Çağlar AKAY
ÇAĞDAŞ BAKIŞ
Dün demiştim, sizlere geleceğinizi göstereceğim diye. Bu gün de tarikat yurtlarında anlatılan hikayelerle devam edelim isterseniz. Her hikayenin olduğu gibi benim de bir giriş yapmam şart tabi… Bir an düşünelim. Dindar bir insansınız veya hiçbir inancınız yok. (iki örneğin de şahidiyim, farazi konuşmuyorum) Tek ortak noktanız var. Zor şartlar altında çocuğunuzu okutma derdindesiniz. Ardından gözyaşı dökerek otobüse bindirdiğiniz kızınızı yine bilerek/bilmeyerek ama ellerinizle yazdırdığınız tarikat yurduna gönderiyorsunuz. Üniversite okuyup aydınlanacak olan çocuunuza yurtta sohbet adı altında neler mi anlatılıyor?
Sohbet yapılan odanın kapısında meleklerin olduğu, isteyerek girenlerin günahlarının arındığı, istemeyerek girenlerin ise sırf isteyerek girenlerin hürmetine günahlarının affedildiği söyleniyor-muş… İçeride tabii ki dini konular konuşuluyor. Söylenene göre ilk zamanlar konular başka yerden açılsa da ablalar lafı bir süre sonra dini konulara getiriyor. İlerleyen günlerde direkt damardan giriliyor. Deniyor ki kapıdaki melekler tüm düşünceleri okuyorlar-mış… Deniyor ki başını kapatmayanların saçları öbür tarafta yılan oluyor-muş… Deniyor ki diğer yurtlarda ………. yapılıyor-muş… Deniyor ki ……. derneklerinin amacı kızları pazarlamak-mış… Deniyor ki, Atatürk’e “Deccal” deniyor-muş… Diyorlarmış ki diğerlerine uyulursa, kişi namaz kılmazsa, anlatılanlara inanmazsa öbür tarafta yanacak-mış. Diyorlar-mış ki aslında “Medrese ne zaman yıkıldıysa millet o zaman yıkılmıştır. “İstedikleri yerlere gitmeleri engelleniyor, belli bir saatten sonra yurttan dışarı çıkamıyorlar-mış… Sanmayın ki akşam 10’dan bahsediyorum…
Sonra bir bakıyorsunuz ki tıp fakültesine gönderdiğiniz kızınıza erkekleri tedavi etmenin günah olduğu öğretilmiş. Ne güzel değil mi? Öğretmen olmak için gönderdiğiniz kızınız anaokulu çocuklarına yanlışı değil günahı öğretmiş.İşte modern bilimin geldiği son nokta. Haydi, her tarikat evinde bir ablanın – abinin olmasını anladık. Onların da üstüne semt ve bölge imamı olmasını, fakültelerde nasıl örgütlendiklerini ve kim olduklarını da öğrendik. Peki ya devlet yurtları, okul yurtları çok mu temiz? Her odaya organize şekilde yayılmış olmaları tesadüf mü? Yurt odalarında istişareler yapmaları çok mu “görünmez”? Cemaate yardım eden dükkanlardan alışveriş yapmaları, Atatürkçü kişilerden birşey alınmamasını söylemeleri çok mu “organize”? Devlet yurtlarında bu kadar rahat çalışmalarını engelleyenleri, onu da geçtim anlattıklarının tersini savunanları ve doğruları anlatanları sudan bahanelerle yurt sorumlularına şikayet etmeleri çok mu “cüretkar”?
İsmi bende saklı olan 3 yurt, Bolu dışından üniversiteyi kazanan öğrencilerin evlerine gidiyor. Bazılarının cep ve hepsinin ev telefonlarını öğreniyorlar, düşünün ev adreslerine kadar gidiyorlar. Bu da yetmiyor otobüs terminalerine bile geliyorlar. Sadece hizmet için mi? Rektörümüz Bolu’da yurt sorunu kalmayacağını belirtirken acaba bahsi geçen “Tarikat Yurtlarını” da bahsettiği yurtların arasına koyuyor mu? Atatürkçü ve aydın kimliğiyle tanıdığım Rektörümüzün bu tür faaliyetler gösteren yurt ve tarikatlara karşı tutumu, Bolu’nun üst düzey yöneticisinin, Tarikat da olsa dernek de olsa eğitime destek veren herkesin destekçisi olduğunu söylemesiyle nasıl da paralellik gösteriyor değil mi?
Peki kimse sormuyor mu “Acaba okulu kazanan öğrencilerin kayıtlarını nereden alıyorlar?” Gözler okulların yönetimlerine kayıyor. Bu kadar önemli ve gizli olması gereken bilgileri acaba nereden ve kim sızdırıyor? Bu sızıntıya karşı YÖK veya okul rektörlüğü harekete geçiyor mu dersiniz? Sorular o kadar çok ki. Keşke yukarda yazdıklarımın isimlerini verdiğimde birşeyler değişecek olsa…
dini zayıf insanın cemaat yurdunda ne işi var lezbiyenlerin serbest olduğu fuhuş yapılan yurtlara gitsin hemde kimse atatürke karşı değil vede atatürk bu saçmalıklara dahil edilemez
islamı yaşamak neden bu kadar eleştiriliyor sorsanız müslümanız dersiniz ama müslümanlığada karşısınız yalnış ne yapılıyorki cemaat evlerinde çok tutarsızsınız vede bu yazı çok komik
nesi komık arkadasım. herseyı en guzel sekılde acıklamıs anlatmıs tskkr ederm bu yazıyı yazan arkadasa.ınsanların dını duygularını alet eden bu munafıklara az bıle solemıs.herkesın dını kendıne biz dinsizmiyiz değilz tabıkı! dını Kuranı alet ederek ınsanları somuruolar. bole yurtlara AKLI OLAN GİTMESİN!!!
sabırla okudum. sinirlerim bozulsa da okudum. abla evlerine girmedim, takdir edersiniz ki bir erkek olarak bayanların barındığı bir öğrenci yurdunda, bırakın cemaati kredi yurt olsa yine girmem doğru olmaz, yasaktır da zaten. neyse uzun girizgahlar göz yorar, sadete geliyorum.
düşünün. nelerden hoşlanırsınız biraz gözünüzün önüne getirin. mesela sinemaya gitmek, bir kaç arkadaş tiyatroya gitmek, yahut geceleyin yine arkadaşlarınızla bara gidip eğlenmek. bu örnekler sonsuzdur, herkesin ilgi alanı farklıdır. herkes aynı şeylerle mutlu olamaz. konuyu nereye bağlayacağım şimdi. burada biraz dikkat etmenizi rica ediyorum. orada mutlu olan insanları “geleceği köreliyor”, “ufku daralıyor”, “düşünme güdüleri elinden alınıyor” rerörö gibi çok afedersiniz ama klişe dahi olamayan basit ifadelerle yermek kesinlikle kişiliğinizin sığlığını gösterir.
bir şey hakkında yorum yapabilmeniz için, o şey herneyse bildiğiniz, gözlemler edindiğiniz bir şey olmalıdır. cemaat yurtları, şöyle-y-“MİŞ”lerle yapılmaz bir kurumun analizi.
gözleri yorulan şöyle dursun köşeye bi yerde otursun dinlensin. merak eden devam etsin bu yazıyı okumaya. gerçekten önyargılarınız yoksa okumayı hak edersiniz benim kalemimi. cemaat yurtlarını da kredi yurtları da özel yurtları da görmüş, gözlemlemiş, sentezlemiş her biri arasındaki kıyası yapmış bir bünyeyim. mükemmel derecede bildiğimi, hepsinin ideolojisini dıdısının dıdısına kadar hatmettiğimi elbette iddia etmem, bu aptallık olur çünkü. bu yanılgıya düşmeyelim bir kere.
cemaat yurtları, kredi yurtlara ve diğer özel yurtlara nazaran uygun fiyatlarla, diğerlerine göre kat be kat daha sağlıklı yiyecek sunma prensibiyle kesinlikle tercih sebebidir. şimdi gelelim o iddia ettiğiniz ideolojik fikirleri empoze etme safsatasına. öyle bir şey yok kıymetli arkadaşım. sen istemediğin takdirde kimse sana o görüş kaka, bu görüş şeker demez. saçmalamayı kesin, yıllardır aynı sığlıktasınız, aşın kendinizi azcık.
dini bir üslubun olduğu doğrudur. fakat ibadet etmek zorunlu değildir. orada sana beyefendi/hanımefendi olmayı öğretirler sen farkında olmadan. peki sorarım, bunun nesi kötüdür? iş hayatında daha düzgün bireyler olsanız ne kaybedersiniz genç kardeşlerim?
kimse size zorla bir şey yaptırmaz. ancak kuralların disiplinin gereği olmasından mütevellit, bu yurtlarda da mevcuttur o “özgürüz ama biz” naralarına zıt olan kurallar. kimse kusura bakmasın, bunu kalacağınız her yurtta yaşarsınız.
dini konular üzerine yapılan konuşmalar, sanki öğrencilerin ellerine saatli bomba tutuşturulmuşçasına aksedilmiyor mu, en çok buna gülüyorum. arkadaşım, sen inanmayabilirsin, ancak ilk satırlarımda anlattığım o eğlence ve huzur anlayışları olayı da senin o “vekaleten” medeni ufkuna ters midir? böyle bir şey mümkün mü? komik olmayın. o insanlar da bu şekilde huzur buluyordur, bu şekilde eğleniyordur. sana ne? seni enterese eden nedir arkadaşım. işine bak, kimseye çamur atma. kendini geliştir, başkalarıyla değil kendinle uğraş. hedeflediğin, olmasını istediğin (!) çağdaş geleceğe kendini geliştirerek katkı sağla. insanları karalayarak bir yere varamayacağını da asla unutma. bu şekilde ilerlemekten söz edemezsin, çünkü gericiliğe tersi yönünde giden sensin, senin zihniyetin. saygı sadece senin sevdiğin yaşam tarzına özgü değil, insanlara zarar vermeyen her yaşam tarzı saygıyı hak eder. sizin ayrıcalığınız nedir, ne sanıyorsunuz ki kendinizi?
velhasıl, cemaat yurtları kaka değildir. istifade eden için bir nimettir. onlarla aynı düşündüğüm için değil, içlerinde bulunup kendimdeki gelişimi bizzat yaşadığım için söylüyorum.
ne istediğini bilene bütün dünya yol verir. öpüyorum.