Geçmişte semt pazarlarının kurulmadığı dönemde İstanbullu sebze meyve ihtiyacını bostanlardan temin etmekteydi. Bostandan kendi elleri ile topladıkları sebze-meyvelerin tadı ve kokusunun önemli bir yeri vardı yaşantılarında. Bostanlar, su rezervi bakımından zengin ve verimli topraklara sahip semtlerde bulunmaktaydı. Kuzguncuk semti de bu şanslı semtlerden biri olmuştur.
Yedi yüz yıllık bir geçmişe sahip olan bostan 17 dönümdür ve en son Rum asıllı İlya’nın işletmiş olmasından kaynaklı “İlya’nın Bostanı”’ adı ile anılmaktadır. Semt sakini İsmail
Aksoy anılarına ve düşüncelerine yer verdiği “Benim Kuzguncuk’um” isimli kitabında bostandan nostaljik ifadeler kullanarak bahsetmiştir: “İlya Amca’yı tanımış bir insan olarak bostanda yaşadıklarımı anlatacağım tabii. Yaşları benden büyük olan mahalledeki abilerimizin de anlattıklarını sizlerle paylaşacağım. İlya Amca’nın bostanına girişte sağ tarafta kuyusu vardı. Bostanı kuyudaki suyla sulardı. Annemlerin verdiği siparişleri de orada teslim ederdi. Bütün Kuzguncuk taze sebzelerini bostandan alırdı. İllya’nın Bostanı’nda yetişen sebze ve meyveleri de Aleko Amca at arabasıyla sokak sokak dolaşarak satardı.”(1)
Aleko Amca’dan “Aahh Canım Kuzguncuk” isimli kitabında bahseden diğer bir yazar Nedret Ebcim’dir: “İcadiye Caddesi’nde Rum Aleko, bin yıllık İlya’nın Bostanı’nda topladığı taze sebze meyveleri, Kuzguncuk’un bütün sokaklarını güzel atıyla dolaşarak satarken, Beylerbeyli Osman Efendi ile rekabet yaşıyordu.”(2)
Geçmişi geleceğe bağlayan Kuzguncuk’un tarım mirası/bostanı son yıllarda yapılaşma girişimi ile karşı karşıya kalmış, semt sakinleri bostanı kurtarmak için büyük bir dayanışma sergilemiş, “Kuzguncuklular Derneği” olarak bostan için mücadele vermişlerdir. “(3)
Bostanın Kısa Tarihçesi
“Sultan Reşat döneminde Soro ve Dodo ailelerine verilen ve resmi olarak ilk kez 1951 yılında mülkiyet olarak kadastro kayıtlarına giren bostan, bir biçimde 1966’da kısmen, 1977’de ise tamamen Vakıflar’ın mülkiyetine geçirilmiş; 1984 yılına kadar da bostan olarak işletilmeye devam edilmiştir. Kuzguncuk, 1984 yılı Boğaziçi Kanunları ile koruma alanına alınmıştır. Ancak, 1986 yılında 2960 sayılı Boğaziçi Kanunlarına aykırı olmasına rağmen, imar planında değişiklik yapılarak bostan arazisine ilkokul yapma hakkı tanınmıştır. Bu değişikliklerle beraber Kuzguncuk sakinleri bostanda yapılaşmayı durdurmaya yönelik itirazlarını hukuki boyutu da içerecek şekilde dile getirmeye başlamışlardır. Bu süreçte; özel hastane ve özel okul projeleri Kuzguncuk’ta yaşayan halkın benimsememesi üzerine durdurulmuştur.”(4)
Bostana ait bu kısa tarihçeden sonra denilebilir ki: yaşanan bu aidiyet duygusunun artması ile maddi ögeler ile özdeşleşmiş kısaca kentlileşmiş semt sakinlerinin özellikli tutumu, benzer durumlarla karşı karşıya olan diğer semtler için örnek oluşturacak niteliktedir: “Kuzguncuk Mahallesi, geçmiş yıllara ait kültürel yapısından gelen izleri, sınırları içerisindeki Kuzguncuk Bostanı, kendisiyle derin bir ilişki kurmuş olan mahalle sakinleriyle diğer birçok mahalleden ayrılmaktadır. Kuzguncuk Mahallesi, sakinlerinin bostanı korumak için verdikleri mücadele ve bu mücadele sonucunda bostanın varlığıyla ilgili elde ettikleri kazanımlarla, benzer sorunları yaşayan mahallelere örnek oluşturabilmesi açısından da önemlidir.”(5)
Sosyal Sermayenin Önemi
“Toplumlar ve bireylerin daha demokratik ve yerel halkın daha eğitimli olması, iyi eğitilmiş kentlilerin yönetim politikalarını denetleyici ve gözlemleyici ve özellikle de kendi çevrelerini ve yaşam standartlarını etkileyen konularda kendi görüşlerini ifade edebilmeleri ya da ifade edebilecekleri ortama sahip olmaları beklenir” (6) alıntısında vurgulanan semtin sahip olduğu nitelikli sosyal sermaye, bostanı korumak için birbiri ile adeta kenetlenmiş ve işbirliği içinde eşgüdümlü hareket etmişlerdir.
Kuzguncuk Bostanı hakkındaki başka bir araştırmada bu husus şu şekilde yer almıştır: “Kamuoyu çalışması da sisteme eklemlenen araçlardan biridir. Kuzguncuk’un barındırdığı gazeteci, televizyoncu ve aydınlar bu basamağı besleyen kullanıcılar olmuştur. Yapılan irili ufaklı tüm eylemler bu kullanıcılar sayesinde yurt içi ve yurt dışı basında yerini bulur. Bu durum barındırdığı direniş ve katılımcılık ruhu ile bostan sürecinin yalnızca İstanbul’da değil, Türkiye geneline referans teşkil edebilecek önemli bir pozisyona yerleşmesini sağlar.”(7)
Bostan ile ilgili 2006 yılında semtte yapılan bir çalışmadaki anket sorularını yanıtlayan semt sakinlerinin verdiği yanıtların tutarlılığı ve doğruluğu akademik olarak da netlik kazanmıştır; ”Çalışmaya katılanların % 65,6’sı, diğer şıklar ile karşılaştırıldığında en kapsamlı ve doğru çevre tanımı olan ‘İnsanlar, hayvanlar, bitkiler gibi tüm canlıların ve
cansız varlıkların birbiriyle etkileşim içinde bulunduğu yer’ ifadesini seçmişleridir.”(8)
Kaynakça:
(1)İsmail Aksoy, Benim Kuzguncuk’um, 1. Basım, İstanbul: İleri Yayınları, 2017, s.35-36.
(2)Nedret Ebcim, Aahh Canım Kuzguncuk, 1.Basım, İstanbul: İleri Yayınları, 2014, s.75.
(3)Seda Ademoğlu, Ayşe Beyza Celep, Neşet Kadırgan(Katılımcılar), Halkın Katılımı ve Çevresel Farkındalık İlişkisi Üzerine Bir İnceleme: Kuzguncuk Bostanı Örneği, 4.Uluslararası Kentsel ve Çevresel Sorunlar ve Politikalar Kongresi Bildirgeleri 20-22 Ekim 2016, Yusuf Şahin, Oğuzhan Aslantürk, Vildan Armağan (Ed.), İstanbul, 2016, s.206.
(4)Ademoğlu, s.15
(5)Ademoğlu, s.16.
(6)Dilek Şen Beyazlı, Şinasi Aydemir, Kentlilik Bilinci ve Mekân: Trabzon Örneği,
https://www.researchgate.net/publication/320740207_Kentlilik_Bilinci_ve_MekanTrabzon_Kenti_Ornegi, (Erişim: 09.05.2018).
(7)Burçin Fatma Tunç, Çok Sesli Mekânsal Pratiklerde Katılımcılığın Rolü: Kuzguncuk ve Yedikule Bostanları, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi, 2015, s.42-43.
(8)Ademoğlu, s.207.
(9)Cengiz Bektaş, Kuzguncuk, 1. Basım, İstanbul: Literatür Yayınları, 2003. s.246.
(10)Amy Mills, Hafızanın Sokakları, 1. Basım, İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları, 2014. s.156.
(11)Şair ve Yazar, Kişisel Görüşme
(12)Heykeltıraş, Kişisel Görüşme.
(13)Yazar ve Şair, Kişisel Görüşme.