Hatırlarsınız, 2012 yılı ortalarında Yunanistan’da büyük sosyal çalkantılar olmuştu. Aslında olanlar bir ulus devletin başına gelenlerdi.
Alman bankalarından alınan borçların faizlerini ödemeye, Yunan halkının verdiği vergiler artık yetmez duruma gelmişti. Adının banka olduğuna bakmayın, Yunan halkının üzerine çullanan, borç veren çok uluslu şirketlerin ta kendisiydi.
Türkiye ve onun yöneticileri, Yunanistan olayında, gerekli dersi çıkarmadılar. Yunan halkını tembellikle suçlamayı marifet saydılar.
İrlanda ve İspanya için de aynı şarkıları çalıyorlardı.
Bu durum, yani aşırı borçlanma, tefecilerin üreticiyi borçlandırıp, üretici borcunu ödeyemeyince, üstüne çöküp, üreticinin tüm mallarını vetopraklarını gasp etme durumunun aynısıdır. Orta çağdaki tefecilik.
Ulus devletler köklü tedbirler almadıkça, daha da kötüye gideceklerdir.
Köklü tedbirler de, sadece, ulus devletin halktan yana olan yöneticileri eliyle alınır. Devlet halktan yana değil de, eskisi gibi bankalar ve uluslar arası tekellerden yana tedbir alırsa, aynı duruma daha kötü bir konumda varılır.
Zehirleyici seviyedeki devlet ve şirket borçları, yani uluslar arası bankalardan yüksek faizle alınan paraların, artık halktan alınan vergiler ile karşılanamaması, yani soyulan ulus devlet halklarının ve devletlerinin borçları ödeyemeyecek duruma gelmesi, çok önemli bir gerçeği ortaya çıkarmıştır.
Yunanistan örneğinde olduğu gibi devletin topladığı vergiler, borçların faizini karşılamıyor. Anaparadan söz etmiyoruz. Zaten finans kapital (tekeller) de bundan söz etmiyor.
Bu durumda, finans kapital (tekelci-tefeciler) diyor ki, ulus devletin tüm yetkilerini ve otoritesini bana devredin. Ulus devleti ilga edin. “Bankalar Devleti” kuralım.
Borçlu Osmanlıda, vergiler, alacaklı devletlerin elemanları tarafından toplanırdı. Yani Reji İdaresi…
Bugün, Yunanistan’da, sol (sağ olsa da fark etmez) iktidar diye duranlar, Alman bankalarının söylediklerini yapıyorlar. Çok uluslu şirketlerin elemanı gibi görev yapıyorlar.
Bankalar devleti, yani zenginlerin iktidar yetkisine tam olarak sahip olduğu bir düzen… Doğrudan tefeci yönetimi.
Yunan iç savaşı, işte bu sorunu çözmek için yola koyulmuştu. Ancak yeniden tefecilere teslim oldu.
Finans kapital, (tefeciler) bağımsız politik tüm varlıkları ortadan kaldırmaya karar vermiş görünüyor. Çok
Avrupa’daki krizin altında yatan sebep; Krize düşen finans kapital, vergileri doğrudan toplayacak bir düzen kurmanın peşinde olmasıdır.
Finans kapitalin (tekellerin) önündeki sorun, ulus devletin kendisidir. Yani halktır.
Bugünlere gelinceye kadar, ulus devlet yetkilerini önemli ölçüde aşındırmışlardı. Ancak, karşılıksız bastıkları para ve kağıtlarla geldikleri kriz noktasında, ulus devletlerin elinde, geriye kalmış
yetkileri de, kendi üzerine almak istemektedir.
Amerika’da Emlak Kralının, Fransa’da Çok uluslu şirketlerin patronunu Macron’un, Ukrayna’da Çikolata Kralı Proşenko’nun doğrudan iktidara taşınması bundandır.
Ulus devletin tasfiyesi halkın tasfiyesidir.
Finans kapital, demokrasi diye diye, halka ait tüm yetkileri kendinde toplamaya devam etmektedir. Tek merkez bankası, tek devlet, tek merkezden yönetim sözleri bu ideolojiden gelmektedir.
Yani piyasa düzeninin geleceği son nokta; sermaye faşizmidir.
Finans kapital henüz ihtirasları ile uyumlu bir güce sahip değildir.
Çin, Rusya, Hindistan, İran gibi güçlü ulus devletleri yıkmadan, çok uluslu şirketlerin planlarının gerçekleşmesi zor görünüyor. Ancak küçük devletlerin üzerine çökecekler gibi…
Dünyada kurulmakta olan yeni dünya dengeleri, çok uluslu Amerikan şirketlerinin planlarını ertelemeyi gerektiriyor. Ya da başka yaklaşımlar getirmelerini zorluyor.
Başta Amerika olmak üzere, bu yüksek borçluluk, Batı dünyasını savaşa zorluyor. Aşırı refaha alışmış, kendi halklarıyla çatışmaya zorluyor.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusal.com.tr