstanbul’un fethinden sonra yüzyıllar boyunca şehre Konstantinopolis ya da Konstantiniyye denmeye devam edilmiştir.
Ayrıca, ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı da bu bilgiyi doğruluyor. Cumhuriyet dönemine kadar şehir Konstantiniyye olarak adlandırılmaya devam etmiştir. Aslında bunu birçok Osmanlı kaynağında görebiliriz. Şehrin iki yaygın ismi, Konstantinopolis ya da Konstantiniyye, “Konstantin’in şehri” anlamına gelir. İstanbul kelimesi de Yunanca’dan gelmektedir. Stan ve Polis kelimelerinin birleşimi olan İstanbul aslında, “şehre gidiyorum” anlamına gelir.
Tabi ki malumunuz; İstanbul dünyanın en büyük, en önemli ve en güzel şehirlerinden birisidir. Boğazın iki yakasına yayılmış, olağanüstü güzellikteki tepeler, şehrin sakinlerini ve ziyaretçilerini sürekli büyüler. Dünya tarihinin en önemli komutanlarından ve devlet adamlarından biri olan Napolyon, “Eğer dünya tek bir devlet olsaydı, İstanbul başkent olurdu” demiştir. Bu gerçekten de doğrudur. Dolayısıyla, İstanbul’un önemini anlayabilmemiz için tarihe bakmamız gerekir.
İstanbul tarihi binlerce yıl öncesine dayanır, ama bilinen ilk yerleşim MÖ. 7. yy’da gerçekleşmiştir. O dönemde Antik Yunan yarımadasındaki şehir devletleri arasında Megara isminde bir şehir devleti vardır. Bu şehir devletleri ekonomik ve kültürel olarak o dönemin en ileri devletleridir. Ekonomik gelişimlerindeki en önemli nedenlerden biri, kolonileşme çabalarıdır. Megara şehir devletinin kralı olan Byzas, yeni bir koloni bulmak için Delphi’de bulunan Apollon (Yunan mitolojisindeki bilgelik tanrısı) tapınağına gidip kâhine, kolonileşmek için en uygun yerin neresi olduğunu danışır. Kâhin kendisine, körler ülkesinin karşısında yer alan topraklara gitmesi gerektiğini söyler.
Byzas bu ülkeyi bulmak için yola çıkar. Bugünkü tarihi yarımadaya (Sultanahmet bölgesi) geldiğinde, Anadolu yakasında bugünkü Kadıköy’ün olduğu bölgede bir yerleşim yeri (Chalcedon) olduğunu görür. Bu kadar güzel bir bölge varken insanların karşı kıyıda yerleşim yeri kurmalarından şaşkınlık duyar. Karşıda yaşayan insanların kör olduğunu düşünür. Kâhinin söyledikleri aklına gelir ve bulunduğu bölgeye koloni kurar. Bu koloni kralın adını alır ve Byzantion / Byzantium olur.
Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu ve banisi Mustafa Kemal Atatürk ise şu sözleri bırakmıştır ardından bizlere İstanbul için: “İki büyük cihanın kesinti noktasında, Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vаtаndаşlаrın kalbinde yeri olan şehirdir.”
İstanbul, daha önce de defalarca kuşatılmıştı; VII.-VIII. asırlarda Emeviler ve Abbasiler tarafından kuşatıldı ancak başarısız olundu. Osmanlılar da şehri daha önce kuşatmıştı, Matheos Kantakuzinos’un Bizans tahtına geçmesini sağlamışlar ve ödül olarak Çimpe Kalesi’ni alarak Rumeli’de ilk kez toprak kazanmışlardı.
Rumeli’ye geçişle beraber bölgede sınırları genişleyen Osmanlılar ilk kez I. Bayezid komutasında 1395 yılında İstanbul’u kuşattı. Bazı kaynaklarda ise 1391 tarihli farklı bir kuşatmadan söz edilmektedir. I. Bayezid’in kuşatmasında mancınıklar kullanıldı, kuşatma üzerine Macar Krallığı günümüz Bulgaristan topraklarına taarruz etti ve İstanbul kuşatması sonlandırıldı.
Ertesi yıl kuşatma tekrar başladı ve bu sefer deniz bağlantısını tümüyle koparmak için Anadolu Hisarı inşa edildi. Bizans imparatorunun ateşkes talebi üzerine kuşatma kaldırıldı. Ankara Savaşı’yla beraber Osmanlı Devleti Fetret Devri’ne girdi.
Bu dönemde Bayezid’in oğullarından Musa Çelebi tarafından 1412 yılında İstanbul tekrar kuşatıldı. Musa Çelebi, kargaşanın Bizans yüzünden olduğuna ve bazı rakip şehzadelerin Bizans tarafından desteklendiğine inanıyordu. Ancak rakip şehzadelerden I. Mehmed’in harekete geçmesi sebebiyle bu kuşatma da kaldırıldı.
Dördüncü kuşatma ise II. Murad döneminde oldu; II. Murad elçiler göndererek Düzmece Mustafa’nın desteklenmemesini talep etti ancak karşılık bulamadı. İsyan ile uğraşan II. Murat, Şehzade Mustafa’ya yardım ettiğine inandığı Bizans İmparatorluğu’nun üzerine yürüdü ve kuşatma başladı.
Bizans İmparatoru VII. İoannis’in Karadeniz kıyılarındaki bazı toprakları ve haraç vermeyi teklif etmesiyle bu kuşatma da kaldırıldı. II. Mehmed tahta geçtiğinde etrafı bütünüyle sarılmış bir şehirle karşı karşıyaydı.
Eyüp Sultan rüyâda olunca ayan beyan
“Geliyorum!” dedi o “Dayan askerim dayan!”
Yanında Ak Şemsettin, Molla Hüsrev hocası
Tarih yazdı Mehmet Han, uyan ey Bizans uyan… Ömer Sabri KURŞUN
Ve tarih sayfaları ‘29 Mayıs 1453 ü gösterirken II. Mehmed, 21 yaşında İstanbul’u fethederek 1480 yıllık Roma İmparatorluğu’nun varisi olan Doğu Roma İmparatorluğu’na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafından Orta Çağ’ın sonu Yeni Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edildi.
2. Mehmet, defalarca girişimde bulunulmasına rağmen ele geçirilemeyen Bizans’ın elindeki İstanbul’u, 54 gün süren kuşatmanın ardından 1453 yılında henüz 21 yaşındayken fethederek “Fatih” unvanını aldı…
Fetih sonrasında Ayasofya gibi birçok kilise camiye dönüştürülmüştür. Kiliselerin camiye dönüştürülmesi aşamasında sanata düşkünlüğü bilinen Fatih Sultan Mehmet, bir fermanla mozaik ve diğer sanat eserlerinin yok edilmemesini ve sıva ile örtülmesini buyurur.
Artık Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti haline gelen İstanbul, Osmanlı’nın yıkılışına kadar başkent olarak kalır. Türkiye Cumhuriyeti, 1929 yılında Konstantinopolis ya da Konstantiniyye ismini resmi olarak İstanbul’a çevirmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli padişahlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 yılında İstanbul’u fethetmesiyle yeni bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmış, köklü medeniyetimiz insanlık tarihine damgasını vurmuştur. Fetih ile sadece şehir değil, gönüller de fethedilmiştir. Hem milli tarihimiz hem de dünya tarihi için bir dönüm noktası olan İstanbul’un Fethini kutlar, Fatih Sultan Mehmet Hân ve muzaffer ordusunun ruhu şâd olsun… Türkün tarihinde gelmiş geçmiş, bu topraklar için şehit düşmüş, tüm ordularımızın liderlerine, komutanlarına, askerlerine rahmet diliyorum…
#öskurşun#