Kalenin tepesinde; ayı ve yavruları poz veriyor gibi görünüyordu.
Görevliye, heykellerin ayı ve yavrularını temsil ediyor? Yoksa yanılıyor muyuz? Diye sorduk.
Görevli; “Yanılmıyorsunuz ziyaretçiler, ayı ve yavrularına ve bazıları da yontulmuş kayalara benzetiyorlar,” dedi.
Bozkırın kalesini tanımakla, yalnızlıktan hoşlandığımı anladım. Hayallerimi, yalnızlıkta, kurabildiğimi fark ettim. Kalede, hayallerimi süsleyen olayları görebilme şansını yakalayabilirdim.
Kalenin dehlizlerinden, hayatı izleme fırsatı yakaladım. Hayatı bir göz de görmüş olsan, düşünce sistemin aydınlanıyor. Doğanın kendine has güzelliğini, fark ediyorsun. Kalenin yaşantısına uyum sağlamayı, psikolojini güçlü tutmaya, bağlıyorsun.
Kaledeki ortam; sıkıcı da olsa, kalbini rahat tutmakla giderileceğini öğrendik. Kapalı ve yarı karanlık ortama rağmen, güldük, şakalaştık ve sohbete devam ettik. Hoş görünün olmadığı bir yerde, dünyayı geniş pencereden göremezsin.
Dünya seni anlamıyor. Küçük pencereden de olsa sen onu anlayacaksın. Boş laflarla dünyanın dönmesine nasıl etki edebilirsin. Hayattan ders almadıktan sonra, emellerini kabul ettirmeye çalışman hiçbir işe yaramaz. Halbuki kale, mantıksızlığı temsil etmiyordu. Aksine doğaya uyum sağlamış ve yörede bekçilik yapıyordu. Bozkırda kendi olmuş ve mantığını kabul ettirmişti.
Bozkırın kalesi, zihni melekelerin kullanıldığı yer olmalıdır. Çünkü kendini tanırsan kararlarını uygulayabilirsin. Böylece çevrende, olumlu bir hava estirirsin. Bu durumda zihinsel yetilerini uygulama başarısını göstermen gerekir. Bozkırda, yeniliklere varan yoldan ayrılmamalı, neden ve niçinlerin için dikkatli olmalısın.
Bozkırın kalesi, hakkında yazılan, hikayeleri okuma fırsatını yakaladığımda gördüm ki, idealler sonsuza kadar devam diyor. Fakat insanlar, iyi düşünmedikçe, yanıldıklarının bile farkına varamıyorlar.
Akıllı hareket ettikçe dümen elinden çıkmaz. Varacağın liman önüne gelir. Yalnızlığı, doğru düşünebilme, sembolü haline getirirsin. Kimsenin aklıyla alay etmez ve ona da uymazsın. Araştırıp kesin sonuca varmadan, yorum yapmazsın. Gereksiz konulara, girmezsin. Şüphe duyduğun olayları, kendine göre çözersin. Farklı da olsa olayların avukatlığına soyunmazsın. İyi niyet elçisi pozisyonuna düşmezsin.
Kaleye sakin girdik. Fakat telaşlı gezmeye başladık. Çevrede yerleşim yeri yokken, kalenin neyi gözetlediği ilgimiz çekti. Dünyayı küçük pencereden izleyip iç alemi anlamaya başlayınca, kendi dünyanı tanımaya başlıyorsun. Bu sayede ruhun güç kazanmasında, alacağı yolu önemsiyorsun.
İnsan, üzerinde akıl yürütemediği fikirleri de kabul eder. Yalnız zaman içerisinde, konuyu eleştirmekten çekinmez. Çünkü bu konu kendini değil, başkalarını da ilgilendirir.
Kaleden olayları gözlemek, olumlu sonuçlar almayı sağlar. Bu durumda algımızı kontrol eder ve yalnızlığı da aşabiliriz.
Kalede somut bilgiler edinirken, soyut düzeydeki olayları da algılarız.
Hasan TANRIVERDİ