Türkiye siyaseti her anlamı ile kirlidir. Temiz olanlar ise bir zaman sonra kirlenmektedir.
Birbirlerini suçlayanların farkları ise sadece taşıdıkları farklı ideolojik duruşlarıdır. Hepsinin ortak zihniyeti ise aşağı yukarı aynıdır. Adalet, hukuk ve demokrasiyi sadece kendileri için istemekte ve geçmişlerinde yaşadıkları haksızlıklar üzerinden toplumun farklı kesimlerine aynı haksızlıkları, hukuksuzlukları yapmakta beis görmezler. Zamanında ötekiler devletin tüm olanaklarını kullanmışlardır şimdi zaman onların zamanıdır. Her zamanı gelenin kullandığı tüm argümanlar ise ortaktır.
Türkiye’de siyaset daha çok ülkeye ve millete hizmet için değil; öncelikle siyasetin her kademesinde bulunan insanların, gurupların kendilerine ve yakın çevrelerine devletin tüm olanaklarını sağlamak için kullanılmaktadır.
***
Bu topraklarda zenginlik dağıtan en önemli merkez devlettir. Bu bin yıllık bir gelenektir. 1923’te kurulan cumhuriyet de bu geleneği sürdürmektedir. Değişen görüntüdür.
Siyasette olanların hedefi, devlet olanakları ele geçirilerek; itibar, zenginleşme, nüfus yaratma ve önemli adam olabilmektir.
Bu yapının içerisinde millete ve ülkeye hizmet etmek ise resmen dört başlı canavarlarla mücadele etmeyi gerektirir. Her siyasi parti ve devlet kadrolarında; nitelikli, birikimli, liyakat sahibi ve onurlu insanlar vardır ancak böylesine bir sistem içerisinde uzun ömürlü olabilmeleri ise imkansız gibidir.
Bunlar ya koşullara ayak uydurmakta ya da sessiz kalmaktadır. “Ülkeyi ve milleti ben mi kurtaracağım” zihniyeti ideallerinin yerini almakta ve hasılattan pay alabilmenin korkunç mücadelesi başköşeye yerleşmektedir.
“Devletin malı deniz yemeyen domuz” zihniyeti tüm siyasi partilerde bulunanların aşağı yukarı ortak özellikleridir. Kim devlete sahip olursa zenginlik ve itibar geleceği için, partiler arasındaki mücadele ülkeye ve millete hizmet etmek değil, devletin başına kimin ya……..
© Gazete Damga
Türkiye siyaseti her anlamı ile kirlidir. Temiz olanlar ise bir zaman sonra kirlenmektedir.
Birbirlerini suçlayanların farkları ise sadece taşıdıkları farklı ideolojik duruşlarıdır. Hepsinin ortak zihniyeti ise aşağı yukarı aynıdır. Adalet, hukuk ve demokrasiyi sadece kendileri için istemekte ve geçmişlerinde yaşadıkları haksızlıklar üzerinden toplumun farklı kesimlerine aynı haksızlıkları, hukuksuzlukları yapmakta beis görmezler. Zamanında ötekiler devletin tüm olanaklarını kullanmışlardır şimdi zaman onların zamanıdır. Her zamanı gelenin kullandığı tüm argümanlar ise ortaktır.
Türkiye’de siyaset daha çok ülkeye ve millete hizmet için değil; öncelikle siyasetin her kademesinde bulunan insanların, gurupların kendilerine ve yakın çevrelerine devletin tüm olanaklarını sağlamak için kullanılmaktadır.
***
Bu topraklarda zenginlik dağıtan en önemli merkez devlettir. Bu bin yıllık bir gelenektir. 1923’te kurulan cumhuriyet de bu geleneği sürdürmektedir. Değişen görüntüdür.
Siyasette olanların hedefi, devlet olanakları ele geçirilerek; itibar, zenginleşme, nüfus yaratma ve önemli adam olabilmektir.
Bu yapının içerisinde millete ve ülkeye hizmet etmek ise resmen dört başlı canavarlarla mücadele etmeyi gerektirir. Her siyasi parti ve devlet kadrolarında; nitelikli, birikimli, liyakat sahibi ve onurlu insanlar vardır ancak böylesine bir sistem içerisinde uzun ömürlü olabilmeleri ise imkansız gibidir.
Bunlar ya koşullara ayak uydurmakta ya da sessiz kalmaktadır. “Ülkeyi ve milleti ben mi kurtaracağım” zihniyeti ideallerinin yerini almakta ve hasılattan pay alabilmenin korkunç mücadelesi başköşeye yerleşmektedir.
“Devletin malı deniz yemeyen domuz” zihniyeti tüm siyasi partilerde bulunanların aşağı yukarı ortak özellikleridir. Kim devlete sahip olursa zenginlik ve itibar geleceği için, partiler arasındaki mücadele ülkeye ve millete hizmet etmek değil, devletin başına kimin ya……..
© Gazete Damga
Türkiye siyaseti her anlamı ile kirlidir. Temiz olanlar ise bir zaman sonra kirlenmektedir.
Birbirlerini suçlayanların farkları ise sadece taşıdıkları farklı ideolojik duruşlarıdır. Hepsinin ortak zihniyeti ise aşağı yukarı aynıdır. Adalet, hukuk ve demokrasiyi sadece kendileri için istemekte ve geçmişlerinde yaşadıkları haksızlıklar üzerinden toplumun farklı kesimlerine aynı haksızlıkları, hukuksuzlukları yapmakta beis görmezler. Zamanında ötekiler devletin tüm olanaklarını kullanmışlardır şimdi zaman onların zamanıdır. Her zamanı gelenin kullandığı tüm argümanlar ise ortaktır.
Türkiye’de siyaset daha çok ülkeye ve millete hizmet için değil; öncelikle siyasetin her kademesinde bulunan insanların, gurupların kendilerine ve yakın çevrelerine devletin tüm olanaklarını sağlamak için kullanılmaktadır.
***
Bu topraklarda zenginlik dağıtan en önemli merkez devlettir. Bu bin yıllık bir gelenektir. 1923’te kurulan cumhuriyet de bu geleneği sürdürmektedir. Değişen görüntüdür.
Siyasette olanların hedefi, devlet olanakları ele geçirilerek; itibar, zenginleşme, nüfus yaratma ve önemli adam olabilmektir.
Bu yapının içerisinde millete ve ülkeye hizmet etmek ise resmen dört başlı canavarlarla mücadele etmeyi gerektirir. Her siyasi parti ve devlet kadrolarında; nitelikli, birikimli, liyakat sahibi ve onurlu insanlar vardır ancak böylesine bir sistem içerisinde uzun ömürlü olabilmeleri ise imkansız gibidir.
Bunlar ya koşullara ayak uydurmakta ya da sessiz kalmaktadır. “Ülkeyi ve milleti ben mi kurtaracağım” zihniyeti ideallerinin yerini almakta ve hasılattan pay alabilmenin korkunç mücadelesi başköşeye yerleşmektedir.
“Devletin malı deniz yemeyen domuz” zihniyeti tüm siyasi partilerde bulunanların aşağı yukarı ortak özellikleridir. Kim devlete sahip olursa zenginlik ve itibar geleceği için, partiler arasındaki mücadele ülkeye ve millete hizmet etmek değil, devletin başına kimin ya……..
© Gazete Damga
Türkiye siyaseti her anlamı ile kirlidir. Temiz olanlar ise bir zaman sonra kirlenmektedir.
Birbirlerini suçlayanların farkları ise sadece taşıdıkları farklı ideolojik duruşlarıdır. Hepsinin ortak zihniyeti ise aşağı yukarı aynıdır. Adalet, hukuk ve demokrasiyi sadece kendileri için istemekte ve geçmişlerinde yaşadıkları haksızlıklar üzerinden toplumun farklı kesimlerine aynı haksızlıkları, hukuksuzlukları yapmakta beis görmezler. Zamanında ötekiler devletin tüm olanaklarını kullanmışlardır şimdi zaman onların zamanıdır. Her zamanı gelenin kullandığı tüm argümanlar ise ortaktır.
Türkiye’de siyaset daha çok ülkeye ve millete hizmet için değil; öncelikle siyasetin her kademesinde bulunan insanların, gurupların kendilerine ve yakın çevrelerine devletin tüm olanaklarını sağlamak için kullanılmaktadır.
***
Bu topraklarda zenginlik dağıtan en önemli merkez devlettir. Bu bin yıllık bir gelenektir. 1923’te kurulan cumhuriyet de bu geleneği sürdürmektedir. Değişen görüntüdür.
Siyasette olanların hedefi, devlet olanakları ele geçirilerek; itibar, zenginleşme, nüfus yaratma ve önemli adam olabilmektir.
Bu yapının içerisinde millete ve ülkeye hizmet etmek ise resmen dört başlı canavarlarla mücadele etmeyi gerektirir. Her siyasi parti ve devlet kadrolarında; nitelikli, birikimli, liyakat sahibi ve onurlu insanlar vardır ancak böylesine bir sistem içerisinde uzun ömürlü olabilmeleri ise imkansız gibidir.
Bunlar ya koşullara ayak uydurmakta ya da sessiz kalmaktadır. “Ülkeyi ve milleti ben mi kurtaracağım” zihniyeti ideallerinin yerini almakta ve hasılattan pay alabilmenin korkunç mücadelesi başköşeye yerleşmektedir.
“Devletin malı deniz yemeyen domuz” zihniyeti tüm siyasi partilerde bulunanların aşağı yukarı ortak özellikleridir. Kim devlete sahip olursa zenginlik ve itibar geleceği için, partiler arasındaki mücadele ülkeye ve millete hizmet etmek değil, devletin başına kimin ya……..