Erdem, ahlakın övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk.. Gibi insani hasletlerin genel adıdır.. Eski dildeki karşılığı da fazilet….
Sadece insanlara özgüdür erdem. İnsanlar dışındaki diğer canlılarda bu haslet olmadığı için, ahlak mefhumu onlar için geçerli değildir. İyiyi, güzeli doğruyu; kötüden, çirkinden, yanlıştan ayırt etme yeteneğini bazı kullarından Niçin esirger ki Tanrı!?. Yoksa onlar, insani hasletlerin dağıtımına geç gelenler mi!?.Erk ve yetki sahibi yapmada bari onlara bu kadar cömert davranmasaydı!..
Böyle diyoruz da, müstahak olduğumuzu başa kendimizin getirdiğini nedense unutuyoruz!.
Gerek dinler, gerek ahlak kuralları, gerekse kanunlar, erdemli olmayı öğreten disiplinlerdir. Erdemli olmayı öğrenmiş kişilere ahlaklı ve eğitilmiş kişiler deriz…
Ancak eğitimden geçenin erdeminden emin olmak için toplum içindeki davranışlarının incelenmesi gerekir!..İşte, bir demet erdem; Suçu, kanıtlanıncaya kadar insanları suçsuz bileceksin!.. İnsanlığın amentüsü budur.
“Sadakatı, çıkar ortaklığı üzerine kuran yönetici adil olamaz!.. Adil olmayan yönetici de erdemli olamaz!.. Bir kemiğe esir alınan “sadık”, günü gelince, önce sahibini ısırır!.. Sevgi ve saygıyı sadakatın tek unsuru olarak görmeyen yönetici, erdemli değildir!..
Toplumu, cezalarla hizaya getirmek için,adaleti çarpıtmak erdemin dejenere edilmiş en kötü şeklidir!.. Hem kanunların arkasından dolanmak, hem de karşı tarafı, kanunların arkasından dolanmakla suçlamak.. hırsızın kaçarken, ” yakalayın!” diye bağırması gibi saptırmadan, hilekarlıktan başka nedir!? Ayıp; illaki sokak ortasında seks değildirki!?.. Yalan, takiyye, iftira.. İşte size birsürü ayıp!..
Ahlak, politikaya göre şekillendirilmez!.. Aksi halde, ahlaki istikrar gözardı edileceğinden, erdemi kirletir.. Erdemin kirletildiği yerde, siyasi irade ciddiyetini yitirir, güvenirliği ortadan kalkar.
Korkuyu, sadakata araç yapmak, devlet yönetiminde faşizme geçit açmaktır!.. Faşizm ise, erdemin düşmanıdır. Toplumsal otorite için Faşizmi kullanmak insanlık suçudur!.. Bu yolla açılan gedik, sadece iktidarın değil, devletin, milletin başını belaya sokar!..Bu yolla açılacak çok cepheli bir savaşın tehlikeleri gözardı edilmemeli..
“Olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak!..” riyadan, takiyyeden, ard niyetten uzak olmak demektir erdem. Niyetini söylemlerinin arkasına gizlemek erdemli bir davranış değildir!.. Seffaflık erdemdir!..
Ülkenin mevcut durumunu, sadece bir “iktidar hırsı” olarak değerlendirip geçmek gaflet olur!.. Amaç, yakın gelecekte, muhtemel “hesaptan” kaçabilmek için “kazanma” zorunluluğunun yarattığı strestir!. İşte, erdemin bu denli ayaklar altına alınabilmesinin altında yatan gizli hedefin sonucu olarak ortaya çıkan son tablo!..
Erdemli insan, kendine göre hukuk yaratan insan değildir!.. Hukuku toplumsal bir değer olarak gören ve kendisi dahil herkese günün birinde, gerekli olacağının farkında olan insandır!.. Bireysel amaçlı hukuk oluşturmanın, çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan farkı nedir ki!? Erdemli insan; Vatanını ve milletini ayrımsız seven insandır!.. İddialar üzerinden “infaz” ahlak ve hukuk dışıdır!.. İddialarla kişilerin hak gaspına uğramalarına neden olmak, kul hakkına tecavüzdür!.. Evrensel insan haklarının ihlalidir, insanlık suçudur!.. İnsanlık suçu işleyen kişilerin kalkıp erdemden söz etmesi, erdem dersi vermesi riyakarlıktır!..
Ülkesinin tüm kurumlarını el üstünde tutandır erdemli insan!.. O kurumlara verilecek en küçük bir yarayı, kendi kalbinde derin bir yara olarak hissedendir!.. Pekii!..Ya kurumlar üzerinde yarayı bizzat kendisi açana ne demeli ki!? Yetkisi ve görevi ne olursa olsun, en üstün görevin kendisininki olduğunu sanan kişi, erdemden yeterli nasip almış olabilr mi!..Paşa’dan, er’e, hakimden, politikacıya, bürokrattan, sıradan vatandaşa, kanunların eşit uygulanması gerektiğini söylerken doğru birşey söyleyen, uygulamaya gelince söylemini unutup, içlerinde kalpazanlık dahil 700 dokunulmazlık dosyasını işlemsiz raflarda tutan, Deniz Feneri’nde sadece “Allah belalarını versin”demekle yetinen, muhaliflere gelince söylentilerle bile görevlerden almaktan çekinmeyen bir zihniyetin savunucuları erdemdenli olabilir mi!.. Erdemli kişi;Edebi aklın sureti görendir!.. Gönül kırmayandır!.. Hakaret etmeyendir!.. Kendisini herkesten üstün gören değil, herkesin kendisinden daha değerli, daha üstün, daha donanımlı olabileceğini aklından çıkarmıyandır!.. Bulunduğu makamın kendisine mülk olmadığını bilendir!.. Kendisini makamda nöbetçi görendir!..
Orada kalmak için kırbin türlü taklalar atan kişi erdemli olabilir mi!?
*Erdem ahde vefadır!.. Kendisinden öncekileri inkar, görgüsüzlüktür!.. İlerde kendisinin de inkarına şimdiden kapı açmaktır!.. Vefayı bilmeyen, onu hakedemez!..
*Erdem, Devlet malını korumaktır!.. Devletin varlığına varlık katmaktır!.. Devlet malını hal-vurup harman savurmak değil, üç-beş kuruşa pazarlamak hiç değil.. Kendisine emanet edilen devlet kasasını ve örtülü ödeneği namusu bilmektir!..
Arap şeyhlerinin düğünlerine aile efradı için devlet uçaklarını tahsis etmek hiç mi hiç değil!..Arap şeyhlerini villalarına konuk olmak değil, hele onları otel odalarında ayaklarına kadar giderek karşılamak hiç değil!.. Devletin saygınlığını korumayan zihniyet, saygıya layık değildir!.. Erdem, mağrur olmamaktır!.. Makamını; kendisini, asmaya-kesmeye yetkili görmek, canı istediğinde, tescilli hırsıza bile soruşturma izni vermemek değildir!.. Bir taraftan, “Etle tırnak gibiyiz, bir elin parmakları gibiyiz!” derken diğer taraftan o elin parmakları arasına pıtrak dikenleri koyup tarafların el sıkışmasını istemek erdem değildir. Ayrıştırmaya neden olan ard niyetin adı erdem olamaz!..
Erdem, öncelikle sözün erdemine inanmaktır!.. “Hani ağulu aşı bal ile yağ “ederdi bir söz!.. Niçin bir tarafta, dostluktan kardeşlikten barıştan dem vurulurken, diğer taraftanh dökülen sözler zehir zemberek oluyor!? Tanrıdan edep dileyen, erdem dileyen “Edep Ya Hu!” sözü bile nasıl oluyorda, öfkeye teslimiyetle birden “edep yahu!”ya dönüşe biliyor!?..
Saptırmayı ve çarpıtmayı, kandırmaya araç olarak kullananlar, inanç ve iman sahibi olamazlar!.. Bir süre peşlerinden kitleleri sürükleseler de, mumları söndüğü gün tarih onları lanetliler mezarlığına garkeder!.. Ve üzerlerine öylesine kalın ve kara bir bir çizik atar ki, (kendi ifadeleriyle), “bırakın sağları, ehl-i kubur, yani ölüler bile ağlar”!.. Ey ahali!.. işte size erdem üzerine bazı nağmeler!..
Erdemi, patlıcanın moruyla, domatesin kırmızısıyla, kabağın boyutuyla ölçmeye kalkanlar, ne yazık ki ülkede söz sahibi!.. Kıyaslamayı, domates mi daha kırmızı, patlıcan mı daha uzun, mantığı üzerinden yapan meydanların sahte gözyaşı pehlivanları, siyaseti kirlettikçe, temiz toplum hayaleri suya düşmekte!. Bu nedenle, en acil görev, siyaseti kirli taşeronlardan kurtarmaktır!.. Erdemi, patlıcanın moru, biberin yeşili ve adamın boyu ile ölçmeye kalkanlara söylenecek çoook söz var!.. De ki!; Şayet, boya göre söz hakkı tayin etmeye kalksaydık, ençok develer söz sahibi olurdu!. Oysa halk, bu konuda öyle düşünmüyor!.. Bak ne söyler !.. Devede de boy var ama, dokuzunu bir eşek çeker!.. Demek keramet boyda değil!.. Vicdanda, akılda, izanda.. Ve halktan al sana boy üzerine bir söz daha!.. Uzunlar alınması!.. Uzunlarda hüner olsaydı, çamlarda hıyar biterdi!..”
Uzun boyuyla övünenlere bir meslek de önerir halk; oldukça eskilere dayanan bu mesleği iyi bilir Egeliler. Manisa’lılar da bilir. Önerilen meslek mi ne? Menemen’de deve dötü yağlamak!..Tanrı, erdemi esirgediği o acınası kullarından, bari aklı, mantığı, izanı ve hele vicdanı esirgemeseydi de boyu erdem ölçütü görecek kadar cehaletlerini görmeseydik!.. Görmeseydik de gözümüzde bu denli küçülmeselerdi!.. Hiç mi çevresinde bir dostu yoktur böylesi adamların, onu aynaya baktırarak tedavi edecek veya tedavi ettirecek!.. 6 cm farkla kurbağanın fil olamıyacağını öğretecek!.. Sağlığına yazık.. Bu türler sağlıklı gibi de görünseler de, davranışları ve söylemleri ele verir kendilerini!.. En iyisi uzak durmak, sevdiklerini de uzak tutmak..
Hem bu ilk de değil, hani kendisi memleketindeyken, adamcağız Ankara’daki evinden iki sokak ötede suıkaste(!) de uğramıştı!..
Arasıra benzer davranışlarla, (kendi ifadesiyle) barsaklarını temizliyor!.. Ama çevreye yaydığı rahatsız edici koku dayanılmaz!.. Ben ençok, olayın, Leman ve Penguen dergilerine havale edişinin sonucunu değil de, boyu 1.77’den daha alçak olan ve her konuda fikir beyan eden kabine arkadaşlarının takınacakları tavrı ve verecekleri cevabı merak ediyorum!.. Hele boyları 1.71’in altında olduğu için kendilerine açıkça hakaret edilen vatandaşların referandumda kullanacakları oyların rengini daha çok merak ediyorum!.. Ve yine çok merak ediyorum; İnsan olmanın tanrısal bir bağışı olan erdemi, boyla ölçenlerin aklı kaç dirhem!?.. Vicdan boyutları kaç mikron!?.., Toplumda yerleri kaç cc!?.., İnsanlıkla mesafeleri kaç ışık yılı!?.. Ey halkım!.. Doly’lerden klonlanmış çok var!.. Son yıllarda sayıları hayli arttı. Boyutları sana uygunsa; al, tepe tepe kullan!..
Değilse gereğini yap!..
Mehmet Halil bey,
Yazınızı okudum. Ellerınıze ve yuregınıze saglık.
Saygılarımla…
Ankara’dan selamlar…